1915-18 arasında kayıp bir kuşağın bu zamana kadar yazılmamış Sefiller'den daha acılı hikâyesinden yola çıkılarak yazılan 'Umutlar Tükenince' adlı
roman okurların beğenisi ile karşılandı. Romanın ilk baskısının tükenmek üzere olduğu belirtildi.
Bir ömür babaannesinden bu hikâyeyi dinlediğini aktaran yazar Mithat Baş, "Çoğu zaman yazarken gözyaşlarımı tutamadığım oldu. Bu roman 1912-18 arasındaki kayıp kuşağın hikâyesini anlatıyor. O dönemde benim doğduğum köyden 86 kişi
Ordu'ya gidiyor sadece 6 kişi geri geliyor. Ondan sonra bir 20 sene bu şehitlerin yetimleri ve dulların hikâyesini anlatıyor. O dönem Ordu'da her yerde de böyle. Bir kuşak yok oldu. Onların yetimleri ve dulları çok büyük acılar çekti. Bu zamana kadar onların acılarını anlatan bir roman yazılmadı. Ben bir gerçeğin romanını yazdım." dedi.
TÜRKLERİN ÇEKTİĞİ ACILARI YAZILMADI
Türkiye'de 1915 denince akla hemen
Ermeni ve Rum azınlığın çektiği acılar geldiğini hatırlatan Baş, "Neden? Çünkü onların acılarını aşklarını hasretlerini anlatan romanlar hikâyeler yazıldı. Ama aynı tarihlerde onlardan daha çok kat be kat daha çok acı çeken Türklerinki yazılmadı. Oysa bir başka gerçek daha var. 1912-1918 yılları arasında Türkiye coğrafyasında 8 milyon insan hayatını kaybetti. Ben
dedemin kemiklerinin nerede olduğunu bilmiyorum. Biz
toplum olarak kendimizi anlatamıyoruz,
savunma durumundayız. Kesinlikle yanlış anlaşılmasın ben asla ırkçı biri değilim ama neslimi de onun hakkını da inkâr edecek değilim." diye konuştu.
Romanda geçen İpek Hanım'ın kendi babaannesi olduğunu dile getiren Baş, "O eşini kaybedince biri benim babam olmak üzere 2, 5 ve 7 yaşındaki yetimlerini yetiştiriyor. Benim köyüm denizden bin 450 metre yükseklikte.
Erkek gücü olmadan bu rakımda ekim, dikim ve hayvancılık yapmak imkansız.
Tarım ve hayvancılık olmadan da geçinmek mümkün değil. Sefiller romanında yazılan bir sefillik yaşandı bu topraklarda. Onların hatıralarına sahip çıkmak istedim, onları
anmak istedim. Biraz da bu romanı onun için yazdım. Anma böyle olur zaten." şeklinde konuştu.
Bir Anzak'ı Çanakkale'de tişörtünü üstünde 'dede ben geldim' yazısı ile gördüğünü aktaran Baş, "Ben onun yaptığını yadırgamıyorum hatta saygı da duyuyorum. Ama ben aynı şeyi dedeme gidip diyemedim. Ben Sarıkamış'a gidip 'dede ben geldim' diyemedim. Utandım kendimden ve ağladım. Biz toplam olarak bunları hafızamızda tutamadık. Ne yazık ki hafızasız bir toplum olduk. Bu romanı biraz da bundan etkilenerek yazdım." dedi.
AĞLAYARAK YAZILDI AĞLATARAK OKUNUYOR
Babaannesinin hayatı boyunca eşini sayıkladığını aktaran Baş, "Bana göre kahraman o. Hayatı boyunca eşine ve çocuklarına sadık kaldı. Romanda yaşanan her şey gerçek, her şey yaşandı. O kadın sırtında yük ise saatlerce yürüyerek Zile'ye gidiyor oradan aldıkları ile çocuklarını geçindirmeye çalışıyor. Bu kadın kahraman değilse kim kahraman. Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir kadın yoktur. Bu Türk hanımdır. Bir düşünün
maaş 25
kuruş. Bir kalıp
sabun savaştan önce 15 kuruş savaş sırasında 85 kuruş. Bu şartlarda yetimlerinin mücadelesini veren bir kadın. Ben bu romanı ağlayarak yazdım okuyanlar da ağlayarak okuduklarını anlatıyor. Zaten o yıllar yani bu yüzyılın başı hep beraber
gözyaşı döktüğümüz yıllardı." diye konuştu.
BU ACILAR ŞARK MESELESİ YÜZÜNDEN YAŞANDI
Bu gün Irak'ta yapılanların o gün Türkiye'de yapıldığını ifade eden Baş, "Bu enerji paylaşımı. Bu "Şark Meselesi" yani Türkleri Anadolu'dan atma meselesi. Bu acıların nedeni savaşlar. Ama o savaşların nedeni Türkleri Anadolu'dan silmek. Bence her Ordu genci, her
Karadeniz genci, her Türk genci bu eseri okumalı. Dedelerinin ninelerinin neler yaşadığını, hikayesini öğrenmek, görmek için bu eseri en az bir kere okumalı." şeklinde konuştu.
Umutlar Tükenince
Yazar Mithat Baş'ın dördüncü kitabı. Baş'ın, bazı tarih incelemeleri ve yöre folkloru üzerine çalışmaları da bulunuyor.
(CİHAN)