Ankara'da
Adalet Bakanlığı ile
Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu,
Danıştay ve
Yargıtay arasında süren telekulak kavgası, dün
Milliyet yazarı Fikret Bila'ya konuşan Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı
Abdurrahman Yalçınkaya'nın açıklamasıyla yeni bir boyut kazandı. Başsavcı Yalçınkaya, dinleme kararları ve işlemleriyle ilgili olarak “
siyasi partiler hukuku açısından inceleme” başlattıklarını açıkladı. Fikret Bila'nın dünkü köşesinde yer alan Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın dinleme tartışmalarıyla ilgili değerlendirmesi şöyle:
“Bu konuyla ilgili olarak basına yansıyan bilgi ve belgeler bizi çok üzdü. Üzüntüyle karşıladık. Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcılığı olarak bizim görev alanımızla ilgili boyutu itibarıyla karar, işlem ve eylemleri incelemek zorundayız. Bizim görev alanımız Ana
yasa ve yasalarla belirlenmiş durumda.
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın görevi,
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş felsefesini,
Atatürk devrimlerini, hukuk devleti ilkelerini, cumhuriyetin tüm değerlerini korumaktır. Bu ilkelerin güvencesi bağımsız Türk yargısıdır.
Karşı atağa geçti
Siyasi partilerin tüzükleri, programları ve eylemleri
Anayasa'nın 68. maddesine aykırı olamaz. 68. maddenin 4. fıkrasında; siyasi partilerin tüzük, program ve eylemlerinin hukuk devleti ilkelerine aykırı olamayacağı yazılı. Eğer bu hüküm ihlal edilmişse o zaman Siyasi Partiler Yasası'nın 98. maddesinde yazılı olduğu gibi Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı olarak bizim görevimiz başlar. Siyasi Partiler Yasası'nın 98. maddesi siyasi partilerin kapatılması davalarını düzenliyor. Bu konuda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na tanınan yetkileri hükme bağlıyor. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı olarak bu bilgi ve belgeleri Anayasa'nın 68/4 ve Siyasi Partiler Yasası'nın 98. maddeleri açısından incelemeye almak zorundayız.”
Yalçınkaya'nın kurduğu bağ
Başsavcı Yalçınkaya, Fikret Bila'nın “
telefon dinlemeleriyle siyasi partiler hukuku arasında hangi gerekçeyle, nasıl bir bağ kurulduğuna” ilişkin sorusuna verdiği
yanıt ise şöyle: “Telefon dinleme hukuk devleti ilkelerine aykırı biçimde yapılıyorsa, Siyasi Partiler Yasası ve Anayasa'nın 68/4 maddesiyle ilgilidir. Telefon dinleme, kayda alma, sinyal bilgilerinin değerlendirilmesinin hangi hallerde yapılabileceği yasada detaylı biçimde belirlenmiştir. Bu işlemin bu yasaya uygun yapılması gerekir. Telefonun hangi hallerde dinleneceği
Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun (CMK) 135. maddesinde belirlenmiştir. Bu yetkiyi kullananın sıfatı ne olursa olsun, bu yasa hükmüne uygun işlem yapması gerekir.
Hakim ve savcıların dinlenmesi nasıl yapılıyor?
Dinleme kararı nasıl alınıyor? Adalet Bakanlığı müfettişinin bu talebi
Adalet Bakanı,
Müsteşar veya Ceza İşleri Genel Müdürü tarafından onaylanıyor.
Bakan onay vermemeliydi
Ondan sonra müfettişin talebi dinleme kararı alınması için hâkime götürülüyor. Hâkim bu kararı alıyor. Bu karar gizlidir. İtiraz yolu yok. Çünkü
itiraz mercii hâkimdir ama itiraz yolu açık olursa dinlemeye alınan kişi dinlendiğini öğrenmiş olur ve telefonunu değiştirir veya başka önlem alır. Bu işlem zinciri içinde Bakan'ın veya ona bağlı kişilerin onayı olduğuna göre siyasi otoriteyi dolayısıyla siyasi partiler hukukunu ilgilendirir. Adalet Bakanı veya onun adına hareket eden kişinin, dinlemenin yasadaki koşulları mevcut değilse onay vermemesi gerekir.”
Dinleme koşulları
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya,
telefon dinleme, kayda alma ve sinyal değerlendirmenin yapılabileceği koşulları ise şöyle izah ediyor:
“Telefon dinleme, kayda alma, sinyal değerlendirmeyi CMK 135. madde düzenliyor. Bu işlemlerin 135. maddenin suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle
delil elde edilmesi imkânının bulunmaması durumunda yapılması
gerekir. Ayrıca kamuoyuna yansıyan dinlemelerin söz konusu yasa maddesinin
6/a-8, 13 ve 14. fıkralarına dayanması gerekiyor.
Örgüt üyesi olmak suçlaması dinleme için yeterli değil. Koşulları var. Bu fıkra hükümlerine göre suç işlemek üzere
örgüt kurmak,
silahlı örgütlere silah sağlamak, devlet sırlarına karşı suç işlemek,
casusluk yapmak gibi suçların söz konusu olması gerekir. Herkesin yasaları bilmesi gerekir. Kimse ben yasayı bilmiyordum diyemez.”
TARAF