Gündemde onca konuşulması gereken konu ve irdelenmesi gereken olay var ki. Hangi birini konuşacağınızı, hangi gerçeğin görmezden gelendiğini anlatmak bile haftalar hatta aylar alabilir. Bugün gazetesi yazarı Orhan Kemal Cengiz konuyla ilgili 'Meğer hırsız İspanyolmuş!' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
İşte Cengiz'in o yazısı:
"Almanlar’ın fi tarihinde ıskartaya çıkardıkları RF-4E tipi iki uçağın düşmesi sonucu 4 pilotumuz vefat etti. Hiçbir devlet büyüğümüzde 90’lı yıllardan kalmış bir teknolojiyi kullanmanın hesabının kendisinden sorulabileceği kaygısı yok. Cumhurbaşkanı tam o pilotların cenaze töreni yapılırken, TÜRGEV’in bir toplantısında konuşuyor, “etek boyu, dekolte” falan gibi laflar ediyor...
Belediye otobüsünde cayır cayır yanan Serap Eser’i öldüren molotofun bir MİT elemanı tarafından atıldığı iddiaları hatırlatılır mı; bizim MİT yasasında yaptığımız değişikliklerle, MİT elemanlarının yargılanmasını imkansız hale getirdiğimiz başımıza kakılır mı diye hiçbir kaygı duymadan Davutoğlu, “Molotof saldırısı olursa sorumlusu muhalefettir” diyebiliyor...
Bonzai kullanan gençlerin sudan çıkmış balık gibi zıpladıkları görüntülerin TV kanallarında boy gösterdiği günlerde, HDP’nin verdiği araştırma önergesi AKP’li vekillerin oylarıyla reddedilmişti. Evvelsi gün MHP’nin verdiği, ‘bonzai sorununu araştıralım önergesi’ yine AKP’li vekillerin oylarıyla reddedildi...
Meclis’te tokmakla muhalefetten vekilleri döven AKP’li vekilimiz var ya “Özür dilemek milli iradeye hakarettir” demiş.
Ben bu yazıyı yazarken Cumhurbaşkanı, mafyayla başkanın adının birlikte anıldığı Meksika’nın başkanlık sisteminden model olarak bahsediyor; Özgecan’ın katillerini kınamak için etek giyen göstericilere, “Erkek adam pantolon giyer” diyerek kalay çekiyordu...
Bütün bu can sıkıcı örneklerden sonra, kahkahalarla gülmek istiyorsanız eğer, şu anda internette hızla yayılan “Meğer hırsız İspanyolmuş” klibini izleyin. İki İspanyol şovmenin kendi aralarında yaptıkları ve gülmekten zor konuştukları videoya Türkçe metin yazmışlar.
Orada şovmenlerden birisi diğerine, şöyle yolsuzluk yaptık böyle yolsuzluk yaptık ama sonunda yakayı ele verince de “paralel bize kumpas kurdu dedik” diye uzun uzun anlatıyor.
Ve neredeyse kendisi de hayret eder bir şekilde, bütün bunlardan sonra “iki seçim yapıldı ikisini de kazandık, biz ne yaparsak yapalım, bize oy veriyorlar” diyor.
Evet, ne yaparlarsa yapsınlar, kendilerine oy verileceğine bu kadar kani olmasalar, yukarıdakilerin hiçbirini de yapamazlardı inanın…"