Terörle mücadelede en ölümcül eksikliğin
sabırsızlık olduğuna dikkat çeken Laçiner,
terör örgütünün en hassas dönemlerde sabır testleri yapabileceğini ve bu mücadeleyi sabredenin kazanacağının altını çizdi.
Terör ile demokratik hakların verilmesi,
ekonomik kalkınmışlık, toplumsal sorunlar arasında çok yakın bir neden sonuç ilişkisi bulunduğunu dile getiren Laçiner, terörün tıpkı diğer toplumsal hastalıklar gibi belli şartların, belli dozlarda, belli zaman ve mekanda belli bir topluluk üzerinde oluşmasıyla ortaya çıkabileceğini ifade etti.
USAK'ın internet sitesinde 'Demokratikleşme ile terör çözülür mü?' başlığıyla yazı kaleme alan Laçiner, zayıf
demokrasinin bir yandan istismar edilecek sahaları arttırdığını, diğer taraftan
hedef kitle il
e devlet arasındaki güven ve iletişimi zayıflattığına dikkat çekti.
Terörle mücadelenin teröristle mücadele olmadığını anlatan Laçiner,
demokratikleşmenin en önemli rolünün
terör örgütünün ideolojik altyapısını çökertmesi, adeta altını oyması olduğunu kaydetti.
Fikri meşruiyetini kaybeden,
propaganda için kullandığı (istismar ettiği) demokrasi sorunlarının birer birer çözüldüğünü gören terör örgütünün adeta oksijensiz kalmaya başlayacağına işaret eden Laçiner, şunları kaydetti: "Kitleler ile terör örgütü arasındaki köprüler yıkılır, diğer taraftan devlet ile terör mağduru vatandaşları arasında yeni bağlar oluşmaya başlar, mevcut bağlar güçlenir. Elbette terör sadece demokrasi yoksunu ülkelerin sorunu değildir ve demokratik ülkelerde de yaşanmış ve yaşanan bir sorundur. Ancak gelişmiş demokrasilerde terörün kitleselleşmesi ve kronikleşmesi oldukça zordur. Eğer demokratik haklar ülkenin her tarafından aynı kalitede uygulanıyorsa terör yine de ortaya çıkabilir, fakat yayılması güçtür. Bu noktada
itiraz edecek akıllara
İngiltere ve
İspanya örnekleri gelebilir. Denebilir ki eğer demokrasi terörün genişlemesine izin vermiyorsa
Kuzey İrlanda ve ETA sorunları nasıl ortaya çıktı ve yayıldı? Aslında bu sorunun yanıtı kendisinde gizlidir: Eğer İngiltere
Kuzey İrlanda'da ülkesinin diğer kısımlarında olduğu gibi yeterince demokratik ve adil olabilseydi sorunlar bu noktaya gelmeyebilirdi."
Demokrasilerde, demokrasiden dolayı bir kitlesel ve kronik terör ortaya çıktığını söyleyebilmenin kolay olmadığını kaydeden Laçiner, yazısında şu ifadelere yer verdi: "Terör olaylarının hiçbiri demokrasi fazlalığından doğmadı. Devlet-vatandaş ilişkilerindeki adaletsizlikler ve genel olarak demokrasi eksikliği de terörün ortaya çıkma, yayılma ve kronikleşme eğilimlerini arttırdı. Sadece demokratikleşme ile terör mücadelesi olmaz, ancak demokratikleşmesiz de
terörle mücadele mümkün değil.
Demokrasinin terörü azdırmasından, hatta ayrılıkçı hedeflerin gerçekleşmesine katkıda bulunmasından korkuluyorsa bu durumda denklemin sadece demokrasi-terör ilişkisi olarak kurulmaması gerekir. Teröristle mücadelede sağlanacak nispi başarılar terörün bittiğini göstermeyeceği gibi terörle mücadelede atılacak doğru adımlar da kısa vadede teröristle mücadelede hızlı sonuçlar vermeyebilir. Terörle mücadelede en ölümcül eksiklik sabırsızlıktır. Bu mücadeleyi sabreden kazanır. Bu nedenle
terör örgütleri devletlerin ve toplumların sinir uçlarına oynarlar. Devletin risk alamama yönünü istismar eden örgütler en hassas dönemlerde sabır testleri yaparlar. Sabır testlerinden geçemeyen devletler eski hatalarına daha ağır bedeller ödeyerek geri dönerler."
(CİHAN)