AK PARTİ NE ZAMAN HİSSEDER?
Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı
Abdurrahman Yalçınkaya'nın Ankara'da çokça dillendirilen Ak Parti'ye bir
kapatma davası açılacağı yönündeki iddialara verdiği
cevap önemli.
Başsavcı “
kapatma davası açılacak bir parti fiilleriyle bunu hisseder” dedi.
Bir hukuk uygulayıcısının bu sözü hem 21. yüzyıl
Türkiye'sinde çok acı hem de çok şey anlatıyor.
Başsavcı acaba bir
mesaj mı vermeye çalışıyor ?
Başsavcı mesajında kendisinin de zor durumda olduğunu ifade etmeye mi çalışıyor ?
Başsavcı hükümete benim hissettiğimi siz de hissedin mi demek istiyor ?
Başsavcı hükümete kapatma davası geliyor hala hissetmiyor musunuz demek mi istiyor ?
Bundan iki buçuk yıl önce
Anayasa Mahkemesi Başkanı
Haşim Kılıç Ak Partiyle ilgili kapatma davasının sonucunu açıklarken “
parti kapatma konusunu artık bize getirmeyin bununla ilgili parlamento yasal düzenlemeleri yapsın” demişti.
Anayasa Mahkemesi Başkanı “Ak Parti bu sefer kurtardı ama ikinci bir kapatma davası illaki gelecektir” demek istiyordu.
Başkan “ikinci kez kapatma davası açılırsa bu kez parti kapatılır” demek istiyordu.
Başkan “ne yapacaksanız yapın, böyle gitmez” demek istiyordu.
Anayasa Mahkemesi Başkanı iki buçuk yıl önce bugün tartıştığımız kapatma davasının işaretini veriyordu.
Şimdi ise
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı aynı şeyi söylüyor.
Ankara'da normal gidişata müdahaleler yaşanıyor.
Birileri uygulayıcıları
taciz edip rayların makaslarını değiştirmeye çalışıyor.
Kapalı kapılar ardında Ak Parti'nin kalemini kıranlar şimdi siyasi
infaz için darağacını hazırlıyor.
Hükümet ne yapıyor ?
İki buçuk yıldır somut sonuç alınmış hiçbir şey yok ortada.
Ak Parti 2007'de de dava açılana kadar inanmıyordu bugün de herhalde bir kapatma davası açılana kadar inanmayacak.
Başta Baş
bakan ve bakanlar hala Türkiye'nin bu kadar geliştiğinden kapatma davasının böyle bir
ülkeye çok zarar vereceğinden bahsediyorlar.
Başsavcı “ben hissediyorum” diyor
Başbakan hala “ben hissetmedim” diyor.
Kapatma davasını hala şapkadan tavşan çıkarmaya falan benzetiyorlar.
Bir bakan “kapatma davası açarlarsa yüzde 70'le geliriz” diyor.
Kusura bakmayın ama o bir kere olur.
7 yıldır
iktidarda olan parti hala milletin bu ülkede yıllardır canına tak demiş
demokrasi dışı tevessüllerle mücadele eden halkın verdiği tepkiyle iktidarını sürdürme hesabı yapıyorsa onu bir kalemde geçeceksiniz.
2007'de bir kapatma davası yedi bu iktidar.
Milletin dik duruşu ve bu ülkenin demokrat kişilikli aydın, gazeteci, akademisyen ve hukuk adamlarının kendilerini
siper etmeleri sayesinde Türkiye uçurumun eşiğinden döndü.
Ak Parti iktidara geldiği ilk 5 yılda anayasa değişikliği gibi Türkiye'nin en önemli konusuna el atsaydı 2007 yaşanmazdı.
Bir kapatma davası atlatan Ak Parti aradan iki buçuk yıl geçmesine rağmen hala yeni gelin gibi davranıyor.
Ve 2010'da hala bu ülkenin demokrasisini garantiye alacak reformları gerçekleştirebileceğinden emin olunamayan bir iktidar yönetiyor Türkiye'yi.
