İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
Sinemamızın, tiyatromuzun ünlü simalarıyla beraber olmak, sizleri ağırlamak bizim için heyecan verici bir durum.
Tarih boyunca bir kitap okuyup hayatı değişen çok sayıda insan vardır. Ama kitabın yanında, tiyatro oyunlarının, filmlerin ne kadar katkı sağladığını, neler kattığını biliyoruz.
Açık hava sinemalarını unutamıyoruz. Bu atmosferi yaşadık. Filmi sadece seyretmeyen filmin içinde adeta kaybolan nice insanlar gördüm. Sinema salonlarından gözü
yaşlı çıkan, 1 hafta kendine gelemeyen insanlar gördüm.
Türk filmlerinin gösterildiği geceler sokaklarının nasıl bomboş olduğunu, ailece nefessiz olarak seyrettiğimizi hatırlıyoruz. Şimdi bile insanların televizyon başına kilitlenmesi bu alandaki başarının kanıtıdır.
Başarılı dizilerimiz, oyunlarımız, filmleri uluslararası ödüller kazanıyor, başarılar sağlanıyor.
Kameranın önündeki, arkasındaki herkesi kutluyorum. Tüm emektarlara şükranlarımı sunuyorum
Sanatçı başkalarının diyemediklerini, ifade edemediklerini ortaya koyabilen kişidir. Sanatçı başkalarının göremediğini, hissedemediğini hissedendir. Sanatçı başkalarının söyleyemediklerini söyleyendir.
Bu salonda bulunan ve bulunmayan onlarca yönetmenimizin,
oyuncumuzun ortaya koydukları eserlerle hayatı nasıl değiştirdiğini biliyorum. Bazen tek bir kare, tek bir kare replikte uzun bir konuyu anlatabiliyor.
YILMAZ GÜNEY'E KULAK VERİLSEYDİ...
'Kurtlarla Dans' filmi Amerika'da hatta tüm dünyada Kızılderililere bakışı değiştirdi.
2005 yılında bir teörör saldırısında kaybettiğimiz Mustafa Akad'ın 'Çağrı' filmi islam dünyasına bakışı değiştirmeye yetmiştir. Köyden kente göç meselesi üzerine bir sürü eserler verilmiştir ama 'Gurbet Kuşları' filmi olayı en trajik şekilde ortaya koyan filmdir.
Şerif
Gönen, Mustafa Altıoklar'ın,
İlker İnanoğlu, Ömer Kavur,
Halit Refiğ'in çalışmaları
Türkiye'nin gerçeklerini ortaya çıkarmıştır.
Zeki Alasya bugün aramızda yok ama onun eşi gibi sayılan
Metin Akpınar'ın çalışmaları tartışılmaz.
Ortada bir sorun varsa görmezden gelmek sorunu çözmüyor. Zamanla kangren haline geliyor. Bu ülkenin otoriteleri Yılmaz Güney'in filmlerine
kulak vermiş olsaydı bugün çok farklı olurdu inanın.
Yavuz Turgul'un 'Eşkiya' filmi de keza öyle. Mesut Uçakan'ın filmleri daha samimiyetle izlenseydi Türkiye çok daha farklı bir yerde olurdu.
ESERLERİNİZ SAĞIR DUVARLARI AŞIP GERÇEK YERİNE ULAŞMADI
Ama üzülerek ifade ediyorum. Sizlerin bu güzel eserlerle ortaya koyduğunuz eserler, sağır duvarları aşıp gerçek yerine ulaşmadı. Bizim amacımız sizin eserlerinizi ortaya çıkarmak, duyurmaktır.
Bizim bir gönül yaramız var. Vizontele, Güneşe Yolculuk, Masumiyet, İki Dil Bir
Bavul, Güneşi Gördüm gibi eserlerin anlatmak istediklerini el ele verip anlatmak istiyoruz.
Filler tepişirken, çimenler ezilmesin dedik.
Yaşanan sorunlar var. Yaşananlar ciddiyetle gündeme alınmadı. Hasır altı edildi. Tomris Giritoğlu'na da ayrıca şükranlarımı sunuyorum.
