Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Nurettin Özdebir, piyasalarda ciddi bir likidite sıkıntısı olduğunun altını çizerek, ‘’Vadeler uzadı, bu vadelerin uzaması ile beraber öz kaynak ihtiyacı arttı, kredi ihtiyaçları arttı. Tekerlek dönerek büyürken daha çok öz sermayeye ihtiyaç oldu, daha çok krediye ihtiyaç oldu. Bu ödemelerde vaktinde yapılamayınca piyasalarda ciddi bir likidite sıkıntısı baş gösterdi.’’ ifadelerini kullandı.
Ankara Sanayi Odası binasında düzenlenen Kurumsal Yönetim ve Aile Şirketlerinde Kurumsallaşma Semineri’nde konuşan Başkan Özdebir, piyasalardaki likidite sıkıntısına işaret ederek, bu dezavantajlı konumlarını sağlıklı bir şekilde atlatabilmesi için KOBİ’lere destek verilmesi gerektiğini söyledi. Özdebir, şöyle devam etti:
"TÜİK’in açıklamış olduğu rakamlar var. KOBİ’lerde 26 gün son birkaç yıl içerisinde vadeler uzamış, bunlar tabi ortalama vadeler. Uzayan kısmı yani yaklaşık 1 ay. Siz kendi sattığınız malı finanse etmek durumundasınız, 1 aylıkta imalat süreci varsa; 2 aylık bir ek finansmana daha ihtiyacınız oldu demektir. Ama Türkiye’deki büyük şirketlerde vadenin uzaması sadece 1 gün. Bunun yanında daha büyük alımlar yapabilmek daha kaliteli insanları bulundurabilmek, bunlar da diğer büyük şirketlerin avantajlarıdır. Bütün bu dezavantajlı konumlarını sağlıklı bir şekilde atlatabilmesi için KOBİ’lerimize çok önem vermemiz lazım, destek vermemiz lazım. Bunun için kurulmuş mekanizmalar var. Bu imkanlardan da KOBİ’lerimizin iyi bir şekilde istifade edebilmeleri lazım. Maalesef bu imkanlara ulaşmak zaman zaman zor olsa bile KOBİ’lerimizin pek çoğunun bu imkanlardan çok fazla haberdar olmadığını, az da olsa o bürokratik işlemlerini yapmakta zorlandıklarını ve kendilerine sağlanmış tahsis edilmiş bu imkanları kullanmaktan imtina ettiklerini de görmekteyim."
KOBİ’LERİN EN BÜYÜK DERDİ; İÇSEL SORUNLARI
Özdebir, KOBİ’ lerin önünde çeşitli engellerin olduğunu belirterek, bunlar içindeki en büyüklerden bir tanesinin; kendi içsel sorunları olduğuna işaret etti. ASO Başkanı, "Gerek dünya konjektörün de gerekse ülkemizde sık sık yaşamış olduğumuz ekonomik krizler; bunlara ekonomistler yaratıcı yıkım diyor. Çürük elmalar ayrılıyor, kalanlar biraz daha az rekabet karşısında yeniden kendilerini canlandırmaya çalışıyorlar ama bu dışsal etkiyi bir kenara bırakırsak bana göre KOBİ’lerin büyümesinde önündeki en büyük engellerden bir tanesi de kendi içsel sorunlarıdır." dedi. KOBİ’ leri kuran insanların bulundukları konuma göre çok becerikli ve vizyon sahibi olduklarını ama bir müddet sonra şirketin onların kabiliyetlerin ötesinde şeylere ihtiyaç duymaya başladığını dile getiren Özdebir, şunları söyledi:
"O zaman yönetimsel zaaflar baş göstermeye başlıyor. Yani o çok iyi bir usta çok iyi bir sanatkar baktığı bir şeyi kafasında kopya edip ondan sonra aynısını ona benzer bir şeyi imal edebiliyor hayata geçirebiliyor ve bu kabiliyetlerin yanında iki iken üç, beş iken on, on iken yüz kişiyi çalıştırabiliyor. Ama asıl tehlikede belki o zaman başlıyor. Piyasalar büyürken bunu çok fazla fark etmiyoruz. Çünkü yuvarlanan kar topu devamlı üzerine kar toplayarak hacmini genişletebiliyor. Ama kar kalmadığı zaman onu idame etmek zor olmaya başlıyor; şirketlerin KOBİ’ lerin bu durumu aşabilmeleri için kurumsallaşma dediğimiz organizasyon yapısının kurulması, bir takım görevlerin ve yetkilerin delege edilebilmesi, belki de bundan daha önemlisi o firma içerisindeki kişilerin rollerinin birbirleri ile çatışmayacak şekilde tayin edilmesi ve buna göre bu kurallara da herkesin uyması. Bu anlamda KOBİ’lerimizin kurumsallaşması bu süreci sağlıklı atlatmak için son derece önemli. Maalesef; KOBİ’lere verilen önemden dolayı KOBİ olmayı bir meziyet olarak görmeye başladık. O olmaması lazım, KOBİ’ler şirketlerin büyümeleri içerisinde bir süreçtir. Bu süreçte KOBİ’lerin desteklenmesi lazım. Öncelikle ölçek ekonomisine erişmiş olan şirketler bu büyüklükten istifade ederek yönetimsel kabiliyetleri zaten var bir takım avantajlar sağlayabiliyorlar."
CİHAN