'Güneydoğu sınırlarında konuşlu Jandarma birlikleri Kara birlikleriyle değiştiriliyor mu?'
25
Aralık tarihindeki yazımda "
Mart ayında çatışmalar yeniden başlayacak" dediğimde "optimist demokratlar" beni savaş lobisine çalışmakla bile suçlamışlardı. Bugün geldiğimiz noktada
PKK seçimlere kadar uzattığı eylemsizlik kararını kaldırdı. Yaptığı açıklamada doğrudan saldırı yapmayacaklarını ancak "aktif
savunmada" kalacaklarını belirttiler. Zaten 2004 yılından bu yana PKK "aktif savunma" yaptığını iddia ediyor. Bu arada basılan karakollar saldırıya uğrayan askerî konvoyların hemen hepsine "aktif savunma" bahanesiyle "açıklama" getiriyorlar. Mart ayında çatışmaların/gerginliğin neden çıkacağına ilişkin detayları o 25 Aralık tarihli yazıya bırakayım. Şimdi bu konuyla ilgili çok ama çok daha ciddi birtakım bilgileri paylaşayım.
Öncelikle PKK
ateşkes sürecinde birliklerini mevcut yerde muhafaza edeceğine ilişkin yayınladığı deklarasyona hiç uymadı.
Sınırdan içeriye geçişlerin
ocak ayından sonra yoğunlaşarak arttığı ifade ediliyor. Bir yandan PKK bölgede sınırdan içeri geçişleri arttırırken öbür yandan sınırı korumakla görevlendirilen askerî birliklerde de tuhaf hareketlenmeler olduğu bölgede görev yapan güvenlik yetkilileri tarafından ifade ediliyor.
Durum şu: Bölgede sınırları korumakla görevlendirilmiş Jandarma birliklerinin Kara Kuvvetleri birlikleriyle yer değiştirdiği iddia ediliyor. Sınırları korumakla görevlendirilen Jandarma birliklerinin yerlerine Kara Kuvvetleri birliklerinin geçirilmesinin amacı tam olarak anlaşılmış değil.
Bu noktada iki yorum yapılıyor: Birincisi "
Jandarma Genel Komutanı Nejdet Özel başarısız gösterilmek isteniyor" diyenler var. Bu iddiayı ileri sürenler hatırlayınız PKK saldırısı olduğunda, Başbuğ döneminde "2.
Ordu Komutanı görevinin başında operasyonları yönetiyor" diyerek TSK tarihinde hiç görülmemiş bir açıklama yapılmıştı. O açıklama Özel'i işaret ediyordu ve "başarısızlık varsa sorumlusu o" demeye getiriliyordu. Bu noktadan hareket eden güvenlik uzmanları sınırlardaki birlik değişikliklerinin nedeninin Ankara'daki pozisyon belirlemeleri olabileceğini düşünüyor.
İkinci ve bana göre daha güçlü argüman daha derin bir duruma dikkat çekiyor. Bu argümana göre hükümetin çıkarmayı düşündüğü ve AB şartlarından olan
Sınır Güvenliği'nin
sivil inisiyatiflere devrinin engellenmeye çalışıldığı değerlendiriliyor. Bu değerlendirmeye göre AB çerçevesinde Sınır Güvenliği Yasası Meclis'ten geçerse sınırlarda konuşlandırılacak sivil hükümete bağlı unsurların fiili durum yaratılarak önü kesilmek isteniyor. Sınır güvenliği tartışmaları çerçevesinde Jandarma'nın tamamen sivil hükümete bağlanarak sınırların Jandarma unsurlarına devredilmesi de bir olasılık olduğundan sınırlardaki Jandarma birliklerinin çekilerek yerine kara birliklerinin yerleştirildiği iddiası önümüzdeki dönemde Ankara'da çekilen el ense hamlesinin en keskin olanı. Sınırlarda yapılan değişiklikle sivillerin 'künde'ye getirileceğini düşünen güvenlik uzmanı sayısı hiç de az değil.
Bir yandan sınırlarda bu ilginç hareketlenme artarak devam ederken Ankara'da da ilginç "bilgilendirmeler" olduğu iddia ediliyor. İddialara göre AKP'li ve AKP'lilere yakın çevrenin kulağına kar suyu kaçırılmak isteniyor. Bu hesaba göre hükümet panikletilmek isteniyor.
Plan şu şekilde işliyor:
Önümüzdeki günlerde Güneydoğu karışacak. Bu karışıklık çerçevesinde "birileri çıkıp bir şeyler söylerse çok oy kaybı olur" deniyor. Bu birilerinin kim olduğu belli değil. Son günlerde muhalefet kanadından ve tabii ki AKP içinden çıkarılıp "bir şeyler söyleyecek" birilerinin üzerinden devlet terörize edilebilir.
Böylece AKP "oy kaybedeceğim" diyerek panikletilip bir kumpasın içine çekilebilir.
Bu çerçevede yapılan planın şöyle işlediği iddia ediliyor: AKP'den kurtulup
CHP-MHP koalisyonu kurabilmek için DP, SP, BBP, YP ve diğer tüm
küçük partilerin bir blok oluşturarak seçime sokulmak istendiği ifade ediliyor.
Bu sağlanırsa Güneydoğu'da yaşanacak karışıklıklar karşısında hükümetin aciz kaldığı mesajı verilecek. Hükümete de "bakın ortalık karışır aciz kalırsınız" mesajı verilerek daha milliyetçi ve sert söylemler benimsemesi gerektiği telkin ediliyor olabilir. Bu karmaşık
akıl oyunları içinde en kritik sürecin PKK'nın başlatacağı gerginlik stratejisine bağlanmış olduğu muhakkak. Bu sürece
destek için sınırlardaki hareketlenmenin oldukça anlamlı hale geldiğini de not etmek gerekiyor. Konuyla ilgili ayrıntılara ulaştıkça işlemeye devam edeceğim. Bu arada en ilginç ayrıntı Mezit grubu olarak bilinen grupla ilgili geliyor. Önümüzdeki günlerde bu konuya da değinmeye devam edeceğim.
EMRE USLU - TARAF