Abdullah Gül'den çok önemli Suriye ses kaydı açıklaması!

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yerel seçimlerin ardından ilk değerlendirmesini resmî ziyaret için gittiği Kuveyt’te yaptı.

Abdullah Gül'den çok önemli Suriye ses kaydı açıklaması!

Türkiye’nin bu gerilimle yoluna devam edemeyeceğini, bir an önce asıl reform gündemine dönmesi gerektiğini söyledi.

Seçim sürecinde ve sonrasında Başbakan Erdoğan’ın, belli kesimleri hedef alan söylemleri için “Bir hukuk devletinde cadı avı olamaz. Sizin gibi düşünmedikleri için insanları suçlayamazsınız. Ancak devlet kurumlarında suç işleyenler varsa hukuk çerçevesinde bunların da cezasız kalması düşünülemez.” dedi. Yolsuzlukların kuşkuya yer bırakmayacak şekilde hukuk içerisinde aydınlatılması gerektiğini vurguladı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olup olmayacağıyla ilgili sorular üzerine ise bu konunun konuşulma zamanının geldiğini, kendisiyle ilgili durumun mayıs ayında netleşebileceğini belirtti.

Neyin nasıl olacağına Erdoğan’la oturup karar vereceklerini ifade etti. YouTube ve Twitter konusuna da değinen Gül, yasağın kalkması gerektiğinin altını çizdi.

Cumhurbaşkanı Gül, Camia’ya yönelik operasyon iddiasından, yolsuzluk suçlamalarına, yerel seçim sonuçlarından cumhurbaşkanlığı adaylığına, Suriye zirvesini kimin dinlediğinden Twitter ve YouTube yasaklarına kadar Türkiye’nin konuştuğu meseleleri resmi ziyaret için gittiği Kuveyt’te değerlendirdi. İşte Gül’ün sorulara verdiği cevaplar:

Seçim sonrası siyasi gelişmelere nasıl bakıyorsunuz? Başbakan ile görüştünüz. Erken genel seçimden kabine değişikliğine kadar çok iddia var.

Seçimler bitti, halk söyleyeceğini söyledi. Şimdi Türkiye’nin kendi esas uzun vadeli gündemine dönmesi gerekir. Normalleştirmemiz gerekir. Kurumların hepsi kendi işinin başında olmalı. Türkiye’nin esas büyük meselesi ekonomidir. Dünyaya, istikrar ve güveninin bozulmadığını göstermek gerekli. Güven ve istikrarı özellikle birlikte kullandım. Anlamlarını biliriz ama istikrar ve güven ile birlikte Türkiye’nin tekrar reform günlerine dönüp herhangi bir AB ülkesi seviyesine gelmesi için yapması gereken şeyler bellidir. Dışarıda oluşan algı bozukluklarını süratle düzeltmek gerekir. Yoksa bu hasarlar ileride tamiri zor hasarlara dönüşür. Kayıp olur. Unutmayalım ki ekonomik sorunlar adım adım gelir. Bir günde ortaya çıkmaz.  Şayet güven ve istikrarda geleceğe dair problem görülmeye başlanırsa o zaman ekonomik sıkıntılar gelir. Onun için bunu hemen önlememiz lazım. Yoksa zaman kaybedilmiş olur. Başbakan’la devlet işlerini konuştuk. Seçimler için hayırlı olsun dedim.  Kabine değişikliği konuşulmadı.

Cumhurbaşkanlığı ile genel seçimlerin birleştirilmesinden söz ediliyor?

Bunu görüyorum, yazılıyor ama konuşmadık. Nihayette erken seçim kararı kanun ile olur. Meclis’te bir kanun çıkıyorsa Meclis’te çoğunluğu olan partinin karar vereceği bir şeydir. Benim bildiğim yerel seçimlerden önce de bugün de bu tip senaryolar konuşulmuş, şöyle yapalım böyle yapalım diye bir şey yok ortada. Ama olaylar ne çıkarır bu ayrı. Seçim neticeleri net olarak çıktıktan sonra böyle bir şey istenirse buna Meclis’te çoğunluğu olan karar verir.

Siz cumhurbaşkanlığına aday olacak mısınız?

Bu seçim aradan çıktıktan sonra bundan sonraki seçim ağustosta cumhurbaşkanlığı seçimi olduğuna göre bunu konuşmanın da günü geldi. Bu da konuşulacaktır tabii. Ne zaman derseniz; seçim yeni yapılmış. Neticeleri bile ilan edilmemiş. Bunlar ilan edilir. Nisan ayının sonunda mayıs ayının başında bunlar netleşmiş olur. Nasıl olur, ne olur, bunları cumhurbaşkanlığı seçiminden önce oturur konuşur, ona göre karar veririz.

