Abdülhamid Kayıhan Osmanoğlu, Osmanlı ailesinin sürgünden sonra Türkiye'de doğan ilk torunu, şehzadesi... Türkiye'de eğitim görürken ilkokul öğretmeninin kendisine "Vatan haininin torunusun" diye hitap ettiğini dile getiren Kayıhan, yaşadığı bu iç acıtan olayın etkisinden yıllarca kurtulamadığını ifade ediyor. İşte Türkiye Gazetesi'nde yer alan röportajın bir bölümü...

* Bizlere yıllarca okulda tarihimizi yanlış anlattılar. Hatta ilkokuldaki bir öğretmenim bana 'vatan haininin torunu' demişti. Bu olay Türkiye'de bir ilkokulda gerçekleşti ve o gün bugündür benim tarihim sıfır geldi. Çünkü onların yanlış yazdıklarını düzeltip doğrusunu yazıyordum. Geri kalan derslerim iyiydi. Beşiktaş'ta Nihat Kahveci ile birlikte futbol oynadım. 23 yaşıma kadar kimse benim Osman olduğumu bilmedi.

* Sultan Abdülhamid'i günümüzde hep "Kızıl Sultan" olarak anlattıklarından bu filme yöneldik. Şu anda filmin senaryosu bitti ama yaza doğru çekmeyi düşünüyoruz. 2014 senesinde Abdülhamid Han'ın vefat yıl dönümüne yetiştirmeyi düşünüyoruz. Tiyatro olarak zaten buna benzer bir proje çekmiştik. Aynı şekilde sinemada da halkın yanlış bildiklerini, doğru olarak halka sunmayı ve yepyeni bir pencere açmayı düşünüyoruz. 

* Sultan Abdülhamid Han 33 yıl hizmet ettiği ülkesinin bir karış toprağını bile satmadı. Hatta şöyle bir lafı var: "Bu topraklar kanla alındı ancak ve ancak kanla geri verilir." İşte Abdülhamid Han böyle bir padişahtı. Dedelerimiz Filistin'den ellerini çektikten sonra İttihatçılar orayı İngilizler'e satmıştır. Tabi o dönemden bu döneme onlar çok fazla pişman oldu. O taraflar bayağı karıştı ve ben yüz küsur seneden sonra ilk defa orayı ziyaret ettim. İlk defa Osmanlı ailesinden biri orayı ziyaret etti. Bunun ilkini de ben yaşamış oldum.

* Şu anda Osmanlı'dan bize bir gelir gelmiyor. Bizim kendi arazimiz, topraklarımız mevcut. Sultan Abdülhamid'in kendisine ait şahsi malları ve tapuları var. Devlet bunların hepsine el koymuş durumda. Biz de buna dayanarak dava açtık. Davaya ret geldi fakat dava Yargıtay'a gidecek. Sayın Cumhurbaşkanı ve Başbakanımızla bu konu hakkında görüşmeler yapıyorum. Açtığımız davanın neticesini bekliyoruz.

* İnsanlar, hep bizim sarayda yaşadığımızı düşünüyor. Bize "Hangi sarayda?" diye sorduklarında ben de gülerek, "Beylerbeyi ya da Topkapı Sarayı'nda oturuyoruz" diye cevap veriyorum.

* Özellikle arkadaşlarım babamı çok merak ediyor. Onunla tanışmak istiyorlar. Babam da oldukça misafirperverdir, herkesi evine ve ofisine bekler.

* Beni çok fazla kişi tanımaz. Ben Türkiye vatandaşlığına müracaat ettiğimde önce kabul etmediler. 9 sene gidip geldim. En sonunda 1985 yılında Türkiye'den oturma izni aldım. 

* Son dönemlerde bana neden milletvekili olmadığımla ilgili sıkça sorular geliyor. Çünkü halkımız bizleri buralarda görmeyi istiyor. Ben henüz erken olduğunu düşünüyorum. Bu Meclis'e girmeyeceğim anlamına gelmez. Çünkü Meclis'e bir Osmanoğlu'nun girmesi çok şeyi değiştirecektir. Yani açıkçası bizim dedelerimiz neler yaptıysa, biz de şu anda onları yapmak istiyoruz.