Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
Abdi İpekçi cinayetinin faili olan Ağca, "Papa'yı Neden Vurdum?" adlı kitabında çarpıcı açıklamalarda bulundu. İpekçi'nin katili Ağca, bu suikast ile ilgili belki de ilk kez detaylı bilgiler aktarıyor. Ağca kitabında, "Oral Çelik ve Yalçın Özbey'in vatansever duygularla Abdi İpekçi suikastını yaptığını" iddia ediyor. Ağca'nın anlattıkları sadece İpekçi cinayeti ya da Papa'ya suikast girişimiyle de sınırlı değil, 12
Eylül döneminde karanlıkta kalmış birçok olayı kapsıyor.
Devsol'un eski başbakanlardan Nihat Erim'i öldüreceğini bir yıl önceden bildiğini söyleyen Ağca, Oral Çelik'in de kendisine
Kemal Türkler ve Behice Boran'a birkaç gün içinde evlerinin önünde suikast düzenleneceğini anlattığını belirtiyor. Kitabının birçok yerinde MHP ile ilgili eleştiriler yapan Ağca,
Maltepe Cezaevi'nden firarıyla ilgili ilk kez bu kadar açık bilgiler veriyor: "
Firar için Oral Çelik ile Yalçın Özbey dışarıdan para ve
silah gönderdi. Ülkücü asker Bünyamin Yılmaz da içerinden
destek oldu."
Ağca,
yurt dışına kaçışını
Abdullah Çatlı'nın planladığını, hatta Kapıkule'de Çatlı'yla buluştuğunu söylüyor. Ağca'ya gümrükte
ülkücü gümrük memurları para vermiş. Çatlı ile Ağca'nın yolları birkaç ay sonra
Zürih'te kesişmiş. Ağca, birçok yerde Çatlı'yı da eleştiriyor ve mafyadan uzak durduğunu söylüyor.
Ağca ne söylüyor, doğru mu söylüyor?
Geçtiğimiz hafta TRT Haber'de Rıdvan Memi'nin '
Kozmik Oda' programına çıkan Ağca'nın açıklamaları dünya basınında yankı uyandırdı. Türkiye'de ise ilginç bir
tartışma yaşandı. Pek çok gazeteci, 'Bir katilin TRT'de ne işi var?' diyerek Ağca'nın TRT'ye çıkarılmasını eleştirdi. Bir taraftan bu tartışmalar yaşanırken diğer taraftan da aralarında TRT'yi eleştiren isimlerin de olduğu birçok kişi bu kez Ağca'nın matbaada basımı süren kitabının peşine düştü. Ağca'nın kitabının peşinde olanlardan biri de bizdik. Zaman, henüz matbaada olan bu kitaba ulaştı. Esen
Kitap tarafından yayımlanacak olan "Papa'yı Neden Vurdum?", bayramdan sonra piyasada olacak. Dağıtımcılardan ilk gün 100 bin
sipariş gelmiş...
Ağca, kitabıyla ilgili "Kitabı ben yazdım ama olaylar daha net anlaşılsın, objektif bir bakış açısı hakim olsun amacıyla, birinci şahıs diliyle değil, üçüncü şahıs diliyle kaleme aldım. Hem eserin akıcılığı, hem bütünlüğü açısından bu üslubu
tercih ettim." diyor. Yine Ağca, kitabında şu cümlelere yer veriyor: "Ağca'nın kaleme aldığı kitabın dünya tarihinde eşi benzeri olmayacağı için insanların bu kitap karşısında şaşırmaları ve 'Bu adam ya çıldırmış olmalı ya da uluslararası bir entrikanın içinde rol yapıyor' diye düşünmeleri mümkündür."
Ağca'nın kitabında söylediklerinin ne kadarı doğru ne kadarı yanlış bilinmez; ancak şu bir gerçek ki "Papa'yı Neden Vurdum?" kitabı Türkiye'de ve yurtdışında epey ses getirecek. Söyledikleri, ithamları, iddiaları çok tartışılacak. Belki de karanlıkta kalmış birçok olayın perdesi yeniden aralanacak.
