Açıklanan yeni yargı paketi ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Abdullah Abdulkadiroğlu, iktidarın gölgesinde bütün hukuksuz işleri yapanları uyardı. İşte Abdullah Abdulkadiroğlu bugünkü yazısı....
Yandaşlar atın FAV'a bekleyin
Türkiye açıklanan yeni güvenlik paketini ve meclis alt komisyonunda görüşülmesine başlanan yeni yargı paketini tartışıyor.
Gözaltı ve arama konusunda polisin yetkileri artırılıyor.
Polis istediği kişiye makul şüphe gerekçesiyle müdahale edebilecek, sorgusuz sualsiz 24 saat gözaltında tutabilecek. Sonra bu gözaltı süresini savcı 48 saat uzatabilecek.
Polis; savcı ya da mahkeme kararı olmadan şüphelendiği kişinin üstünü, arabasını arayabilecek.
Özellikle makul şüphe son derece muğlak ve yetkiyi elinde bulunduranın nereye isterse çekebileceği, hatta polisin o anki ruh haline göre değişebilecek bir durum.
Makul şüpheli kişinin mal varlığına el konulabilecek.
Jandarma hükümete bağlanıp kontrol altına alınacak.
Oysa güvenlik paketine gerekçe gösterilen molotofun silah sayılması ya da yüzü kapalı eyleme katılmanın suç olması gibi düzenlemeler, zaten mevcut yasalarda bulunuyor.
Dolayısıyla asıl amaç, polisin yetkilerini artırmak, iktidara biat etmeyenleri emniyet ve yargı yoluyla baskı altına almak.
Ancak bütün bu düzenlemelerden çok, bunları uygulayacak kamu görevlilerinin durumu daha trajik bir şekilde duruyor karşımızda.
Tam da yakın geçmişte bu iktidarın yaptığı kanunları uygulayan polislerin “niye bu kanunları uyguladınız” diye gözaltına alınıp tutuklandıkları bir dönemden geçerken.
Üstelik bugün, suçlu muamelesi yapılan bu polislerin, kanunlara dayanarak yaptıkları işlerin sağlam delilleri, soruşturma dosyalarında dururken.
Şimdi yeni güvenlik ve yargı paketlerini uygulayacak kamu görevlilerinden; delilsiz, belgesiz sadece şüphe üzerine insanları gözaltına almaları, üzerlerini, evlerini, arabalarını aramaları, mallarına el koymaları isteniyor.
Geçmişte hükümetin göreve getirdiği ve gerçekten suç ve suçluyla mücadele eden, terör örgütlerine operasyonlar yapan, Pkk'yı, Kck'yı bitme noktasına getiren polisler, bugün kanunlara dayanarak yaptıkları işlerden dolayı gözaltına alınıp tutuklanıyorsa, yeni sıkıyönetim yasalarını uygulayacakların gelecekte işleri çok daha zor.
Onlar; bu iktidarın gitmesinden değil, asıl kalmasından korkmalılar.
Çünkü bu iktidar, kendi istediği işleri yapan devlet görevlilerini acımasızca harcamaktan, gözünü kırpmadan suçlamaktan, hain, casus ilan etmekten hiç çekinmiyor.
“Dün dündür bugün bugündür” siyaseti tam da günümüzde uygulanıyor.
Dün övgülerle göreve getirdikleri; terörle, derin yapılarla, darbecilerle, illegal örgütlerle canları pahasına mücadele ettirdikleri polisleri, bugün kendisi tutuklatıyor.
Başarılı emniyet müdürleri, talimatını bizzat Başbakan'dan aldıklarını söyledikleri operasyonları yapmakla, kanundaki izleme, önleme gibi faaliyetleri uygulamakla suçlanıyorlar.
Görevlerini yaparken yasaların dışına çıkmamış, görevdeyken defalarca başarı ödülleri almış bu polisler, bugün birer suçlu gibi linç edilmek isteniyor.
Erdoğan KCK konusunda bundan birkaç yıl önce “savcılık teknik takip yapmış ve bunları yakalamış” diyordu. Hatta KCK tutuklamaları için “hiçbir tutuklama keyfi değildir, delilsiz değildir, mesnetsiz değildir” diyordu.
Bu sözler ortada dururken; iktidarın çıkarmaya hazırlandığı yeni güvenlik ve yargı paketlerini uygulayacak devlet görevlilerinin, yarın bir gün iktidarın siyaseten menfaatine göre suçlu ilan edilip, bugünkü polislerin reva görüldüğü muameleyle karşı karşıya kalmayacaklarının garantisi var mı ?
Mesela 1 yıl sonra polisler yaptıkları makul şüphe gözaltıları sebebiyle iktidarı devirmeye teşebbüsten yargılanabilirler.
Aynı şekilde insanları 24 saat gözaltında tutup halkı iktidara karşı kin ve nefrete sevketmekten darbeye zemin hazırlamakla suçlanabilirler.
Yine gözaltı süresini 48 saat uzatan bir savcı, o günün paraleli ilan edilip, hükümeti devirmek için şartları olgunlaştırmakla itham edilebilir.
Ya da eylem çağrısı yapılıyor diye twitter hesaplarını engelleme kararı verenler, iktidarın uluslar arası imajını zedelemekten gözaltına alınabilir.
İktidarın kendi talimatlarını kanunlar çerçevesinde uygulayan polislere, bugün hak gördüğü muameleye bakıldığında, bunların olamayacağını hiç kimse söyleyemez.
Günü kurtarma ve menfaat siyasetiyle, tek amacı bizzat Başbakan Yardımcısının söylediği gibi “ütmek” olan bir anlayıştan çok rahat beklenebilecek hareketler bunlar.
Bugün iktidarın şemsiyesi altına girip, sırf makam, mevki veya başka menfaatler için hukuksuz işleri yapmakta mahsur görmeyen ne kadar yandaş varsa, yeni yasaları uyguladıklarında başlarına bunların gelebileceğini hiç düşünüyorlar mı ?
Arkanızda iktidar var diye güvenmeyin.
Bütün bu hukuksuzlukları size yaptıranlar, yarın birgün size karşı da bir istiklal ve istikbal mücadelesi başlatabilirler.
“Yok canım daha neler” diyorsanız; twiterin moda tabiriyle bu sözlerimi atın FAV'a bekleyin.