Ergün, Türkiye'de siyasi parti
kapatma sisteminin, ''siyasetin bir nevi elini kolunu bağlayan, onun alanını son derece daraltan bir sistem'' olarak görüldüğünü belirterek, ''Bu sistemin tadil edilmesi zarureti vardır'' dedi.
TBMM'de, gazetecilerin
Anayasa Mahkemesinin
AK Parti hakkındaki kararıyla ilgili sorularını yanıtlayan Ergün, bundan sonraki değerlendirmelerin farklı olacağını, Anayasa Mahkemesinin kararlarına ya da yargılama sürecine dönük bir değerlendirmede bulunulmayacağını söyledi. ''Bundan sonraki değerlendirmeler, daha çok Türkiye'de siyasi
parti kapatma sistemimizin restorasyonuna dönük olacaktır'' diyen Ergün, şöyle konuştu:
''Bizim Anayasamızdaki siyasi parti kapatma sistemimiz, siyaseti çözüm üretme konusunda yeterince serbest bırakmayan bir sistemdir. Siyasetçi bu sistem içinde düşüncelerini açıklamakta çok zarlanacaktır ve zorlanmaktadır.
Siyasi partiler çözüm üretme konusunda son derece zorlanacaktır. Hatta
Parlamento, toplumsal problemlere çözüm üretme, onları
tartışma, onlarla ilgili
düzenleme yapma konusunda çok sıkışılıklık içinde gözükmektedir. Mevcut kapatma sistemi, siyasetin bir nevi elini kolunu bağlayan, onun alanının son derece daraltan bir sistem olarak görülmektedir. Bu sistemin tadil edilmesi zarureti vardır. Burada, AK Parti'ye açılan
kapatma davasıyla gördüğümüz şey budur. İddianamede
kanun teklifine
imza attığı için siyasi
yasak talebinde bulunulan milletvekilleri vardır.
Savcı iddianameyi
Anayasa değişikliği sebebiyle açtığını bir
takım görüşmelerde, basınla yaptığı görüşmelerde ortaya koymuştur.''
''O ZAMAN MECLİSİ KAPATMA DAVASI OLURDU''
Anayasa değişikliği teklifinin de bir
kanun teklifi olduğunu, milletvekillerinin partilerden bağımsız bir şekilde bu teklifi TBMM'ye sunduğunu ve oylamasının da gizli yapıldığını anımsatan Ergün, şöyle devam etti:
''AK Parti'den 330 milletvekili bu değişikliğe imza atmıştır. Eğer 330 milletvekili iddianameye siyasi yasak talebiyle konulmuş olsaydı -ki olabilirdi, savcının bunu yapma yetkisi vardı- ve
mahkeme de bu istikamette karar almış olsaydı, bu o zaman parti kapatma davası olmazdı, Meclisi kapatma davası olurdu. Bizim siyasi parti kapatma sistemimizin Parlamentoyu kapatma, yasama faaliyetlerini durdurma noktasına kadar uzanabilen bir açıklıkta olduğunu görüyoruz. Bu kadar ucu açık bir siyasi parti kapatma istemi, açıkçası doğru bir sistem olarak görülmüyor. Bu nedenle, bu kapatma sistemini düzenleyen Anayasanın 68 ve 69. maddelerinde bir değişiklik yaparak Parlamentonun bu sistemi düzeltmesi ve siyasetin alanını genişleten yeni bir düzene kavuşmasını sağlamalıdır. Parlamentonun bunu yapabilme imkanı vardır.''
''REFERANDUM, BİR SEÇENEK OLARAK MASADA DURUYOR'
Bundan sonraki süreçte, konuyla ilgili
siyasi partiler arasında görüşmeler yapılabileceğine işaret eden Ergün, geçmişte bu konuda düzenleme yapma girişimleri olduğunu hatırlattı. 2001 yılında DSP-MHP-
ANAP koalisyon hükümeti döneminde böyle bir teklifin hazırlandığını ifade eden Ergün, Anayasanın 69. maddesinde değişiklik yapılmasını içeren bu teklifin, parti kapatmayı zorlaştıran ve parti kapatmayı yerel mahkemelerdeki kararlara bağlı kılan bir metin olduğunu kaydetti.
Ergün, ''Eğer bu düzenlemeler mutabakat halinde Parlamentodan geçirilirse, süratli bir şekilde sistem düzeltilmiş olur. Yok Parlamentoda büyük bir mutabakat olmazsa, olabildiği kadarıyla olur. Sorun o şekilde çözülmüş olur. Ama
referandum konusu da bir seçenek olarak hala masada durmaktadır. Gerekirse Parlamento, bu düzenlemeyi yapar ve konuyu emanetin gerçek sahipleri olan millete götürür. Biz isteriz ki milletten önce, milletin temsilcileriyle uzlaşılsın ve onların eliyle bu sorun bir çözüme kavuşturulsun'' diye konuştu.
AA