Mesih olduğunu iddia eden ve
imzasını 'Mesih
Mehmet Ali Ağca' olarak atan son 30 yılın en gizemli ismi Ağca'nın kitabını okurken ne yalan söyleyelim biz de 'şaşırdık', 'Bu adam çıldırmış olmalı' dedik. Çelişkili, hatta deli saçması olarak gördüğümüz kısımlar da yok değil. Ancak duygusallığı bırakıp, gazetecilik kuralları ve refleksiyle "Bilmediğimiz ne söylüyor, yeni neler var?" sorularının peşine düştük. Doğru mu yalan mı, yanlış mı? Takdir kamuoyunun...
AĞCA'NIN KİTABINDAN ÇARPICI BÖLÜMLER
İPEKÇİ OLAYI 1
Şubat 1979 günü Abdi İpekçi isimli bir şahıs vurulmuş. Elbette insan hayatı kutsaldır ve
terörizm asla kabul edilemez. Fakat bir tane komünist Abdi İpekçi binlerce masum Türk evladından daha değerli dediğiniz zaman siz satanist zihniyetler milyonlarca cinayetten daha ağır bir suç işlemiş olursunuz. Oral Çelik ve Yalçın Özbey vatansever duygularla Abdi İpekçi suikastını yaptılar. Çünkü "Abdi İpekçi kesinlikle
Yunan casusu" diyordu Oral Çelik. Ve İpekçi olayından birkaç ay sonra Oral Çelik ve Yalçın Özbey
İstanbul Sultanahmet de Yunan casusu dedikleri Mihri Belli isimli azılı komünisti vurdular. Bu Mihri Belli gerçekten Yunan komünist teröristlerle birlikte terör
eylemlerine katılmakla övünen bir adamdı. 16
Nisan 2006 tarihli BUGÜN gazetesinin manşetinde Oral Çelik İpekçi'yi üçüncü denemede vurduğunu açıkça
itiraf etti ve dahası aynı röportajda Oral Çelik Bedri Koraman isimli şahsı da öldürmeye teşebbüs ettiğini itiraf etti. Ve bu Bedri Koraman kendisine suikastın Oral Çelik'in anlattığı gibi gerçekleştiğini doğruladı. Buna rağmen masum Ağca'ya kin kusan malum çevreler Oral Çelik'e karşı tek kelime söylemediler. Ülkücü Oral Çelik ve Yalçın Özbey grubu yanlış yapmış doğru yapmış konusunu tartışmak faydasız. Ağca her türlü terörizme ve suça karşı olduğunu açıkça ilan ediyor.
KENDİ KALEMİNDEN AĞCA KİM? Ali Ağca, 9 Ocak 1958'de Türkiye'de doğdu. 15-18 yaşları arasında inşaatlarda çalıştı. Sırtında taş ve çimento taşıdı. 1976'da
Ankara Üniversitesi, Dil
Tarih ve
Coğrafya Fakültesi'ne kaydoldu. Böylece siyasî macerası da başlamış oldu. Satanist komünizme karşı büyük bir düşmanlığı olan Ağca, bu yüzden milliyetçi, ülkücü gruplarla bir arada yaşamaya başladı. 1976'dan itibaren Ağca, birkaç
sokak kavgasına, üniversitelerde birkaç taşlı-sopalı kavgaya da karışmıştı. Fakat hiçbir şekilde herhangi bir insanın ölümüne veya ağır yaralanmasına yol açmadı. 1977'de Ağca, Türkiye'de komünist çetelere karşı birkaç silahlı eylem yaptı. Fakat kesin olan bir şey var ki Ağca, Türkiye'de veya dünyada hiçbir insanı öldürmedi.
Kanlı 1
Mayıs'ın ardında KGB var
1 Mayıs 1977'de Taksim'deki mitingde yaklaşık 40 kişi ölmüştü. Bu olayın tek sorumlusu Sovyet, Çin veya
Arnavutluk yanlısı birbirine kin ve nefret kusan komünist çetelerdir. Bu olayın ardında kesinlikle hiçbir devletin gücü, istihbarat teşkilatı yoktur.