Devletin binlerce yıllık azınlıklara hoyratça davrandığını anlattı. Bu ülkede yaşayan her vatandaş dini, dili her ne olursa olsun bizim vatandaşımızdır. Herhangi bir farklı uygulamayı kabul edemeyiz.
Çanakkale Destanı'nda her dinden, kültürden insan çarpıştı, savaştı. Şehit oldu.
Demokrasiyi, barışı savunan Türkiye aşırı hassasiyet içerisindedir.
ERMENİLERLE İLGİLİ AÇIKLAMAM YANLIŞ ANLAŞILDI
Benim geçen hafta Londra'da yaptığım açıklama yanlış anlaşıldı.
Kaçak çalışan
Ermenistan çalışanlarımızın hakkında farklı, olumsuz bir ifade içinde olmam mümkün değildir.
Bütün dünyada hiç ilgili olan veya olmayan ülkelerin böyle bir
kampanya başlatmaları kabul edilir değildir.
Bilmedikleri konularda uluorta kararlar almasınlar diyorum. Biz bugüne kadar meseleyi iyi niyetle ele aldık.
İnsani yaklaşımımızın yanlış noktalara çekilmemesi gerekiyor. Ermenistan başta olmak üzere ülkemizdeki bir kısım köşe yazarları Diaspora'ya karşı gelmezken, bizi böyle davranılması anlaşılır değildir. Ermenistan sefalet içindedir. Ermenistan haklı çevre ülkelere göç etmektedir. Yaşam şartları tükenmiştir.
Ben bunu sayın Putin'in ağzından dinledim. Kendisi bana anlattı. Bu açıklamalarımın techir gibi yanlış kavramlarla kullanılması talihsizliktir.
Nubar Terziyan'ın ve Kenan Pars'ın hatırasına bu konuyu açıklamak istedim.
KAHVALTIYA 77 İSİM DAVET EDİLMİŞTİ
Sinema Konseyi Başkanlığı'na seçilen yönetmen Erden Kıral da “Çağrılmadım, niye
çağrılmadığımı bilmiyorum ama herhangi bir kırgınlığım da yok” diye konuştu. Davetliler arasında yer alan Müjde Ar ve Zuhal Olcay, mazeretleri olmadığını ancak katılmayacaklarını ifade etti. Türk sinemasının dört yapraklı yoncası olarak anılan
Türkan Şoray, Filiz Akın, Fatma Girik ve
Hülya Koçyiğit de toplantıya katılmayacaklar.
Toplantıya katılan isimler
Türker İnanoğlu, Metin Akpınar,
Ediz Hun,
Sinan Çetin, Mustafa Altıoklar, Yılmaz Atadeniz,
Yılmaz Erdoğan,
Cem Yılmaz, Mehmet Ali
Erbil,
Hülya Avşar,
Ekrem Bora, Meltem Cumbul,
Lale Mansur bulunuyor.
Başbakan radyocularla da toplanacak
Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, saat 15.00'te de Ak Parti
Sütlüce İl Başkanlığı'nda da radyocularla bir araya gelecek ancak
açılım sohbeti yapmayarak “hükümetle
iletişim” üzerine konuşacak. Toplantıya, aralarında “
Hop Dedik Ayhan” lakaplı Ayhan
Güngör, “
Gönül Dostu” lakaplı Füsun Alkan, Michael Kuyucu, Ceyhun Yılmaz ve Cem
Arslan gibi ulusal radyoların ünlü DJ'lerinin yanı sıra, genel müdür ile
yönetim kurulu üyelerinin de yer aldığı 85 radyocunun çağrıldığı öğrenildi. Radyocular, ilk kez bir Başbakan'dan böyle bir davet aldıkları için şaşırdıklarını belirtti. Erdoğan'a ilk tepki, Alem FM'in sivri dilli,
muhalif ve
RTÜK'ten en çok uyarı alan radyocularından biri olan Nihat Sırdar'dan geldi. Sırdar, “Radyocularla beraber iletişim kuracaklarmış, genelde benimle RTÜK yoluyla iletişim kuruyorlar. Beni bu davetle ilgili olarak, ne arayan ne soran oldu” dedi.