Vahit Erdem, Cemil Çiçek, Abdüllatif Şener
Türkiye'de on yılda bir tekrarlanan darbeler bir 'kaht-ı rical'e (devlet adamı yokluğu) sebep olmuştur. Merhum Kâzım
Karabekir Paşa'nın bir '
Sıfır Manzumesi' vardır; özetle her yeni gelenin sıfır noktasından başlaması yüzünden bir türlü ilerleyemememizden şikâyetçi olur. Nevzuhur idareci ekipler, deneme yanılma metoduyla icraatta bulunurlar ve milleti tecrübe tahtasına çevirirler.
Yakın tarihimize bir nazar atfedersek söylediklerimizin doğruluğunu görürüz. 1909'dan sonra İttihatçılar, Abdülhamid'in yetiştirdiği devlet kadrosunu târumâr eylediler; kalan kısmı da Çanakkale'de şehit düştü. 1925'te Terakkiperver
Cumhuriyet Fırkası'nın 'irtica' iddiasıyla kapatılması neticesinde, Millî Mücadele
Kadrosu'nun büyük kısmı
siyasetin dışına itildi. 27
Mayıs, on yıllık DP birikimini aldı götürdü. Yirmi sene sonra 12
Eylül d
e devlet ve siyaset kadrolarını
tasfiyeye uğrattı. 1983 sonunda iktidara gelen
ANAP döneminde, devlet ve siyaset adamı yetiştirmek kolay olmadı. 28
Şubat Darbesi ve çapsız liderlerin mirasyediliği, güç bela yetiştirilen kadroları ne yazık ki devre dışı bıraktı.
* * *
Türkiye, içinde yaşadığımız günlerde gene zor bir dönemden geçiyor. Mahut iddianamede siyasetten yasaklanması istenenler, başta
Başbakan ve Cumhurbaşkanı olmak üzere, son dönemde siyasette ve devlet yönetiminde tecrübe kazanmış isimlerdir. Anlaşılan odur ki, bu defa da yargı üzerinden bir tasfiye yapılmak isteniyor.
Diğer taraftan, jakoben oligarşik despotizmin cazgırlığını yapan bazı medya organlarının tahrikleri neticesinde, iyi yetişmiş birkaç siyaset ve devlet adamının da, bizzat kendi misyonları tarafından tasfiyesi için uğraşılıyor. Bu isimlerden üçü kamuoyunun dikkatini çekmektedir.
Vahit Erdem gerçekten ne söyledi?
Vahit Erdem kırk yıllık dostumdur. Çalışmalarını DPT'deki uzmanlığından beri takip ederim. Günümüzde yetişen en değerli devlet adamlarından biridir. Devletin her kademesinde başarıyla görev yapmıştır. Toplu
Konut ve
Kamu Ortaklığı İdaresi'ni kurmuş;
merhum Özal'ın başdanışmanlığını yapmış; Savunma
Sanayii Müsteşarlığı'ndan
TBMM Genel Sekreterliğine,
Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcılığı'na, Büyükelçiliğe kadar devletin her statüsündeki üst görevlerde tecrübe kazanmıştır. Dürüst, inançlı, milliyetçi ve bilgilidir.
Erdem'in, milletvekilliğini yaptığı Kırıkkale'nin Bayrak Gazetesi'nde geçen hafta yayımlanan 20 sayfalık röportajından alınan birkaç cümle
Hürriyet Gazetesi'nde manşetten yayımlanınca, sanki kasıtlı bir parti içi muhalefet sesi gibi takdim edildi. Halbuki Erdem'in geniş bir çerçeveden yaptığı değerlendirmelerin yanlış olan bir yanı yoktur. Erdem ,
AK Parti 'nin yüzde 47'lik oyundan şikâyet etmiyor; sadece "Eğer iktidarlar çok güçlü ise, muhalefet de yeteri kadar muhalefet yapacak potansiyele sahip değilse dengesizlikler oluşuyor, sıkıntılar meydana geliyor" diyor. Batı demokrasilerinde merkez sağ partilerin karşısında güçlü sosyal demokrat partilerin olduğunu ve bir denge kurulduğunu belirttikten sonra, CHP'nin 21. yüzyılın sosyal demokrat partisi olmadığını ve ulusalcı bir ideolojiyi savunduğunu söylüyor.
