Referanduma sunulan
Anayasa değişiklik paketinde Cumhurbaşkanı Gül'ün konumuyla ilgili
tartışmaya neden olan '11. Cumhurbaşkanı'nı
halk seçer' ifadesinin yeniden düzenlenmesi konusunda
AK Parti ve MHP anlaştı.
Alınan bilgiye göre, AK Parti yönetimi, ''11. Cumhurbaşkanının
seçimi'' konusundaki tartışmaları sona erdirmek amacıyla dün
akşam MHP ve
CHP yöneticileriyle görüştü.
Bu temaslar sonrasında, AK Parti'li yetkililer,
Anayasa değişikliği paketinde 11. Cumhurbaşkanının seçimine ilişkin
düzenleme yapmayı değerlendirmeye başladı.
Çalışmanın bugün bitirilmesi ve anayasa değişikliği teklifinin zaman geçirilmeden
TBMM Başkanlığına sunulması bekleniyor.
DEĞİŞİKLİK NASIL YAPILACAK?
TBMM Adalet Komisyonu Başkanı
Ahmet İyimaya, nasıl bir değişiklik yapılacağı konusunda yaptığı açıklamada, Anayasa paketinin halk
oylamasında kabulü halinde bir bütün olarak yürürlüğe gireceğine işaret ederek, 11. Cumhurbaşkanının seçimini düzenleyen geçici 19. maddenin,
cumhurbaşkanı seçilmiş bulunduğundan
uygulama yeteneğini yitirdiğini, düzenleme konusunun da kalmadığını söyledi.
Gerek geçiş ve yorum hukuku kuralları gerekse mukayeseli hukukun, bu gibi durumlarda tamamlanmış statülerin etkilenmemesi prensibini öngördüğünü kaydeden İyimaya, ''Madde yürürlüğe girmediği için yine anayasa koyucu, aynı usul ile bu maddeyi metinden çıkarabilir. Tek maddeye dayalı metinden çıkarma, paketin diğer maddeleri yönünden herhangi bir sonuç doğurmaz,
referandum anayasal işlevini ve etkisini doğurur. Geçici 19. madde, metinden çıkarılsa da çıkarılmasa da 11. Cumhurbaşkanı, yeniden seçilemez'' diye konuştu.
İyimaya, referandumun planlandığı gibi 21
Ekimde yapılacağını, Geçici 19. maddeyi içeren bir Anayasa değişikliğiyle sorunun giderilebileceğini söyledi.
BAHÇELİ'DEN YENİ DÜZENLEMEYE TAM DESTEK
Konuyla ilgili olarak yazılı bir açıklama yapan MHP Genel Başkanı
Devlet Bahçeli de bu yönde yapılacak çalışmalara MHP olarak tam
destek vereceklerini söyledi.
Bahçeli, 21 Ekimde yapılacak
halk oylamasına sadece 17 gün kaldığını ve bu sürecin
Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) belirlediği esaslara uygun olarak başladığını ifade etti.
''Türk halkı bu konuda elbette hür vicdanıyla bir karar verecektir'' diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
''Ancak, Anayasa değişikliklerinin halk oylamasında kabulü halinde bazı konularda çok ciddi hukuki belirsizlikler ortaya çıkacağı görülmektedir.
22 Temmuz 2007 seçim süreci öncesi
cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda yaşanan gerginlik şartlarında alelacele Meclis'ten geçirilen bu anayasa değişikliğinin
Türkiye'yi yeni bir tartışma ortamına sokacağı şimdi bütün çıplaklığıyla görülmektedir. Halk oylamasına sunulan
kanunun 19. geçici maddesi 11. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesini öngörmekte ve bunun takvimini belirlemektedir.
Buna göre kanunun halk oylamasında kabul edilip yürürlüğe girmesi halinde, halk oylaması sonuçlarının Resmi Gazete'de yayınlanmasını takip eden 40. günden sonraki ilk Pazar günü, 11. Cumhurbaşkanı'nın seçimine ilişkin ilk tur oylama yapılması durumu ortaya çıkacaktır.''
Bu konunun bir süredir kamuoyunda tartışıldığını ve ortaya konulan farklı hukuki görüş ve yorumların, cumhurbaşkanlığı konusunun yeni bir gerginlik unsuru olarak siyasi gündeme yeniden gireceğini gösterdiğini savunan Bahçeli, ''Türkiye'yi bu konuda yeni bir hukuki meşruiyet tartışmaları ve bunun davet edeceği bir kamplaşma süreci beklemektedir'' dedi.
