Dilekçede Türk
Ceza Kanunu'nun (TCK) herhangi bir maddesine yer verilmedi. İktidar partisi ceza maddelerini sıralamak yerine suçun tanımını yaptı.
İnisiyatifi savcıya bıraktı. Ancak eşgali çizilen fotoğraf iyi incelendiğinde adres TCK'nın 312. maddesine çıkıyor. Bu maddeye göre skandal
belgeyi hazırlayanları müebbet
hapis cezası bekliyor. İşte suç duyurusunda tarifi yapılan o madde: "Cebir kullanarak
Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüs eden kimseye ağırlaştırılmış müebbet
hapis cezası verilir."
İktidarın, suç duyurusu ile yeni bir aşamaya giren "kirli tezgâh"
soruşturmasında sürecin nasıl işleyeceği merak konusu. Bu noktada bir dizi soru işareti kafaları meşgul ediyor. Bunların başında,
yetkinin askeri mî, yoksa
sivil yargıda mı olacağı sorusu geliyor. Suç duyurusunu yapan
AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir
Bozdağ, suçun askerî bir suç olmadığı kanaatinde: "Bize göre buradaki en önemli suç, "hukukun koruması altında bulunan bir siyasi partinin ve onun kurduğu hükümetin ortadan kaldırılması ve görevlerini kısmen veya tamamen yapamaz hale getirilmesine yönelik yasadışı çalışmalar, planlar"dır. Bu da askerî bir suç değildir. Dolayısıyla yetki adli yargıdadır. Ancak askerî yargıda da soruşturma var. Şu anda bu ikisi birbirine mani değildir. Ancak ileriki aşamada yetki meselesi nasıl gelişir bilemiyoruz."
AK Parti'nin suç duyurusu metninde özenli bir dil kullanılması dikkat çekiyor. İktidar partisi, TCK'daki maddeleri yazarak ceza talebinde bulunmadı. Hatta belgede yer alan
Albay Dursun Çiçek'in ismi dahi suç duyurusunda yer almadı. Bozdağ, bunun sebebini şöyle açıklıyor: "Biz spesifik ceza talep etmedik ama suç duyurumuzda partimize ve hükümete yönelik birçok suç tanımlaması yaptık. 'Parti ve içinden çıkan hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik yasadışı çalışmalar' ve 'bu amacın gerçekleşmesi için illegal yapılanma yoluyla suç örgütlenmesine gidildiği' suçlamalarını tanımladık. Madde yazmadık, çünkü suçlamaları ve ilgili maddeyi belirleyecek olan savcıdır. Çünkü şu aşamada öncelikle belgenin doğru ya da sahte olduğu ortaya çıkarılıp fail ve faillerin belirlenmesini yargıya bırakıyoruz."
Taraf gazetesinde yayımlanan belgenin gerçek mi, yoksa sahte mi olduğu da ayrı bir
tartışma konusu. AK Parti'nin suç duyurusu metninin diline bakıldığında
iktidar partisinin belgenin gerçekliğine inandığı görüntüsü çıkıyor. Ancak Bozdağ, başvuruda her iki durumda da fail veya faillerin cezalandırılmasını talep ettiklerini vurguluyor: "Biz bu belge doğru mu, sahte mi belirlensin de istiyoruz. Belge gerçekse kime ya da kimlere ait olduğunu, sahteyse de faillerin kim olduklarının belirlenmesini istiyoruz."
İstanbul Başsavcılığı'na iletilmek üzere Ankara'ya yapılan suç duyurusu, AK Parti'nin
Ergenekon davasına müdahil olma ihtimalini de doğurdu. Çeşitli
darbe girişimlerine muhatap olan AK Parti'nin davaya müdahil olup olmayacağı henüz netlik kazanmadı. Bozdağ, bu konuda, "Biz bu aşamada müdahil değil, şikâyetçiyiz. İleri aşamalarda yargıda konunun alacağı şekle göre bunu yeniden değerlendirebiliriz." diyor.
taraf_komplo