Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Hizmet Hareketi’ne yönelik “İnlerine gireceğiz” tehdidinin ardından başlayan girişimlere her kesimden tepki yağıyor. Siyaset, sanat, medya, spor ve iş dünyasından birçok isim Türk okullarının yurtdışındaki en değerli markamız olduğu, kapanmasının en çok Türkiye’nin imajına ve çıkarlarına zarar vereceği görüşünde. AKP’nin ilk Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış, “Görev yaptığım ülkelerin üst düzey yetkilileri çocuklarının okullara alınması için ricada bulunuyorlardı.” dedi. Sanatçı Orhan Gencebay bu okullarda Türk kültürünü, sevgiyi ve barışı gördüğünü söyledi. MHP Grup Başkan Vekili Yusuf Halaçoğlu, Türkiye’yi yönetenlerin böyle bir yanlışa düşmemeleri gerektiğini belirtti. Eski Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, kapattırma ısrarından dilimiz, kültürümüz ve ülkemizin zarar göreceğini vurguladı. BDP milletvekili Altan Tan, Türk okulları mezunlarının dünyanın her yerinde Dışişleri Bakanlığı’nın 10 misli bir misyon üstlendiğini ifade etti.
Zaman Gazetesi'nin haberine göre, Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Hizmet Hareketi’ne yönelik “İnlerine gireceğiz” tehdidinin ardından Türkiye’nin yüz akı olan Türk okullarına kapatma girişimi başladı. 160 ülkede ülkemizi gururla temsil eden Türk okullarına yönelik bizzat devlet eliyle gerçekleştirilen linç kampanyasına her kesimden tepki yağıyor. Kapatma girişimine dur diyenlerin görüşleri şöyle:
Hürriyet Gazetesi yazarı Taha Akyol: Yurtdışında Fethullah Gülen cemaati tarafından açılan okullarla ilgili çok yazı yazdım. Bunlardan en azından 20 tanesini yerinde giderek gördüm. Bu okulları fevkalade beğeniyorum. Bu okullar orada Türkiye’nin, Türk kültürünün ve Türkiye ile dostluğun merkezleridir. Bu okullara karşı iktidarın siyasi kavgaları esas alarak hasmane bir tavır almasını da son derece yanlış buluyorum. Keskin laik Fransa siyasetçisi Gambetta, başbakan olduğunda kiliseye giden öğretmenleri, subayları ‘Bunlar gericidir’ diye devlet görevinden attı. Bu kadar keskin bir laikti. Fakat özellikle Kuzey Afrika’da misyoner okullarını bütün gücüyle destekledi. ‘Bu bir çelişki değil mi?’ diye sorduklarında da şu cevabı vermişti: “Bizim laikliğimiz ihraç etmek için değildir. Onlar orada Fransızcayı yayıyorlar.” Hükümet de kendi iç politikasını dışarıya ihraç etmemeli. Bu okulların Türk kültürünün ve Türkiye’yle dostluğun köprüleri olduğunu hiçbir zaman akıldan çıkarmamalı.
Bugün yazarı Nazlı Ilıcak: Bu okulları kapatmak isteyenler maalesef bu okullara destek vermiş olanlar. Abdullah Gül, dışişleri bakanıyken büyükelçiliklere talimat göndermişti ‘Bu okulların ihtiyaçlarını karşılayın’ diye. En son 2013’te Türkçe Olimpiyatları finaline katılan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Türk okullarından yetişen çocukları öve öve bitirememişti. Türk okullarını kapatma düşüncesi hiç yakışık almayan bir durum. Türkiye’nin menfaatleri zedeleniyor. Bunun sebebi de kendi çıkarları. Kendisi için yapıyor bunu, Türkiye’nin menfaatleri için değil, adeta öç almak istiyor. Bu Türkiye’ye yakışmaz. Bu okullar hepimizi temsil ediyor. Eğer Ahmet Davutoğlu, büyükelçiliklere ‘Bu okullara karşı bir tavır alınsın’ dediyse ben bunu kınıyorum. Çok büyük bir ayıp işliyorlar.