Kabul; önlerine bir sürü engel çıkarılıyor.
Bir sürü
hesap-kitap, tehdit-
şantaj ile yolları kesiliyor.
Millet iktidarın bir anayasa değişikliği yapamaması için verilen karşı mücadeleyi biliyor. Ama bunu bilmesi; ülkeyi yönetenleri bu isteğinden azade tutacağı anlamına gelmiyor.
“Biz yapmak istedik muhalefet bize
destek olmadı” gibi bir bahane hiçbir iktidarı haklı çıkarmaz.
İktidarda olmak bütün engelleri aşıp gerekeni yapmaktır.
Yol yapmak, sağlık sistemini düzeltmek, herkesi uçağa bindirmek,
ucuz konut inşa etmek, karlı yolları açmak, hava ambulanslarıyla
hasta taşımak, sosyal güvenlikte reformlar gerçekleştirmek hepsi çok büyük başarı.
Ak Parti'nin derin bürokrasiye el atmasını istemeyenler de zaten yol, su, elektrik
hizmetlerinden çok memnun.
“Onlar işin ameleliğini yapsın biz elitliğin keyfini sürelim” diyorlar.
“Onlar bize hizmet etsin ülkeyi biz yönetiriz” diyorlar.
Ak Parti statükonun alanına girmeye cesaret edemeyip statükonun istediği gibi bir iktidar olmaya devam mı edecek, yoksa bu ülkeyi gerçekten yönetmek için 7 yıldır kenarından geçtiği bu büyük sorunu çözecek mi ?
Ortaya çıkan
darbe planlarında demokrasiye nasıl müdahale edileceğini tüylerimiz diken diken olarak izliyoruz.
Bu ülkeyi darbe anayasasından kurtarıp yargı reformunu gerçekleştiremezseniz, siz yol yaparsınız birileri de o yollarda tankları yürütmenin hesabını yapar.
Başbakan milli iradenin önüne geçmeye çalışanların döneminin bittiğini söylüyor.
Mecliste yapılacak bir
Anayasa değişikliğinin hala Anayasa Mahkemesi'nden dönmesinden korkuluyorsa, hala bir kapatma davasının açılacağından endişe ediliyorsa bu ülkede milli iradenin önüne geçmeye çalışanların dönemi henüz bitmemiş demektir.
Ama biten bir şey var ki; o da 7 yıldır parti kapatmayı zorlaştıran anayasa değişikliğini yapamayan bir iktidarın yeni bir kapatma davasını yüzde 70 ile gelmenin yolu olarak görmesinin dönemidir.
Bu düşüncede olan varsa büyük hayal kırıklığı yaşayacağı kesin.
Doğru; Türkiye'nin istikrara ihtiyacı var. İyi bir ivme yakalandı bunun sürmesi ülke için güzel gelişmelere gebe.
Türkiye'de sağlam bir muhalefetin olmaması, milletin alternatifsiz olduğu algılamasını doğurmamalı.
Şimdi hükümet oyunun en zor etabında.
Mayınlarla tuzaklarla dolu bu son ve en zor etapta hem yukarıdan atılacak bombalarla vurulmamaya çalışacak, hem de yolun sonuna ulaşmaya çalışacak.
Oyun çok zor çünkü hükümet en zor etabı hep öteleyip sona bıraktı.
Ve şimdi artık oyunun son etabının da oynanması gerekiyor.
Hükümetin bu oyunun sonuna varabilmek için elinde tek bir canı kaldı.
İktidar ya cesurca oyunu bitirip yolun sonuna varacak kazanacak, ya da vurulup “game over” olacak.
Ya oyunu kazanıp kendisini sonuna kadar destekleyen milletle mutluluğu yaşayacak, ya da millet kendine yeni bir
oyuncu bulacak.
Çünkü bu son etap oynanmadan bu oyun bitmeyecek.
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU - SAMANYOLU HABER