YSK, ANAYASA MAHKEMESİ'NİN KARARINI TANIMAYABİLİR
Türkiye;
Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karara kilitlenmişken çok önemli bir ayrıntı gözden kaçırılıyor.
Bu ayrıntı Yüksek Seçim
Kurulu.
Seçimler ve
referandumla ilgili kararları
Yüksek Seçim Kurulu veriyor. Ve YSK 12
Eylül 2010 tarihi için referandum kararı aldı.
YSK referandum takvimini 13
Mayıs 2010 tarihinde belirledi.
Bu takvim
12 Eylül 2010'da referandumun yapılacağı günün akşamı sona erecek.
Yüksek Seçim Kurulu kararında
“halkoylaması takviminin kesintisiz uygulanması gerekmekte olup…” ifadesini kullandı.
Buradan anlaşıldığı üzere referandum takvimi 12 Eylül tarihinde referandumun gerçekleşmesiyle son buluyor.
Anlıyoruz ki; referandumla ilgili bütün inisiyatif 12 Eylül 2010 akşamına kadar YSK'da.
Şimdi de YSK'nın kendini nasıl tanımladığına bakalım;
YSK'nın kendi
“görev ve yetkilerini” tanımladığı bölümde
“Yüksek Seçim Kurulu Kararlarının Niteliği Nedir” sorusuna verilen
cevap aynen şöyle;
“Anayasa'da ‘Yasama Bölümü' içinde yer alan Yüksek Seçim Kurulu, yalnız seçimlerin genel yönetim ve denetimini yürüten bir kurul değildir. Yargıtay ve Danıştay'ın kendi içlerinden çıkardıkları üyelerden oluşan, seçimlerin yargısal denetimini de sağlayan karma egemen üst yargı merciidir.”
Bu tanımda;
“YSK bir üst yargı merciidir” deniliyor. Dolayısıyla YSK kararının üstüne hiçbir yargı mercii karar veremez.
O halde YSK'nın belirlediği 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak referanduma hiçbir yüksek
mahkeme müdahale edemez.
Dolayısıyla konu şu anda Yüksek Seçim Kurulunun
eylem takvimi içinde yer aldığından,
Anayasa Mahkemesi'nin 12 Eylül'de yapılacak referanduma hiçbir şekilde müdahale yetkisi yok.
YSK'nın belirlediği takvime göre 3 Temmuz 2010 tarihi itibariyle bütün
seçmen kütükleri kesinleştirildi.
Seçmen listelerindeki bütün T.C vatandaşlarının referandumda
oy kullanmaları artık bir zorunluluk.
YSK bir Anayasal kurul olduğuna göre ve YSK kararı gereği herkes oy kullanmak zorunda olduğuna göre; şimdi her vatandaş 12 Eylül'de oy kullanma hakkına sahip oldu.
12 Eylül'de oy kullanmak vatandaşın Anayasayla elde edilmiş hakkı oldu ve bu hakkı hiç kimse vatandaşın elinden alamaz. Ayrıca referandumda mazeretsiz oy kullanmamak da bir suç.
YSK'nın yapısına kısaca tekrar dönelim.
YSK; tıpkı
HSYK gibi
Yargıtay ve Danıştay'dan gelen üyelerden oluşan bir kurul.
Nasıl ki HSYK kararları yargı denetimine kapalı, YSK kararları da aynı şekilde hiçbir yargı organı tarafından denetime tabi tutulamaz.
Yani kesin karar.
HSYK kararlarını Anayasa Mahkemesi inceleyebiliyor mu ?
Hayır.
O halde YSK kararlarını da Anayasa Mahkemesi inceleyemez.
İşte bu sebeplerden Anayasa Mahkemesi, YSK'nın belirlediği tarihte yapılacak referandumun yürütmesinin durdurulmasına hükmedemez.
Gelelim Anayasa Mahkemesinin paketteki bazı maddeleri ayırması ihtimaline.
Kazanılmış hak olarak bunun da imkanı yok.
Çünkü YSK referandum takvimini 13 Mayıs'ta belirledi.
Yani vatandaşa 13 Mayıs'ta; parlamentoda kabul edilen anayasa değişikliğini oylamak üzere 12 Eylül 2010'da sandığa gideceği açıklandı.
Burası çok önemli;
CHP ise Anayasa Mahkemesine değişiklikle ilgili iptal başvurusunu 14 Mayıs'ta yaptı.
Dolayısıyla CHP'nin başvurusundan bir gün önce belirlenen referandum takvimine göre, vatandaşın parlamentoda kabul edilen Anayasa değişikliğini oylama hakkı doğmuş oldu.
İşte bu yüzden Anayasa Mahkemesi 12 Eylül 2010 akşamından önce yani referandum gerçekleşmeden önce bu konuda karar veremez.
Konu 12 Eylül akşamına kadar YSK'nın uhdesinde.
Şu anda vatandaşın parlamentoda içeriği belirlenmiş bir paketi 12 Eylül'de oylamak üzere kazanılmış hakkı doğmuş oldu ve bu hak vatandaşın elinden alınamaz.
Peki ya Anayasa Mahkemesi başörtüsünü düzenleyen 10-42'de olduğu gibi şekilden esasa girip denetim yaparsa ne olacak ?
Bunu da yapamaz.
Şu anki durum 10-42'den farklı çünkü burada Yüksek Seçim Kurulu devrede.
10-42'de Yüksek Seçim Kurulunu ilgilendiren bir durum yoktu yani bir referandum söz konusu değildi.
Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi orada esası şekle sokup bir karar verdi fakat burada konu YSK'nın alanında olduğu için benzer
denetlemeyi yapmaya yetkisi yok. Bunu yapması; yetkisi olmadığı halde bir üst yargı merciinin kararını denetleme anlamına gelecektir.
Peki Cumhurbaşkanını halkın seçmesi referandumu örnek alınabilir mi ?
Bu referandum öncesi Anayasa Mahkemesi iptal başvurusunu nasıl inceledi diye akla gelebilir.
Bu örnek de aynı değil, çünkü durum farklıydı.
Hatırlanacağı üzere Yüksek Seçim Kurulu; Cumhurbaşkanını halkın seçmesi konusundaki referandum tarihini, Anayasa Mahkemesi bu konudaki başvuruyla ilgili kararını verdikten sonra belirledi.
Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi, Yüksek Seçim Kurulunun karar verdiği bir dosyaya bakmadı.
Şimdi ise YSK; Anayasa Mahkemesine başvuru yapılmadan önce referandum takvimini belirledi. YSK 12 Eylül'e kadar bu konuya ipotek koymuş oldu.
İşte bu yüzden Anayasa Mahkemesi ancak referandumdan sonra değişikliği inceleyebilir.
Vatandaş 12 Eylül'de, parlamentonun kabul ettiği paketi oylamak üzere sandığa gitmek zorunda.
Anayasa Mahkemesi YSK kararlarını denetleyemeyeceğine göre şu anda anayasa değişikliğinde bütün yetki Yüksek Seçim Kurulunda.
Ortada vatandaşın kazanılmış hakkı var.
Anayasa Mahkemesi ne karar verirse versin Yüksek Seçim Kurulu mevcut haliyle paketi halkın önüne getirmek durumunda ve buna hiçbir güç
itiraz edemez.
ABDULLAH ABDULKADİROĞLU - SAMANYOLU HABER
[email protected]