Fox TV ana haber sunucusu Fatih Portakal: 17 Aralık’tan sonra geçen 3 buçuk ay süre içerisinde hükümet, bu okulların zararlı olduğuna karar vermiş ve kapatılmasını istiyor. Bunun doğru olduğunu söyleyebilir misiniz? Keyfi olarak alınmış bir karar olduğu ortada. Dünyada bu Türk okulları bir marka. Düne kadar iyi diyordunuz, bugün o çocukları, ailelerini yaralıyorlar. Ben de bu okullara iyi gözle baktım hep. 3 yıl boyunca sabah haberlerinde o okullarda okuyan yabancı öğrencileri misafir ettim. Şunu sormak lazım; ‘Madem zararlıydı daha önce aklınız neredeydi? 3 buçuk ay içerisinde mi zararlı oldu?’ Hükümet ile Gülen cemaati arasındaki kavganın, hükümet tarafından atılan bir adımı okul olayı. Dershane adımı atılmıştı. Şimdi bu adım atıldı. Bu okullar için daha düne kadar her şeyi ile iyi, her şeyi ile mükemmel dediğiniz ve bu çocuklar büyüdüklerinde ne kadar güzel Türkçeyi de bilecekler, konuşacaklar. Türkçe konuşan bir nesil olacak. Belki 20 sene sonra bu ülkelerde okuyan çocuklardan biri başbakan olacak, biri cumhurbaşkanı olacak ve Türkçe bilecek. Yani kültür ihracı, dil ihracı. Yetişen bu çocuklar dünyada Türkçe konuşan bir kesim şimdi kapatılırsa artık konuşulmayacak. Tüm yetkililere şunu sormak gerekiyor: Şimdi mi bu okulların kötü olduğunu düşünüyorsunuz? Daha önceden aklınız neredeydi? Doğru bulmuyorum.
Oyuncu ve yönetmen Hamdi Alkan: Ben bu okulların bir bölümünü gören şanslı insanlardan biriyim. 30 yıllık bir mücadelenin sonucunda devletin hiçbir katkısı olmadan, bu işe gönül vermiş insanların büyük mücadeleleri ile kurulmuş bu okulları kapatmak bence dünya barışına bir anlamda çelme takmaktır. Çünkü bu okullar dünyanın birçok yerinde sadece Türk okulları olmaktan öte, yetiştirdikleri pırıl pırıl gençlerle dünya barışına çok önemli hizmet veriyorlar. Ben buna çok üzülüyorum, bu girişimlerin sonlanması için her gün dua ediyorum. Sadece ben değil, bu işi birazcık düşünen, eğitimin ne kadar önemli olduğunu bilen herkesin yapması gerekiyor. Düşünsenize Rusya’da okul açıyorsunuz, Amerika’da okul açıyorsunuz. O devletlerin her anlamda bizden çok daha ileri teknikleri var. İstihbaratları daha iyi. Kötü niyetli bir hareketi asla ve asla ülkelerinde barındırmazlar. Dünyanın en güzel hareketidir Türk okulları. Dünya, Türkiye’yi eğitimle medeniyetle tanıyor. Dilimiz konuşuluyor ya bundan öte ne olabilir? Gambiya’daki bir çocuğun Türkçe bilmesini hayal edebilir miydiniz 20 sene önce? Hayal olmadığını gösteren gönüllü insanlar çıktı.
Habertürk Gazetesi yazarı Serdar Turgut: Bu tür sivil toplum inisiyatiflerinin siyasi tartışmalara alet edilmemesi gerektiğini düşünüyorum. Doğru bulmuyorum. Daha önce davet üzerine Türkçe Olimpiyatları’na gitti. Bu tür girişimler alet edilmemeli.
Okulların ve olimpiyatların hiçbir kötülüğüne şahit olmadım
Orhan Gencebay: Ben dünyadaki bütün güzelliklere saygı duyarım. Türk okullarının da hep güzelliklerine şahit oldum. Türkçe Olimpiyatları’nın finallerine katıldım. Orada herhangi bir siyasal amaç yoktu. Türk kültürünü, sevgiyi ve barışı gördüm. Bir dünya gösterisi gibiydi. Bu okullarda yetişen çocuklar benim şarkılarımı da okudular. Bu öğrenciler ziyaretime geldiler. Hepsi terbiyeli, pırıl pırıl gençlerdi. Geçen seneki şarkı finallerine birçok sanatçı arkadaşım katıldı. Hepsi benimle aynı fikirdeydi. Gördüklerimiz, ülkemize, insanlığa ve insanlığın kaynaşması adına önemli. Şu anda siyasi ortam değişti. Birtakım olumsuz şeyler söyleniyor. Bunların doğru olup olmadığını bilmiyoruz. Bu gelişmelere üzülüyorum.
Türk okulları bu işe karıştırılmamalı
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül de yurtdışındaki Türk okullarına sahip çıkılmasını istemişti. Gül, “Bazılarının açılışına gittim. Güzel faaliyetleri var. Bu işe karıştırmamak lazım.” demişti. Mart ayında Danimarka’yı ziyaret eden Gül, gezisinin son gününde önemli mesajlar vermişti. “Son olaylardan sonra yurtdışındaki Türk okullarına ev sahipliği eden ülkelerin bakışı değişti mi?” sorusu üzerine şöyle konuşmuştu: “Yurtdışındaki okulları karıştırmamalı. Yurtdışında bazılarının açılışına gittim. Güzel faaliyetleri var, bu işe karıştırmamak lazım. O ülkeler de mutlaka daha dikkatli bakacak bu okullara. Sonuçta o ülkelerin kanunlarına uymaları lazım.”
