AB'yi kurtaracak çözümü bulan Türk!

Avrupa Birliği’nin içinde bulunduğu finansal krize çözüm önerisi getiren çalışmasıyla dikkatleri üzerine çekti.

AB'yi kurtaracak çözümü bulan Türk!

Sabancı Üniversitesi Finans Kürsü Başkanı Profesör Dr. Özgür Demirtaş (37), Avrupa Birliği’nin içinde bulunduğu finansal krize çözüm önerisi getiren çalışmasıyla 100 bin euro’luk Marie Curie Araştırma Fonu’nu almaya hak kazandı. Marie Curie programı tarafından ekonomi başlığı altında desteklenen 7 projeden birini hazırlayan Prof. Dr. Özgür Demirtaş, çalışmasında özetle Avrupa’nın krizinin şirketlere borsa yoluyla para girişi sonucu çözüleceğini söylüyor. Çalışmasının devamında, “Peki bunlar hangi şirketler?” sorusunun yanıtını arayan Demirtaş, bir yıl içinde binlerce şirketi inceleyerek hangilerinin sağlam, hangilerinin çürük olduğunu ortaya çıkaracak.

Boğaziçi Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra Boston College’da finans doktorasını tamamlayan, ABD’de tenür (ömrünün sonuna kadar üniversitede çalışma ve çıkarılamama hakkı) unvanını alan Demirtaş, ABD’deki 15 yıllık kariyerinin ardından Sabancı Üniversitesi’ne Finans Kürsü başkanı ve Profesör Dr. olarak döndü. ABD, İngiltere, Kanada ve İskoçya’da yapılan bir araştırmada 1 milyon profesör arasında ilk 20 içerisinde gösterilen Prof. Dr. Demirtaş krizin şifrelerini Milliyet'e anlattı.

 Avrupa’nın krizden çıkması daha kaç yılı alır?

Avrupa bir borç krizinde boğuluyor, Amerika mali uçurumun köşesinde akrobasi yapıyor, Çin dünyanın yuvarlak olduğunu, ülkelerin birbirlerine göbekten bağlı olduğunu acı yoldan öğreniyor. Türkiye ise değişen düzene ve sisteme ayak uydurmaya çalışıyor. Bu yıl itibari ile her 100 liralık gelir için Yunanistan’da 171, İtalya’da 121, İspanya’da 69, Portekiz’de 108 ve İrlanda’da 106 liralık borç var. Borç oranlarının kabul edilebilir seviyeye inmesi uzun bir süre alacak. Borcu boğazdan kısarak, kemer sıkma ile ödeyemezsiniz. Bu boyuttaki bir borcu büyüyerek ödersiniz. Büyümeyen ekonomiler, bütçe açığı kronikleşmiş ekonomiler, yatırımdan kaçan ekonomiler borç ödeyemez. Kangren olmuş kolu keseceksiniz. Yani Yunanistanvari ekonomileri kendi para sistemlerine bırakıp rekabetçi olmalarını sağlayacaksınız. Ya da para basacaksınız, siyasi bir birlik olan AB’yi bir de ekonomik birlik yapacaksınız.  

 Bu koşullarda Türkiye ne yapmalı?

Türkiye çok öncelerden öngördüğüm gibi çok doğru yolda ilerliyor. Birincisi, Türkiye’nin her 100 liralık ihracatının 50 liradan fazlası Avrupa bölgesine idi, bu rakam 40’ın altına inmiş durumda. Yani işadamlarımız canla başla yeni müşteri avındalar ve de başarıyorlar. Türkiye mali disiplini asla bozmamalı. Borç oranları yüzde 40’ın altında tutulmalı. Reel faizin düşüklüğü Türkiye için bir fırsattır. Elbette paradan para kazananlara bu bir yüktür ama aklı cin gibi fikirlerle dolu olanlara, bir de onu gerçekleştirecek enerjisi olanlara düşük reel faiz bir fırsattır, bir sermayedir. Türkiye, Ortadoğu’yu asla gözünün önünden kaçırmamalı. Her türlü ticari ilişkinin geliştirilmesi lazım.

 Çalışmanız neyi içeriyor?

Avrupa’yı kurtarabilecek bu çalışmayı yazarken bir matematiksel model kullandım. Avrupa’da inanılmaz büyüklükte devlet borcu ve bütçe açıkları var. Avrupa’nın acilen ihtiyacı olan reçete belli: Dış yatırım! Avrupa bölgesinde hâlâ yatırımı katbekat hak eden şirketler var. Ancak dünyada elinde parayı tutan yatırımcıların, gelişmekte olan ülkeler gibi başka alternatifleri var. Proje “kurunun yanında yaş da yanmasın” diye ortaya çıktı. Diyelim ki bir İtalya’da, bir İspanya’da 100 şirketten 80 tanesi yatırımı hak etmiyor, peki ya geri kalan 20 tanesi? Yazdığım proje teklifi, iki farklı yatırımdan hangisinin üstün olduğunun bulunması üzerine kurulu. İstatistiksel metodumuz, halka açık bir şirketin üç yıllık tüm getiri verisini kullanarak şirkete dair her türlü riski hesap ediyor. Bu sayede eldeki yatırım sadece getiri boyutunda değil aynı zamanda her türlü risk de inceleniyor.

 Çalışmanızın detayları neler?

Gelecek bir yıl içerisinde, Avrupa bölgesindeki halka açık tüm şirketleri birer birer gelişmekte olan ülke endeksleri ile kıyaslayacağız. Bu binlerce şirketin BRIC ülkeleri (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ile kıyaslanması demek. Bunun sonucunda Avrupa’da kurunun yanında yaş da yanmayacak. Her bir sorunlu Avrupa ülkesinde, hangi şirketin yatırımı hak ettiğini, hangisinden ise uzak durulması gerektiğini tespit edeceğiz. Böylece bir İtalya, bir Portekiz, bir İspanya kötü durumda olsa bile, bu ülkeler dahilinde bulunup gelişmekte olan piyasaların da üstünde yer alabilecek şirketler belirlenecek. Bu, Avrupa bölgesine para akışını seçici olarak destekleyecek. Sonuç olarak sadece Avrupa’nın kendisi değil, Avrupa ile hatırı sayılır ticari hacmi olan ülkeler de olumlu etkilenebilecek. Marie Curie entegrasyon araştırma fonunun bu projeyi desteklemiş olması bu açıdan önem taşıyor.

Türkiye AB’ye girmeli mi?

Benim için bu sorunun felsefik bir yanıtı var. Ekonomik yönden: Hayır girmemeli! İhtiyacımız yok. Ancak siyasi yönden bir farkındalık yaratır. Bazen bir öğrenci ancak disipline eden biri olduğu zaman çalışır. Üyelik rüyası Türkiye’nin yaptığı bir çok reforma neden olmuştur. Avrupa bizim için siyasi bir “havuç” olarak kalsın biz de peşinden koşan tavşan. Biz koşalım ulaşacağımız yere ulaşalım. Orada zaten bir çok başka havuç olacak.
<< Önceki Haber AB'yi kurtaracak çözümü bulan Türk! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER