Soruşturma savcısı, polislerin ‘organize suç örgütü kapsamında’ dinleme yaptıkları suçlamasına yönelik ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Ardından, polislere yöneltilen ‘örgüt’ suçlamasında takipsizlik verildi.
Adana Adliyesi’nde bir kısım hakim ve savcısının ‘yasa dışı dinlendiği’ iddialarına yönelik bugüne kadar 11 kişi hakkında üç kamu davası açıldı. Davalarda çok sayıda suçlamalar yöneltildi. Ancak emniyetçilerin, savcı ve hakimleri ‘organize suç örgütü kapsamında’ dinledikleri gerekçesiyle yapılan soruşturmadan önemli bir karar çıktı. Zaman Gazetesi'ndeki habere göre, Savcı, ‘örgüt suçunun yasal unsurlarının gerçekleşmediği’ni belirtince, delil yetersizliği ve suç unsurlarının oluşmaması sebebiyle ‘örgüt’ suçlamasında takipsizlik verildi.
İktidara yakın medya, Adana Adliyesi’nde hakim ve savcıların dinlendiğine dair manşetler atmıştı. Bu haberler üzerine Adana’da yasa dışı dinleme ile ilgili operasyon başlatılmış ve Adana Emniyet müdür yardımcıları İ.B., E.Y. ile emniyet amiri A.A., komiser F.M. ve polis memurları A.K., A.Ş., B.A.D., M.A., H.S. ve R.K. gözaltına alınmıştı. Serbest kalan polisleri tutuklama talebi mahkemece reddedilirken, emniyetçiler hakkında açılan dava sayısı üçe yükseldi. Bu kapsamda, polislere, Adana cumhuriyet savcıları C.T.’nin G.G. sahte kimliğiyle A.G.’nin F.U. sahte kimliğiyle, Y.K.’nin H.S. sahte kimliğiyle ve Adana Hakimi K.V.’nin A.Y. sahte kimliğiyle ‘organize suç örgütü kapsamında’ dinlendikleri suçlaması da yöneltildi. “Kamu görevlisinin resmi belgede sahteciliği, iftira, kişisel verileri hukuka aykırı olarak vermek veya ele geçirme, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, suç işlemek amacıyla örgüt kurma” iddiasıyla yürütülen soruşturmanın savcısı, ek kovuşturmaya yer olmadığına karar verdi. Savcı, kararında şu ifadeleri kullandı: “Kolluk görevlisi olan şüphelilerin hiyerarşik bir yapılanma içinde hareket ettiklerine, yapılanmada örgüt lideri, yardımcısı ve örgüt üyelerinin konumlarının ne olduğuna, devamlılığın sağlandığına dair gerekli ve yeterli delillerin elde edilmediği… Şüphelilerin sahip oldukları yetkiyi kötüye kullanarak, iştirak iradesi içinde müşteki hakim ve savcıların özel ya da mesleki hayatlarıyla ilgili bilgilere ulaşmak, bu bilgileri kaydetmek ve gerektiğinde kullanmak kastıyla hareket ettikleri, TCK 220. maddede düzenlenen ‘örgüt’ suçunun yasal unsurlarının gerçekleşmediği...”
TCK 267. maddede düzenlenen ‘iftira’ suçunun oluşması için yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak ya da basın ve yayın yoluyla işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ile kovuşturma başlatılmasını, idari yaptırım sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesi gerektiğini vurgulayan kararda, şöyle denildi: “Şüphelilerin ise müşteki hakim ve savcıları hukuka aykırı bir şekilde dinlemek, konuşmalarını kayda almak için organize örgütü üyesi gibi göstererek suçun işlenmesinin önlenmesi amacıyla verilen kovuşturmaya rastlanmadığı, bu nedenle suçun yasal unsurlarının oluşmadığı… F.K. hakkında resmi belgede sahtecilik iddiasıyla ilgili elde edilen deliller değerlendirildiğinde, şüphelinin sadece 25.2.2011 tarihli ses kaydının imha tutanağında imzasının olduğu…Diğer şüpheliler gibi eylemlerinde devamlılık olmadığı, evraktaki imzaların tamamlanması amacıyla imzalandığının kuvvetle muhtemel olduğu... Şüphelinin evrakın içeriğiyle ilgili ve yapılan işlerin amacıyla bağlantılı bilgi sahibi olduğuna ve sahtecilik suçunu işlediğine dair hakkında kamu davasının açılması için yeterli şüpheyi oluşturan delillerin elde edilmediği evrak kapsamında anlaşıldığı… Şüpheliler hakkında mesnet suçlardan kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına…”