EROL TAŞ'IN KAHVESİ BULUŞMA YERİ Ağca İran'da iken, Oral Çelik ile
Erol Taş isimli meşhur aktörün kahvehanesindeki telefondan haberleşiyordu. Bu yüzden daha sonra Türk polisi Erol Taş'a günlerce işkence ederek Ağca'nın yerini öğrenmeye çalışmıştı.
PAPA'YI VURMASAM DA SOVYET LİDERİNİ VURSAM İsviçre, Zürih. Eylül ayının ilk haftası, belki 9-10 Eylül. Ağca, Abdullah Çatlı ile buluştu. Çatlı ona, Zürih'in Oerlikon isimli mahallesinde ismi Michele olan ve İtalyan neo-faşisti zannettiği bir insanı tanıttı. Michele çok iyi
Türkçe konuşuyordu. Michele'nin kaldığı villada bir-iki saat oturup konuşup yiyip içtiler. Çatlı, Michele'nin Avrupa'da Ağca'ya her mânâda
yardım edeceğini söyledi. Michele'nin villasından ayrıldıktan sonra Çatlı ile özel konuştular. Çatlı ona, İtalyan neo-faşistlerinin Sovyet lideri Leonid Brejnev'i öldürmeyi planladığını ve ona bu tarihî görevi vermeyi düşündüklerini söyledi. Ağca'nın kabul edip etmeyeceğini öğrenmek istiyordu. Büyük bir anti-komünist olan Ağca, gerekirse komünist liderleri cehenneme göndermekten mutluluk duyacağını söyledi. Çatlı, ertesi gün İsviçre'yi terk etti. Muhtemelen Türkiye'ye geri dönmüştü. Çatlı, Ağca'ya "İtalyan neo-faşist lider" denilen Michele'yi kimin bulduğunu ve niçin tanıştırdığını söylemedi. Belki bu konuda o da pek fazla bir şey bilmiyordu. Fakat Çatlı da Padre Michele hakkındaki bazı hakikatleri kesinlikle bilmiyordu. Yani Padre Michele,
Vatikan hükümetinin bir ajanı idi ve vazifesi Ağca'yı
Papa suikastına hazırlamaktı.
PAPA SUİKASTI Ağca, İtalya'ya Yugoslavya'dan, İsviçre'den, Tunus'tan, İspanya'dan yaklaşık on defa her türlü
ulaşım aracıyla, otomobil,
tren, gemi,
uçak vs. girip çıkmıştı. Vatikan'ın adamı Michele şöyle demişti: "Kâinat gelse Papa suikastından önce seni durduramaz! İstesen de istemesen de sen, Ağca, bu suikastı yapacaksın!" Nisan ayının ilk haftasında Zürih'e döndü. Michele ile Zürih'teki villasında tekrar bir araya geldi. Michele, Papa suikastının kesinlikle mayıs ayında yapılmasını, tarihî günün yaklaştığını, Roma'ya gidilmesi gerektiğini söylüyordu. Ağca trenle Zürih'ten Roma'ya hareket etti. Michele uçakla geleceğini söyledi. Birkaç gün sonra Roma'da buluşup suikast planını hazırlayacaklardı... Papa suikastı 13 Mayıs 1981 günü saat 17.17'de gerçekleşti.
AĞCA'NIN 30 YILLIK SIRRI Papa-Ağca görüşmesinin ardından geçen yirmi yedi yıl içinde bu görüşmenin muhtevasına dair birçok yalan ve düzmece haber yazıldı. Şimdi bunların hepsini bertaraf etmek için gerçekleri yazmanın zamanı geldi. Belki inanılmaz gibi gelse de Papa, Ağca'ya suikast hakkında ve Emanuela meselesinde hiçbir soru sormamıştı. Dolayısıyla bu konularda bir tek kelime konuşulmadı. İkisi, şu üç temel konu üzerinde konuştular: Dünyanın sonu, Ağca'nın Katolik olup olmayacağı ve Ağca'nın mesih olup olmadığı...