Ulusalcı olmadığını ama
Milliyetçi olduğunu vurgulayan Erdem, ulusalcıların Türkiye'nin gelişmesi ve muasır
medeniyet seviyesine ulaşmasında tehdit oluşturduğunu anlatıyor.
Erdem, başörtüsü yasağına ve parti
kapatma anlayışına da karşı çıkıyor. Avrupa'nın, AB sürecini başlatan ve Türkiye'nin refahı için ciddî mesafeler kat eden bir partinin kapatılmak istenmesini anlamakta güçlük çektiğini belirtiyor.
Bu çerçeveden bakıldığında Vahit Erdem'in söylediklerine yanlış diyebilir misiniz?..
Cemil Çiçek
Cemil Çiçek, AK Parti hükûmetlerinin yüz akıdır. AK Parti kadrosu içinde, en iyi yetişmiş bir siyaset ve devlet adamıdır. O'nu, Milliyet Gazetesi'nde yer alan bir haber yorumdaki kişi olarak belirleyip yıpratmaya çalışmanın, AK Parti'ye de, Türkiye'ye de zarar vereceği açıktır. Hükûmet Sözcülüğü görevini, güzel ve ölçülü Türkçesiyle bihakkın ifa eden Çiçek'i, kamuoyunun gözünden düşürmek için girişilen kampanyayı tasvip etmiyoruz.
Kaldı ki, Fikret Bila'nın yazısındaki 'kıdemli politikacı' Cemil Çiçek dahi olsa, söylediklerinin yanlış bir tarafını da görmüyoruz. Yazıdaki
Güneydoğu için yapılan ikaz ve ekonominin krize gireceği uyarısı yanlış mıdır? Bu beyanlar, AK Parti'nin görüşlerine de aykırı değildir.
Abdüllatif Şener
Abdüllatif Şener'i de, asistanlığından beri yakinen tanıyorum. Dürüst, iyi yetişmiş ve kabiliyetli bir devlet adamıdır. Son seçimlerde niçin
aday olmadığını tam olarak anlayabilmiş değilim. Lâkin, nevi şahsına münhasır bir politikacı olduğunda şüphe yoktur.
Şener'in, herkes gibi yeni bir siyasî parti kurma hakkı vardır. Ama eğer bunu yapacaksa, AK Parti'nin açıkça haksızlığa uğradığı son dönemdeki şartları iyi değerlendirmesi gerekir.
* * *
Naçizane tecrübeli sayılan bir kişi sıfatıyla, AK Partililere, medyanın ve muhalefetin dolduruşuna gelerek kendi arkadaşlarını dışlamamalarını, ne demek istediklerini anlamaya çalışmalarını
tavsiye ediyorum.
Unutulmasın ki, artık kaybedecek devlet adamımız yoktur.
Diğer taraftan, ortada haksızlığa uğramış bir siyasî kadro varken ve millet iradesine açıkça dayatma yapılırken, geçmişteki hatâları bir yana bırakıp herkesin demokrasiye yönelik komplolara karşı birlikte hareket etmesi lâzımdır. Gün,
eleştiri ve ayrılıkçılık günü değil, beraberlik günüdür. Yaşadığımız günlerde maşerî vicdan son derece hassastır. Hele, henüz varlığını devam ettiren bir partinin demokratik mücadelesi sürerken yeni parti hesapları yapmak aslâ ahlâkî bulunmayacaktır.
HASAN CELAL GÜZEL/MİLLİYET