AKP kurucusu partideki değişimi anlattı

AK Parti eski Genel Sekreteri ve Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, 17 Aralık soruşturmasına konu olan yolsuzluk iddialarıyla ilgili hükümetin şahsa özel düzenlemeler getirdiğini söylüyor.

AKP kurucusu partideki değişimi anlattı

Ertuğrul Yalçınbayır, “Danıştay kararının uygulanması 2 yıl geciktiriliyor. Yerine getirilmeyen mahkeme kararına ceza ve tazminat davası açılamıyor. Tazminat şahsilikten çıkarılıyor. Ama faturayı, bütün bunlara sebep olanlar değil, devlet ödeyecek” diyor.

Kurucusu olduğu AK Parti’nin ilk kabinesinde Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olarak görev yapan Ertuğrul Yalçınbayır, aynı zamanda partinin genel sekreterliğini de yürüttü. Başbakan Erdoğan ve uygulamalarıyla yıldızı barışmayan Yalçınbayır, 2007 seçimlerinden önce AK Parti’den ayrıldı.

İşte Ertuğrul Yalçınbayır ile yapılan röportaj

17 Aralık’tan sonra Türkiye’de bambaşka bir siyasi ve sosyolojik tablo var. AK Parti eski genel sekreteri ve hukukçu kimliğinizle 17 Aralık’a özgü neler gözlemlediniz?

17 Aralık sabahı haberleri dinleyince, yargıya olan müdahaleyi fevkalade önemli buldum.  17 Aralık’taki o operasyondan sonra ofisime gelip, sabah erkenden çalışmaya başladım. Burada apaçık yargının işine el atmak vardı. Bu, hukuk devletiyle bağdaşmayan bir iş.

Kuvvetler ayrılığına rağmen, zaman zaman yasama ve yürütme iç içe olabilir. Çünkü yürütmenin ihtiyaç duyduğu yasal düzenlemeler, kanun tasarıları vasıtasıyla Meclis’e gelir ve yasama böyle görev yapar. Yasamayı daha çok çalıştıran kurum, yürütmedir. İç içelik doğaldır ama yargıya müdahale en tehlikeli yönüdür. Bu pek rastlanan bir olay değildir.

Yola çıkarken yolsuzlukla mücadeleyi şiar edinen AK Parti, bu düşünceden ne zaman vazgeçti?

İlk iş, adli kolluk yönetmelikleriyle başladı. HSYK’daki 7 ve 10 no’lu yönetmeliklerin değişmesiyle başladı.

Neydi o yönetmelikler?

Örneğin 21 Aralık tarihindeki yönetmelik, Adalet ve İçişleri bakanlıkları tarafından yayınlandı: Adli Kolluk Yönetmeliği’nde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik. Bu yönetmeliğin yürütümünde kim var? Sadullah Ergin ve Muammer Güler. Sadullah Ergin, ‘Ali Dibo’ diye siyasi literatüre geçti. (2006 yılında ortaya çıkan Ali Dibo skandalında, dönemin AKP Grup Başkan Vekili ve Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, bir bürokrata verdiği ve içeriğinde Hatay ilindeki arkadaşı olan partililere ihale verilmesi yönündeki direktiflerini gösteren el yazılı belge ortaya çıkmıştı. Buna göre, Hatay’daki 271 adet kamu ihalesinin tamamının, partinin 17 AKP'li yerel yöneticisi tarafından kazanıldığı anlaşılmıştı.) Muammer Güler de, oğlu 17 Aralık operasyonunda gözaltına alınan, İçişleri Bakanı. Bu yönetmeliklerin kişiye özel düzenlendiklerini görüyorsunuz…

“Kişiye özel” derken?

2011 Kasım’ında, HSYK ile ilgili 17 yönetmelik hazırlandı. Bütün bunlar, AB’ye uyum sürecinde, uluslararası kuruluşların görüşlerini alarak yaptığımız yönetmeliklerdi. Bu yönetmeliklere göre sadece yasama ve yürütme konuşmaz! Gerekirse HSYK da konuşur!

YENİ ‘3Y’: YANDAŞLIK, YALAN, YALAKALIK

Nedir bu belgenin içeriği?