Kendi aramızda konuşuruz derken Başbakan ile mi görüşeceksiniz?

Tabii ki… Diğer arkadaşlarımla da. Ben dışarıdan bağımsız bir siyasetçi olarak cumhurbaşkanlığına gelmedim. Tabii ki konuşacak arkadaşlarım var.

Başbakan, size danışmadan seçimleri öne almak, iki seçimi birleştirmek gibi sizin pozisyonunuzu zora sokacak bir kanun çıkarabilir mi?

İşi kişiselleştirmemek gerekir. Nihayetinde bu tip şeylerin üzerinde konuşuruz. Benim kanaatim önemli olur. Yani ben yarın gazete manşetinden bir şey duymam. Erken seçim kararı çıkmış gibi şeyler olmaz.

Seçimlerde aldığı oy oranı dolayısıyla üzerine de BDP oylarını ekleyerek Başbakan’ın Köşk’e çıkmak isteyeceğine dair çok sayıda yorum var. Bu konuda sizin düşünceniz nedir?

Bu konuda söyleyeceğim az önce söylediğim şeydir. Cumhurbaşkanlığı seçimini konuşmanın günü geldi.

Konuşmanız ve koşullarınız uygun olursa başbakanlık düşünür müsünüz?

Önce bir şey söylemem. Oturup bunları konuşalım bakalım. Hele bir seçim neticeleri ortaya çıksın, resmiyet kazansın. Ondan sonra muhakkak kendi aramızda bir değerlendirme yaparız. Muhakkak ki benim de düşüncelerim vardır. Hiç kimse duyarsız değil ki bu tip şeylere. Cumhurbaşkanlığı seçiminin memleketin her tarafını alt üst edecek şekilde olmaması gerekir. Geçmişteki siyasi kavgaların sebebinin bu olduğunu görmezden gelmiyorum. İnsanların meşguliyeti açısından diyorum.

Zaman zaman Başbakan ile aranızda kardeşlik hukuku olduğundan bahsedersiniz. Aranızdaki bu kardeşlik hukukuna göre Başbakan’ın cumhurbaşkanlığınızı etkileyecek bir adımı size haber vermeden, sürpriz yaparak atmayacağından emin misiniz?

Açıkçası ben Başbakan’a yapmam; o da bana yapmaz.

Seçimler sonrasına dönük de bir taraf, yine ‘rüşvet yolsuzluk’ diye bastıracak, diğer taraf ise ‘paralel yapıyı darmadağın edeceğim’ diyecek. Böyle bir ortamda seçime gidilirken gerilim düşer mi?

Her seçimden sonra bu gibi iddialar olabilir. Yolsuzluk gibi konular, hiçbir şüphe bırakılmayacak şekilde araştırılmalı ve neticelerinin hukuk nizamı içinde ortaya çıkması gerekir. Diğer konuyla ilgili olarak da bir hukuk devletinde McCartizm veya cadı avı diyorsunuz. Böyle şeyler hukuk devletinde zaten olmaz. Ama hukuk devletinde suç işleyenlerin de muhakkak karşılığını görmesi ve karşılığının da hukuk devleti içinde verilmesi gerekir. Bunlarla ilgili her şey her gün konuşulacak, mitingler yapılıp nutuklar atılacak meseleler değil. Bunlarla ilgili hukuk devleti nizamı içinde ne yapılacaksa o yapılacaktır.

Siyasilerden bu işleri hukuk devleti ilkeleri dışında da kullanacak yok mu?

Ne yapalım yani kullanan da kullanacak. Seçim oldu, ortalık sütliman oldu demiyorum. Ama devamlı böyle yaşanamaz; Türkiye devamlı böyle yaşayamaz. Varsa yolsuzlukla ilgili meseleler bunlar hukuki meselelerdir. Mahkemeler, prosedürler belli. Ortaya çıkacaktır. Herkesin farklı düşüncesi olabilir. Ondan dolayı kimseye ceza verecek halimiz yok ki.

McCarthy döneminden söz edip cadı avı dediniz. Böyle bir cadı avına gidileceğini hissettiğiniz için mi söylüyorsunuz?

Hayır hayır… Hukuk devletinde suç ve ceza bütün bunlar ancak hukuk anlayışı içinde olur. Bugünkü hukukun üstün olduğu, demokrasinin geçerli olduğu memlekette o söylediğiniz şeyler olmaz.