AKP, bindiği dalı kesiyor
CHP Genel Başkan Yardımcısı Adnan Keskin: Millet Mersin’e giderken bizim Tayyip tersine gidiyor. Allah onu ıslah etsin. Recep Tayyip’e siyaseten söylenecek bir laf kalmadı. Allah’a havale ediyorum. Bu Recep Tayyip değil mi bundan önce Türk okullarına övgüler düzen, ‘Ülkemizi yurtdışında temsil ediyorlar.’ diyen? Devletin bütün bakanlarıyla, şürekâsıyla Türkçe Olimpiyatları’na giden? Şimdi ne değişti de kalkıp böyle işler yapıyor? Bu kadar yalan söyleyen, bu kadar çifte standart uygulayan, insanlara haksızlık yapan bir adama denilecek bir laf var. ‘Allah belasını versin’ demiyorum. Allah ıslah etsin diyorum. Allah’a havale ediyorum onu.
MHP Grup Başkan Vekili Yusuf Halaçoğlu: Yurtdışındaki Türk okullarını kapatmak istemek ‘akla ziyan’ bir girişim. Türkiye’yi yönetenler, böyle bir yanlışa düşmemeli. Aksi halde, tarihe ‘okul kapatan bir iktidar’ olarak geçecekler. Türkçe Olimpiyatları düzenlenirken Bülent Arınç, ağlayarak konuşmalar yapıyordu. Başbakan da aynı şeyleri yapıyordu. Şimdi bu hale gelmesinin sebeplerini herkes biliyor. Cemaat’le bağlantılı olduğunu düşündüğü bu okulları, Cemaat’e karşı tavrı sebebiyle kapatmak yoluna gidiyor. Okullar, Türkiye’nin o ülkelerle ilişkilerinde bir basamak olarak nitelendirilmeli ve ona göre tavır takınılmalı. Ayrıca o ülkenin gençleri, Türk okullarında okuyarak sizin kültürünüzü öğrenirler ve yarın yönetime geçtikleri takdirde sizinle ilişkiler kurarlar. Dış politikanız da birden bire büyük bir ivme kazanır. O ülkelerle ticaret, siyaset konularında da bağlantılarınız artar. Bu da Türkiye’nin lehinedir.
Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay: Türk okulları ile ilgili hükümetin bu girişimlerini doğrusu büyük bir üzüntü ile takip ediyorum. Türk okulları ve Türkçe Olimpiyatları, son yıllarda ülkemizde herkesin ortak sevinci, gururu haline gelmişti. Türk okullarını, hükümet üyeleri ve her birimiz yurtdışına gittiğimizde zaman zaman ziyaret ettik. Bu okullarla, oradaki eğitim düzeyinin kalitesi ile ve bulundukları ülkenin en üst yönetim kademelerinden gördükleri ilgiyle övündük. Bu duygularımızı da Türkçe Olimpiyatları vesilesi ile ülkemizin ya da dünyanın çeşitli şehirlerinde binlerce insanın önünde defalarca ifade ettik. Sayın Başbakan’ın da bu okullarla ilgili son derece övgü dolu sözler söylediğini herkes gibi hatırlıyorum. Şimdi bu okulları kapatmaktan dilimiz, kültürümüz, ülkemiz zarar görür. Bu sebeple Sayın Başbakan’ın bu haksız kararı bir an önce sonlandırmasını eski hükümet üyesi olarak temenni ederim.
Eski Dışişleri Bakanı Yaşar Yakış: Bu okullar bizim medar-ı iftiharımızdır. Ben bulunduğum, görev yaptığım ülkelerde, o ülkelerin üst düzey yetkilileri yanıma gelerek kendi çocuklarını ya da tanıdıklarını o okullara alınması konusunda ricalarda bulunuyorlardı. Dolayısıyla bu okulların Türkiye’ye çok iyi hizmetleri olmuştur. Bu okulların kapatılmasından sonra yerlerine nelerin koyulacağı belirsiz. Durum böyle iken, bu okulları kaybedersek Türkiye’ye büyük yazık olur.
BDP Milletvekili Altan Tan: Hükümet, Türk okullarını kapatma çabasıyla kendi bindiği dalı kesiyor, kendi ayağına balta vuruyor. Bugün, Dışişleri Bakanlığı bütün dünyada perişan bir şekildedir. Türkiye’deki bütün işadamlarının da dünya ile ilişki kurmak isteyen tüm çevrelerin de yurtdışındaki en büyük ayağı, Türkiye dışında oluşan bu kolonilerdir. Bu okullardan mezun olan arkadaşlar ve bunların çevrelerindeki gruplar, dünyanın her yerinde Dışişleri Bakanlığı’nın 10 misli bir misyon üstlenmiş durumdalar. Hükümetin belli bir grupla, cemaatle yaptığı ve yapmakta olduğu kavga ayrı, Türkiye’nin bütün dünyada oluşturduğu bu bağlantı ağlarını imha etmek ayrıdır. Bir kez yapmadan evvel, bin sefer düşünmek lazım bunu.