Bu belgenin altında Başbakan’ın, Meclis Başkanı’nın ve Cumhurbaşkanı’nın imzası var. Bu, Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik. Daha kanunlaşmadan, hazırlık safhasında; hazırlanacak kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük, yönetmelik, Bakanlar Kurulu kararları ile ilgili sizin görüş almanızı öngörüyor. Buna göre kamu kurumlarından, kamu kurumu niteliğindeki meslek odalarından, üniversitelerden, belediyelerden, sivil toplum örgütlerinden görüş alacaksınız. Aldıktan sonra, düzenleyici etki analiz raporlarını hazırlayacaksınız. Bunların, üstün hukuk normlarına aykırı olup olmadığına, imzaladığımız uluslararası sözleşmelere aykırı olup olmadığına bakacaksınız. Şimdi yaptığınız gibi torba kanun yapmayacaksınız.

Torba kanun da değil, şimdi çuval kanun var! Beş-altı maddelik diye başlayıp, yüzlerce maddeyi içeren torba kanun anlayışını ortaya getiriyorsunuz. Ya da kafanıza göre, kimseye sormadan dershaneleri kapatmaya karar veriyorsunuz.

Toplumdaki yaygın kanaat, partizanlığın, yandaşlığın, yolsuzluğun arttığıdır. Ben, AK Parti’nin kurucusuyum. Tüzüğün, programın yazılmasına katkım oldu. Genel sekreterliğini yaptım. Yola çıkarken, “3Y” dedik: Yolsuzluklar, yasaklar, yoksulluk. Bunlarla mücadeleye bakıldığında, bunların başka bir ‘3Y’ ile takviye edildiğini görüyorsun.

Bahsettiğiniz ‘3Y’nin açılımı ne?

Yandaşlık! Yalan. İnsanları kibirlenmeye ve gururlanmaya götüren yalakalık.

Bu yalakalık, çıkar birliğine mi dayalı?

Eğer siz etik değerleri, ilkeleri dikkate almayıp,kendi çıkarınız ve hevesiniz peşinde koşuyorsanız ve içinizde bir fren mekanizması yoksa ölçünüz olmaz.

GÜL’ÜN YARGILANMAMASI TÜRKİYE’NİN AYIBI

Erdoğan, Cumhurbaşkanı olursa, bu mekanizma nasıl işleyecek?

Cumhurbaşkanlarının dokunulmazlığı yoktur. Şu anda da yoktur. Abdullah Gül’ün trilyonluk Refah Partisi davasından yargılanmaması, Türkiye’nin ayıbıdır! Cumhurbaşkanlığı bitince yargılanacaktır. Beraat edebilir, o ayrı iş. Ama sistem işliyor. Cumhurbaşkanının dokunulmazlığı, ancak Anayasada yazarsa, bir anlam ifade eder. 1961 Anayasası’nda Cumhurbaşkanı’nın dokunulmazlığı vardı. 1982 Anayasası’nda dokunulmazlığı yoktur.

Cumhurbaşkanı ancak vatana ihanet suçundan yargılanabilir. Vatana ihanet suçu da 1991 tarihinde, Özal’ın getirdiği af kanunuyla ortadan kaldırılmıştır. Türkiye’de ‘vatana ihanet’ diye bir suç yok! Onun için Tayyip Bey, Cumhurbaşkanı olsa da, olmasa da, er geç yargılanacaktır.

'ZULÜM KARŞISINDA İSYAN ETME HAKKI'

Zulüm karşısında isyan etme hakkıdır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin giriş kısmının ikinci paragrafında, insanların isyan etme haklarını kullanmalarına gerek kalmaksızın, insan haklarının hukuki güvence altına alınması gerektiği yazar. Siz isyan etmeyi, bozgunculuk çıkarmayı, bir yol olarak seçemezsiniz. Demokratik yolları sonuna kadar kullanmalısınız. Ben isyana teşvik etmek için söylemiyorum. İsyan eden kişilerin bu haklarının varlığını söylüyorum. Ama onların da demokrasi içinde kalarak, mücadele etme görevlerini hatırlatıyorum.

Bunu yaparken yine yumuşak bir üslupla hareket edeceksiniz. Firavuna giderken, Hz. Musa’ya emredilen neydi? “Yumuşak söz söyle!” O firavuna biat edenler ne oldu? Firavunu daha da firavunlaştırdı ve hep birlikte helak oldular.

Bugün
<< Önceki Haber AKP kurucusu partideki değişimi anlattı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER