Isparta'nın Yalvaç ilçesinde, komşusunun 17 yaşındaki oğlunun cinsel istismarına maruz kalan 5 yaşındaki kız çocuğuna “beden ve ruh sağlığının bozulmadığı” yönünde
rapor veren
Adli Tıp Kurumu 6. Adli İhtisas
Kurulu'nun bu raporuna
itiraz edildi.
Isparta Barosuna kayıtlı
avukat Şükrü Bekmezci, yaptığı açıklamada, 28
Ağustos 2007 tarihinde meydana gelen olayda, 5 yaşındaki A.K'nin, komşusunun 17 yaşındaki oğlu M.Ç'nin cinsel istismarına maruz kaldığı gerekçesiyle
dava açıldığını söyledi.
Bekmezci, Yalvaç Asliye
Ceza Mahkemesinde görülen davada,
mağdurenin cinsel istismar dolayısıyla beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığının tespiti için
İstanbul Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu'na sevk edildiğini hatırlattı.
Kurumun, mağdurenin “beden ve ruh sağlığının bozulmadığı” yönünde rapor verdiğini belirten Şükrü Bekmezci, rapora 15
Aralık 2008 tarihinde itiraz ettiklerini ifade ederek, “Bu kurulda çocuk psikiyatristi bir üyenin bulunması yasal zorunluluk iken, mağdure hakkında, bu kurulca düzenlenen raporu
imzalayanlar arasında çocuk psikiyatristinin bulunmadığı görülmektedir. Çünkü ruh sağlığı ve hastalıkları ile çocuk psikiyatrisi uzun yıllar önce birbirinden ayrılmış, iki ayrı tıp
disiplinidir ve birbirinin yerine ikame edilemezler” dedi.
Söz konusu rapor incelendiğinde, muayene için gönderilen mağdurenin hukuki ve tıbbi bir araştırmanın yapıldığını gösterir bilgi ve emare bulunmadığını savunan Bekmezci, şöyle konuştu:
“Kurul,
dosya özetini çıkarmış ve bunu gerekçe olarak yazmıştır. Gözleme dayanan hiçbir tıbbi veri mevcut değildir. Mağdure, kurul önündeki muayeneye babasıyla birlikte çıkmıştı. Babası bana (Orada hiçbir şey yapmadılar.
Çocukla beni birlikte içeri aldılar. Sadece bir doktor kızıma, senin adın ne ve
akşam ne yedin diye sorduktan sonra, muayene bitti deyip dışarı çıkardılar) dedi. İki basit soru ve bir dakika süren muayeneyle cinsel istismara maruz kalan bir çocuğun bedensel ve ruhen travmaya uğrayıp uğramadığını tespit etmek mümkün olabilir mi? Gerekli tıbbi inceleme ve araştırma yapılmamış bulunduğundan, raporun gerçeği aksettirmediği açıkça ortadadır. Bu sebeple de raporu kabul etmek mümkün değildir.”
İTİRAZ DİLEKÇESİNDEN
Avukat Bekmezci, Yalvaç Asliye Ceza Mahkemesine verdiği itiraz dilekçesinde, 6. İhtisas Kurulu'nun raporunun sonuç bölümünde, A.K'nin, bu suç dolayısıyla beden ve ruh sağlığını bozacak mahiyette ve derecede patolojik araz tespit edilmediği, bu duruma göre, A.K'nin mağdur bulunduğu olay nedeniyle beden ve ruh sağlığının bozulmadığına ilişkin oy birliğiyle bildirir mütalaasının kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, “Küçük A.K. hakkında düzenlenen
Adli Tıp raporu bilimsel olarak geçersiz ve hukuken yok hükmündedir” görüşünü savundu.
Dilekçede, kurulda bir çocuk psikiyatristinin bulunmaması eleştirilerek, kurulun mahkemeye gönderdiği raporun hiçbir hukuki ve tıbbi veriye dayanmadığı iddia edildi.
A.K'nin avukatları Şükrü Bekmezci ve Tuba
Cengiz adına yapılan ortak yazılı açıklamada da şu görüşler dile getirildi:
“Küçük A.K'ye ika edilen fiilden dolayı, bedenen ve ruhen travma geçirmediği hususunda rapor almak için sevk edildiği
Adli Tıp Kurumu 6. İhtisas Kurulu'nun tanzim ettiği raporda,
küçük A.K'nin travma geçirmediğini bildiren bir rapor vererek, Türkiye'de şayii olan ayıbına bir yenisini daha eklemiştir. Zaten verdiği yüzlerce raporla Türkiye'de çocuk korunmasına ağır
darbe indiren, Türk ailesinin namus ve haysiyet duygularını hiçe sayan, zerre kadar bilimsel veriye dayanmayan, bu yüzden Adli Tıp Kurumu Genel Kurulu'nca da üyeleri hakkında disiplin soruşturması açılan, sevk edilen mağdurlar hakkında rapor verme yetkisi ortadan kaldırılan bu kurulun raporu, hukuk çevrelerinde ve
halk arasında şaşkınlık yaratmıştır.”
Yalvaç Asliye Ceza Mahkemesi de itirazı değerlendirerek 16 Aralık'ta verdiği ara kararda, mağdurenin psikoloji konusunda uzman bir bilirkişinin de bulunduğu Adli Tıp Kurumu Başkanlığı'na sevk edilmesine ve beden ve ruh sağlığının bozulup bozulmadığı hususunda rapor alınmasına karar verdi.
AA