İçişleri Bakanı Efkan Ala, MHP’nin ‘siz görüşmüyor musunuz?’ sözlerine, “Evet görüşüyoruz, bir şey mi diyorsunuz?” itirafı geldi. İşte tutanaklara yansıyan o tartışma:
PKK’YLA İŞ PİŞİRİYORSUNUZ
Faruk Bal (MHP): Saat sabahın bir buçuğu ve biz hâlâ, saat 14.00’den bu kanunun görüşülmesine ilişkin müzakereleri sürdürürken kanunun ciddiyetine mütenasip bir MHP olarak muhalefeti yapıyoruz.
Hakan Çavuşoğlu (AKP): HDP’yle beraber.
Bal: Kim dedi onu?
Çavuşoğlu: Ben dedim, ben.
Yusuf Halaçoğlu (MHP): PKK’yla beraber masaya oturmuyor musunuz?
Bal: BDP’yle eğer beraber isen Oslo’da berabersin, müzakere masasında berabersin.
Vural: İş pişiriyorsunuz, PKK’yla iş pişiriyorsunuz.
Bal: BDP’nin güç aldığı PKK orada mahkeme kuruyor, asker alıyor.
MÜNAFIK
Oktay Vural: PKK’yla iç güvenliği görüşen sizinsiniz. Münafık!
Çavuşoğlu: Sözünü geri al.
Vural: Almıyorum. Hadi, almıyorum. Böyle bir şey olur mu ya?
Bal: Arkadaşlar, size, aklıselime uygun bir konuşma yapmaya niyetlenmiştim ancak amacınız Meclisi germek, amacınız toplumu germek, amacınız bu gerginlikten oy devşirmektir. Milliyetçi Hareket Partisini “BDP, PKK” gibi lafların arasına sıkıştıracak kadar akıldan, mantıktan, izandan, vicdandan yoksun insanlar var. PKK’yla mücadele yerine PKK’yla mücadelenin sonucunda ortaya çıkacak toplumsal muhalefeti bastırmak için polis devleti inşa etmeye çalışıyorsunuz, budur gerçek. Bunu gün gelecek anlayacaksınız, zaman çok geçmiş olacaktır. O zaman da hakkınızda hem hükmüilahi hem hükmü millet verilecektir.
BİZİ CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKANA SORUN
İdris Baluken (HDP): Grubumuza açık bir sataşma vardır. Hem AKP grubundan söz atan milletvekili hem de kürsüde konuşan hatip (Faruk Bal) vebalı bir canavardan bahsediyormuş gibi HDP’den bahsediyor.
Başkan: Buyurun Baluken, iki dakika söz veriyorum sataşma nedeniyle.
Baluken: Bir kere, bu kullanmış olduğunuz üslup demokratik bir üslup değil.
Çavuşoğlu: MHP de öyle, niye rahatsız oldunuz?
Baluken: Bir kere, AKP olarak bu konuda söz söylememeniz lazım. Siz, yüzde 10’luk bir seçim barajıyla bize ait olan pek çok koltuğu şu anda gasbetmiş durumdasınız. Bu tarz cümleleri kullanmadan önce Başbakanınıza, Cumhurbaşkanınıza, bizimle görüşme yürüten bakanlarınıza önce bir bu söylemlerinizi kabul ettirin, sonra gelin burada konuşun.
Celal Adan (MHP): Helal olsun, helal!
(Terbiyesiz adam, bir de konuşuyor)
ALA: GÖRÜŞÜYORUM BİR ŞEY Mİ DİYORSUNUZ
Halaçoğlu: Kiminle görüşüyorsunuz?
Vural (Yerinden kalkıp Bakan Ala’ya sordu): Görüştünüz mü Sayın Bakan? HDP’yle görüşen siz değil misiniz? Görüştünüz değil mi? Görüştünüz, görüşüyorsunuz. İç güvenlik yasasını da görüştünüz.
Efkan Ala (İçişleri Bakanı): Görüşüyorum, ne diyorsunuz? Evet görüşüyorum, bir şey mi diyorsunuz?
(MHP sıralarından ‘Bunu o Hakan’a da söyle’ sesleri)
HAYSİYETSİZ-ŞEREFSİZ
Vural: Al işte, kimin kiminle iş tuttuğunu gör de konuş. Hadi bakalım!
Adan: Kalk Bakanına saldır.
Vural: Utanmadan oradan fitne yapıyorsun. Sen MHP düşmanı bir adamsın zaten.
Tanal: Haysiyetsizsin sen, şerefsizsin sen…
Mustafa Elitaş: Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi sıralarından ‘haysiyetsiz, şerefsiz’ diyen bir milletvekili var. Lütfen, Başkan, hiçbir milletvekili, milletvekilime hakaret edemez.
KaynakSözcü