Bugünkü
Taraf gazetesinde
Anayasa Mahkemesi’nin başörtüsünü özgür kılan düzenlemeyi iptal etmesiyle
Başsavcı’nın “Ak Parti
laiklik karşıtı odak oldu” iddiasının geçersiz olduğundan
AK Parti’nin kapatılamayacağı yazıyor.
Yanlış değil, fakat AK Parti’nin kapatılmama ihtimali buradan kaynaklanmıyor. Çünkü bu
akıl yürütme hukuk kuralları arasındaki bağlantıya dayanıyor fakat “burada hukuk üzerinden düşünmek mümkün mü” sorusu çok kritik… “Darbenin hukuk üzerinden işletildiği bu zamanda hiç mümkün değil” cevabı da yabana atılacak cinsten değil görünüyor... Dolayısıyla hukuk içerisinden bir tutarlılık, rasyonellik aramak pek doğru değil gibi?
Bu nedenle, kamuoyunda dillendirilen önceki kararların ideolojik, stratejik ve siyasi kaygılarla alındığı yorumundan hareketle AK Parti’nin kapatılması kararına dair tahminler de hukuki çerçeveden ziyade siyasi, stratejik çerçevelerde değerlendirmelere mahkum gibi duruyor…
Kesin bir tahminimiz yok. Çünkü ne olacağı hiç belli olmuyor, böyle ortamlarda… Fakat son gelişmeler ibreyi bu yönde gösteriyor.
İbre kapatılmayacağından yana çünkü:
Birincisi zaten
Anayasa Mahkemesi başörtüsü kararıyla
Meclisi, yasama yetkisini, hukuku, siyaseti, demokrasiyi
gasp etmiş durumda… Anayasa Mahkemesi’nin işleyişi ve yapısı yeniden düzenlenmeden ve yeni bir
sivil Anayasa yapılmadan, alınan bu karar içtihat niteliği taşıdığından, Meclis bu değişikliğe kadar
CHP’nin beğenmediği hiçbir
kanun düzenlemesi yapamaz durumda.
Bu halde AK Parti’yi kapatmak fazladan bir
maliyet anlamı taşıyor…
Yani zaten AK Parti’nin hükümetindeki meclis kapatılmış gibi, bir daha kapatarak “AB’ye, dünyaya rezil olmanın alemi yok” denilebilir… Fakat bu akıl yürütmenin pratiğe geçmesi, AK Parti’nin bir dahaki sefere daha güçlü gelmesinin ve AK Parti’nin kapatmama kararını “meşruiyet belgesi” olarak sunmasının imkansızlaştırılmasına bağlı… Bu da hazine yardımlarına ve kimilerinin siyasi yasaklı kılınmasına işaret ediyor.
Siyasi kararların birer yatırım olduğunu akılda tutarsak ve karar vericilerin minimum maliyetle maksimum çıktıyı elde etmeyi hedeflediğini düşünürsek rasyonel olanın kapatmamak olduğunu söylemek mümkün…
Fakat kapatmanın önündeki en büyük engel kanımızca Paksüt-Başbuğ görüşmesinin Taraf gazetesince ortaya çıkartılması…
Bu, Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının ordu ile ilişkisinin soyut, ideolojik boyutun ötesinde somut olduğunu göstermesi bakımından önemlidir.
Önemlidir çünkü eğer yüksek Mahkeme, mesleğine, kurumsallığına, özgürlüğüne düşkünse ve geleceği şimdiden daha çok düşünüyorsa, AK Parti’yi kapatmanın doğru bir yatırım olmayacağını düşünebilir…
Fakat tekrarlamak lazım; her şeye rağmen her şeyin olabileceği yer ve zamanda yaşıyoruz…
İYİBİLGİ