'AK PARTİ YANLISI' SUÇLAMASI
Hürriyet'in
"üniversitede özgürlük" kampanyasına
destek veren 1500'e yakın akademisyeni, '
AK Parti'ye yakın kişiler' olarak lanse etmeye çalışması, büyük tepki çekiyor.
Gazete
http://universitedeozgurluk.blogspot.com/ adlı internet sitesinde yer alan 1450 (03.02.2008 - 23.00 itibariyle) kişilik akademisyen listesinden, kamuoyunun yakından tanıdığı birkaç ismi seçerek, bu kişilerin AK Parti'yle ilişki içinde olduğunu vurguluyor. Ve bu örneklerden hareketle okurun zihninde kampanyaya dair genel bir fotoğraf oluşturulmaya çalışılıyor.
Hürriyet'in üniversitelerde görev yapan bu kadar çok sayıda bilim adamını, siyasi bir görüşe angajeymiş gibi göstererek,
Türkiye tarihinin belki de en önemli özgürlük kampanyalarından birinin
etkisini kırmaya çalıştığı anlaşılıyor.
BİR DE BURADAN BAKIN
Oysa bu tür bir yaklaşımın tamamen maksadının aksi bir sonuç üretmesi kaçınılmaz. Şöyle ki;
Bir an için
"üniversiteler özgür olsun" diyen bu 1500'e yakın bilim adamının, AK Parti'nin siyasi görüşünü benimsediklerinden dolayı, böyle bir bildiriye
imza koyduklarını düşünelim.
Bu süreç tersten bir okumayla şu anlama geliyor:
YASAKÇI KAFALAR DA CHP'Lİ Mİ?
Halen üniversitelerdeki
yasakları en katı biçimde savunan parti herkesin bildiği üzere CHP. Öyleyse üniversiteyi kazandıkları halde özgür bir ortamda eğitimlerini devam ettiremeyen
genç kızların önündeki yasak savunucularının hemen hepsi
üniversitelerdeki CHP yanlısı kadrolar demek oluyor.
ÇARPICI BİR ÖRNEK
Bunlardan ilk akla gelen örnek ise üniversite koridorlarından, CHP koltuklarına sıçrayan ve adı insanlık tarihininin ayıplar hanesine
"ikna odalarının mucidi" olarak yazılan, Prof. Dr. Nur
Serter.
Buradan hareketle, üniversitelerdeki yasak savunuculuğun, esasında anayasa,
laiklik ilkesi yada ilericilik konusundaki kaygılardan değil
kaba bir siyasi tarafgirlikten kaynaklandığı ortaya çıkıyor.
ETİKLE BAĞDAŞMAZ
Gazetenin, pek çoğu itibariyle siyasi görüşlerini bilmediği, belki de isimlerini bile daha önce hiç duymadığı, 1500'e yakın üst düzey bilim adamını, bir çırpıda birer
siyasi figüranmış gibi göstermesinin medya etiğiyle de, insan haklarıyla da asla bağdaşmayacağı ifade ediliyor.