Gürüz, ÖSS'ye başörtülü öğrencilerin de alınması tartışmalarıyla ilgili olarak da, "Onu biz de düşündük vaktiyle. Sonra bakıldı ki orası da Yüksek Öğretimin bir parçasıdır. Ana
yasa kararları orayı da kapsar. Kesinlikle böyle bir şey olamaz." dedi.
Çağdaş Eğitim Kooperatifi'nin
Uludağ Üniversitesi (UÜ) kampüsünde yapmayı planladığı ilköretim okulunun temel atma törenine katılan Gürüz, gazetecilerin sorularını cevapladı.
Başörtüsü tartışmalarının sorulması üzerine Gürüz, tartışmaları çirkin ve fakir bulduğunu ifada etti.
Cumhuriyetin kuruluşunda olan ilkelerin özgürlüklerle karşı karşıya getirilmeye çalışıldığını savunan Gürüz, şöyle konuştu:
"Eğer Cumhuriyet olmasaydı, büyük
Atatürk ve salih arkadaşları önderliğinde
Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti kurulmasıydı, istiklal ve o hareketleri yapanlar belki biyolojik olarak varolurduk ama adımız başka bir şey olurdu. Ne bu topraklarda
ezan sesi duyulurdu, ne de
Türk bayrağı dalgalanırdı. Herkes Türk milletinin ve
Türkiye Cumhuriyeti'nin kıymetini bilmeli ve onun temel niteliklerine sarsılmaz ve kesin sadakatle bağlı olmalıdır.
Anayasa mahkemesinin verdiği kararlar herkesi bağlar. Bu olay bitmiştir. Bunu orasından burasından kurcalamaya kimsenin hakkı yoktur. Türk üniversiteleri Cumhuriyetin eserleridir. Büyük Atatürk'ün Tük milletine armağan ettiği eserlerdir. Üniversitlerimizin bu günki yönetimleri gereken tavrı göstermişlerdir. Kendilerini kutluyorum. Bir vatandaş olarak şükran ve saygı duyuyorum."
YÖK Başkanı Özcan'ın kimi rektörlerce istifaya davet edilmesini değerlendiren Gürüz, rektörlerin gereğini yaptığını kaydetti. YÖK Başkanı Özcan'ın YÖK Başkanlığı için gerekli şartları taşımadığını savunan Gürüz, şöyle devam etti: "Bana kalırsa Anayasa'da YÖK başkanlığı için öngörülmüş şartları taşımıyor. Bence aykırıdır başkanlığı. Çok iyi bir insan olabilir. Efendidir. Talebeleriyle argo da konuşuyormuş. O da nasıl bir artı puan oluyorsa anlamış değilim. Ama Anayasa'daki şartları taşımıyor. Anayasa'da çok açık bir hüküm var. Diyor ki, 'Cumhurbaşkanı YÖK'e atama yaparken, rektörlük yapmış ve
öğretim üyeliğinde başarılı olmuş kişilere öncelik verilmeli' diyor. Bir
tavsiye olarak sunuyor. Bu kişi bunları taşımıyor. Şunu Türk milletinin iyi anlaması lazım. Gençken hepimiz hata yapabiliriz, ama belli bir yaşa geldikten sonra gidip, vahye dayalı bilgiye yaymak, İslam'a uygun adam yetiştirmek peşinde iki sene geçirirseniz olay ortadadır. Kaldı ki bu kişi, rektörlük yapmamıştır. Profesör olması da 14 sene sürmüş galiba. Bir iki defa dönmüş. Bu başarılı bir öğretim üyeliği sayılmaz benim kanaatime göre. Bu şartları taşımıyor. Bunları yaparsınız, zorlarsınız kanunları. Bir yere kadar gider bu, ondan sonrada yargının önünde bulursunuz kendinizi ve sonuçlarına da katlanırsınız."
"HİÇ KİMSEDEN EMİR YA DA TELKİN ALMADIK"
Gürüz, kendi YÖK başkanlığı döneminde görevini bağımsız bir şekilde yapıp yapamadığı sorusuna ise şu cevabı verdi: "Benim nasıl yaptığımı cümle alem biliyor. Biz Türk milletine, Türk Cumhuriyetine, Türk devletine, evrensel bilimsel teamüllere, akademik teamüllere, bütün dünyanın kabu ettiği bütün teamüllere göre çalıştık. Başka hiç kimseden emir yada telkin asla olmamıştır. Olay ortadadır zaten."
ÖSS müracatlarında başörtülü öğrencilerin sınavlara alınıp alınmayacağı konusunun kendi dönemlerinde de gündeme geldiğini, ancak yapılamadığını hatırlatan Gürüz, bunu hiçbir şekilde mümkün olamayacağını dile getirdi.
Anayasa kararlarının oralarıda kapsadığını aktaran Gürüz,
"Kesinlikle böyle bir şey olamaz. Olursa suç işlemiş olurlar. Türkiye'nin üç büyük hukukçusu, Yekta Güngör Özden, Vural Savaş ve Sabih Kanadoğlu çok açık söylüyor. Herkes ayağını dikkatli atsın. Türk hukukunun önünde ergeç yargılanacaktır bunun aksine hareket edenler. YÖK başkanı o yayınladığı bildiriden dolayı, eninde sonunda Türk yargısının önünde Türk halkının önünde hesap verecek. Bu Türkiye Cumhuriyeti sokakta bulunmamıştır."
CİHAN