Mevcut Anayasa hükümleri uyarınca TBMM tarafından daha önce seçilmiş olan 11. Cumhurbaşkanı'nın durumu,
görev süresi gibi hukuki belirsizlikler konusunda karar verecek makamın Yüksek Seçim Kurulu olduğunu ifade eden Bahçeli, kurulun bu konuda alacağı kararın hukuki ve siyasi tartışmaları sona erdireceğini bildirdi.
Bahçeli, Türkiye'nin yeni bir gerginlik ve çekişmelere sürüklenmesini önlemek ve doğacak hukuki
kaos ortamını bertaraf etmek için TBMM'nin konuyu acilen ele alması gerektiğini ileri sürdü. Bahçeli, ''Türkiye' nin sosyal dokusu, etnik temelde ayrışma sürecinin derinleştirilmesi için sürdürülen tahrikler ve cepheleşme olgusunun Türk toplumunda yarattığı tahribat, bu konunun
siyaset kurumu tarafından herkesin kabul edeceği bir sonuca ulaştırılmasını acil bir zorunluluk olarak karşımıza çıkarmıştır'' dedi.
Bu durum karşısında sorunun aşılmasına yönelik önerilerini başta AK Parti olmak üzere siyasi partilerin değerlendirmesine sunduklarını kaydeden Bahçeli, şöyle devam etti:
''31
Mayıs 2007 tarihli ve 5678 sayılı ''
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun'' halk oylamasıyla yürürlüğe girmeden önce, geri alınması önümüzdeki birinci imkandır.
Bunun için söz konusu Anayasa değişikliğinin aynı yöntemle geri alınması, diğer bir ifadeyle Anayasa değişikliği hakkında Anayasamızın aradığı nitelikli çoğunlukla ve usullerle bunun ortadan kaldırılmasının TBMM tarafından kabulü gerekecektir.
AKP hükümeti ve diğer partilerin bunu en uygun çıkış yolu olarak görmeleri halinde,
Milliyetçi Hareket Partisi bu konuda gereken katkıyı sağlayacaktır.
Bu durumda, cumhurbaşkanının seçimi yöntemi, görev süresi ve 5678 sayılı kanunda öngörülen diğer değişiklikler, siyasi iktidarın gündeme getirmeyi düşündüğü Anayasanın yenilenmesi sürecinde ele alınabilecektir.
Bu yöntemin halk oylaması sürecinin başlamış olması nedeniyle bazı hukuki sorunlara yol açacağı düşünülüyorsa veya siyasi partilerce farklı nedenlerle benimsenmiyorsa, önümüzdeki ikinci yol, 5678 sayılı kanun halk oylamasıyla yürürlüğe girmeden önce 6. maddesinde değişiklik yapılarak geçici 18 ve 19. maddelerin metinden çıkarılmasıdır.
Anılan kanun, halk oylaması sonuçlarının Resmi Gazetede yayımlanmasından sonra yürürlüğe girecektir. Bu bakımdan, henüz yürürlüğe girmemiş bu kanunun 6. maddesinde değişiklik yapılması önünde hukuki bir engel bulunmamaktadır.''
Her iki yöntemin hayata geçirilmesi için çok kısa bir süre kaldığını da hatırlatan Bahçeli, bu konudaki kanun değişikliğinin, Anayasa değişikliği için öngörülen usullerle 21 Ekim 2007 tarihinden önce sonuçlandırılıp Resmi Gazetede yayınlanmasının Anayasal bir zorunluluk olduğunu ifade etti.
TBMM'nin bunun için gerekirse hafta sonu dahil çalışmasının mümkün olduğunu savunan Bahçeli, ''MHP, siyaset kurumunun öncelikli görev ve sorumluluğunun, Türkiye'yi yeni bir hukuki ve siyasi tartışma ve çatışma ortamına sürüklememek olduğuna samimiyetle inanmaktadır. Bu düşüncelerle başta AKP olmak üzere Meclis'te temsil edilen siyasi partileri bu görev ve sorumluluklarının gereğini süratle yerine getirmeye davet etmektedir. MHP bu yöndeki çabalara Türkiye Büyük
Millet Meclisinde tam destek vermeye hazırdır'' dedi.