Ama hukukun üstün olduğu memleketten söz ediyorsunuz. Adalet bakanı, İçişleri bakanı, vali, ‘savcıların emrini yerine getirmeyin’ diye emniyet müdürüne emir verebilir mi?

Benim söylediğim bir insan suçunun karşılığını da görmek zorunda. Ne olacak şimdi ortada mı kalacak en son Dışişleri Bakanlığı’ndaki dinleme olayı? Türkiye’nin en üst güvenlik bürokrasisindeki insanlar bir araya gelmiş, ülkenin hayati meselesini konuşuyorlar. Bu konuşmayı birisi cüretkârlık yapacak, hangi saikle olursa olsun takip edecek. Sızdırmasa bile kamuoyuna yansımasa bile böyle bir şey birinin defterinde evinde çantasında bulunsa ne olur? Muhakkak ki bunların ortaya çıkarılması gerekir.

İş dünyasında, kamuda ciddi tasfiyelerin olacağı, işten çıkarma listelerinin hazırlandığı, medya patronlarının üzerine gidileceği, vergi dahil birçok yöntemle iflas ettirileceğine dönük duyum var. Siz temenninizi dile getirdiniz ama nasıl olacak?

Nasıl olacağını göreceğiz. Muhakkak yöneticiler idare ederken beraber olduklarına güvenmeli. Herhangi bir güven sarsıntısı geçiriliyorsa görevlerde değişiklik yapacaklardır. Onu bu çerçeve içerisinde normal karşılamak gerekir. Diyelim ki bir Dışişleri bakanı eğer bir güven bunalımı varsa kadrolarını değiştirebilir. Ama siz bunu bir insan sırf başka bir düşünceye bağlı diye yapamazsınız.

Şirketlerin, medyanın üzerindeki baskının önüne nasıl geçeceksiniz? Türkiye’yi 10 yıl önceki reformcu yapısına nasıl döndüreceksiniz? Örneğin Koza Grubu maden şirketini İngiltere’ye götürmeye karar vermiş. Televizyonunun ruhsatı iptal edildi?

Hepsi için hukuki itiraz mercileri var. Birini bir yerden alıp verdiğinde eğer bir yanlış hak kaybı varsa itiraz mercii var.  Danıştay’a başvurup görev yerlerine iade edilenler oluyor.

Suriye zirvesi içeriden dinlenmiş

Son dinleme olayı nasıl olmuş, içeriden böcek mi ortam dinlemesi mi?

Dışarıdan değil içeriden. İçeriden dinlenmiş. Şu anda tam tespit etmediler ama ilk bulguları, camdan, uzaktan dinleme olmadığı tespiti. İlk tespitler bu şekilde ama analizleri yapılıyor. Ortaya çıkacaktır. Bunlar bilimsel bulgularla ortaya çıkar.

Twitter ve YouTube yasağı kalkmalı

Geleceğe umutla bakalım diyorsunuz ama bir yandan da Twitter ve YouTube yasağı sürüyor. Hukuk içinde nasıl aşılacak?

Bu yasakların bitmesi lazım. Bu yasakların kalkması lazım. Tükiye’de eğer bu konudaki yasalar çıkmamış olsaydı 2007’de çıkan yasa bize sıkıntılar açıyordu. YouTube’da bir şey çıkıyordu tamamen kapatmak zorunda kalıyorduk. O yasanın getirdiği sorunları gidermek için bu yasa çıkarıldı. Bu yasada da birtakım yanlışlar yapıldı ama bir hafta içinde düzeltildi. Şimdi artık bu Twitter, YouTube yasağının bitmesi lazım. Hem bakana hem de ilgili daireye söyledim. Bunlarla sağlıklı kanalların oluşturulması lazım. İngiltere, Fransa da yaşıyor. Ama sağlıklı kanallar oluşturmuşlar. Sorun büyümeden aşılıyor. Gerçekten sizin başınıza gelse görmeye tahammül etmeyeceğiniz olaylar oluyorsa, hemen temas edip orada kapatmak lazım. Yeni yasa işte bunun için getirildi. Yeni yasada o sayfa kapatılıyordu. Şimdi Türkiye’de temsilcileri oldu. Hemen onlara ulaşıp cevap verilmesini sağlamak lazım. Twitter cevap vermeye başladığını söylüyor. Bazı olaylar vardı Twitter kapatmış. Ben de onlara haber gönderdim, gittiğimde tanışmıştım. Onlar çıkarmışlar.

ZAMAN
<< Önceki Haber Abdullah Gül'den çok önemli Suriye ses kaydı açıklaması! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER