AK Parti'nin eline geçen büyük fırsat

Temmuz’dan Temmuz’a AK Parti’nin önüne ikinci büyük bir fırsat çıkmış durumda...Eser Karakaş 2. büyük fırsatı yazdı.

AK Parti'nin eline geçen büyük fırsat

Yeni bir pozisyon üstünlüğü, yeni fırsat Gün polisiye konulara takılıp kalma günü değil (bunu birileri nasılsa yapar), Türkiye’nin önüne gelen bu ikinci büyük fırsatı iyi kullanma zamanıdır. 27 Nisan 2007 muhtıra skandalı ve 367 zorlamasıyla oluşan hava 22 Temmuz günü tümüyle dağılmış idi ama Türkiye ve AK Parti bu büyük fırsatı o tarihte iyi kullanamadı; bunun bizim bilemeyeceğimiz nedenleri varsa artık belki bunların da kamuoyuyla paylaşılması zamanıdır. 22 Temmuz TBMM’deki büyük sayısal çoğunluktan da önemli olmak üzere çok büyük bir siyasal ve psikolojik pozisyon üstünülüğüne tekabül ediyordu ama yukarıda belirttiğim gibi belki de bizim vakıf olamadığımız bir dizi nedenden Anayasa’yı değiştiremedik, AB meselesinde de Sarkozy’den bağımsız ve hatta onu da zora sokacak adımlar at(a)madık. Bu muazzam poziyon üstünlüğünün kaybedilmesi hem Türkiye’nin, hem de AK Parti’nin önüne çok büyük bir fatura olarak geldi; pozisyon üstünlüğünün yitirilmesinin arkasında AK Parti’nin manasız kişi ve kurumlarla manasız bir uzlaşma gayreti varsa bu çabanın da işe yaramadığı, ecele çare olmadığı kapatma davası ile anlaşıldı. Siyaset bir uzlaşı süreci olabilir ama bu süreçte uzlaşılması gereken kişi ya da kurumlar siyasi ya da toplumsal niteliği haiz kurumlardır; siyaset dışı olan ya da olması gereken kurumlarla uzlaşma gayretinin sonunun ne olacağı belirsizdir ya da bir açıdan çok bellidir ve yukarıda ‘manasız kişi ve kurumlarla uzlaşma gayreti’ derken bunu amaçlıyorum. AK Parti çok önemli değil ama Türkiye 22 Temmuz ivmesini iyi ve gerektiği gibi kullanamadığı için çok şey kaybetmiştir ve bu taktik hatadan hem Türkiye hem de AK Parti kayıpla çıkmıştır. *** Temmuz ayları anlaşılan AK Parti’yi seviyor. 22 Temmuz tarihi fırsatından tam bir sene sonra bu kez ayın hemen başında AK Parti’nin ve Türkiye’nin önüne yeni bir fırsat daha çıkmıştır. 1 Temmuz Salı sabahı gerçekleştirilen gözaltılar, bu olay sonrası yapılan yorumlar, yazılan yazılar, siyasi dengeler sanki AK Parti’nin kapatılma ihtimalini biraz azaltmışa benzemektedir ya da en azından benim izlenimim bu doğrultudadır. 2008 senesinin ilk çeyreğinde ekonominin yüzde 6.6 büyümesi, Haziran ayı ihracatının 12 milyar doları aşması, Türkiye’nin Ortadoğu’da daha aktif hale gelmek istemesi, İran üzerinden yaşananlar da AK Parti’nin şansları gibi durmaktadır. AK Parti önüne gelen bu yeni fırsatı ya da benim tercih ettiğim ifadeyle pozisyon üstünlüğünü bu kez çok iyi kullanmak durumunda hatta zorunda; ancak, olumlu yönde kullanılacak olan bu pozisyon üstünlüğü evrensel hukukun, evrensel demokrasi kurallarının, AB reformlarınının radikal bir biçimde ülkemizin gündemine getirilmesi olmalıdır. AK Parti’nin çekirdek oy tabanının, 22 Temmuz’da alınan oyların yarısından daha fazla olmadığını tahmin ediyorum, bizim devlet yapı ve geleneklerinden kaynaklanan hürriyet sorunları varsa bu sorunların da mutlaka evrensel hukuk devleti kavramı çerçevesinde ele alınması şarttır. Gelinen bu gün artık radikal olma zamanı ve gereğine tekabül etmektedir ama radikalizm Türkiye’de evrensel hukuktan, evrensel demokrasi ilkelerinden taviz vermeme biçiminde tecelli ettiği ölçüde daha kolay yapılabilir ve bu süreç bu işi becerenlere daha fazla meşruiyet, daha fazla demokratik destek, daha fazla ekonomik başarı yani daha fazla siyasi güç getirir. Radikalizm girişimleri evrensel hukuk çizgisinden saptığı ölçüde de Türkiye bir kaosa girer. 1 Temmuz sonrası yapılacak işler bellidir; bir senedir sürüncemede bırakılan yeni ve çağdaş bir anayasa, sivil-asker ilişkilerini, din-devlet ilişkilerini, yargı bağımsızlık ve tarafsızlığını yeniden formüle eden, çağdaş demokratik değerler doğrultusunda formüle eden bir anayasa hemen TBMM’nin gündemine getirilmeli, AB sürecinde karşımıza çıkan ve çıkmaya devam eden pürüzler bu anayasa ile çözülmeli, arka planda darbecilerin son kalesi gibi duran Kıbrıs meselesinde adım atılmalıdır. Bu konularda evrensel ilkeler doğrultusanda adım atıldıkça hem Türkiye daha güçlenecek, hem de parti kapatma meseleleri daha da zorlaşacaktır, buna herkes emin olabilir. Önemli olan büyük resmi görmek ve bu resim üzerinden pozisyon üstünlüğünü yitirmemektir. ESER KARAKAŞ/STAR
<< Önceki Haber AK Parti'nin eline geçen büyük fırsat Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER