Lagendijk,
Kürt siyasetçilerin bu cesareti göstereceklerini umduğunu'' belirtti.
Ankara'daki KPK toplantılarının ardından, ''Güneydoğuda Sivil Haklar'' konulu toplantıya katılmak üzere cumartesi günü Diyarbakır'a gideceğini belirten Lagendijk, , ''Diyarbakır'da vereceğim
mesaj şu olacak;
Kürtlere şiddet yanlılarının taktiklerine
boyun eğmemeleri
çağrısı yapacağım. Çünkü onlar çok ciddi bir hata içindeler'' dedi.
Lagendijk, ''Ben, Kürt siyasetçilerin, Kürt entelektüellerin, Kürt halkının PKK'ya karşı çıkıp, 'Bu eski moda şiddet taktiğini artık bırakın, bu bizi bir yere götürmez' demelerini istiyorum. Diyarbakır'daki ana mesajım bu olacak. Umarım bu mesajım halka ulaşır. Çünkü durum böyle sürerse reformlar gerçekleşmez ve her iki tarafta da çözüm arayanlar susturulur'' diye konuştu.
''
Türkiye'de Kürtlerin her zaman kavuşmayı arzuladıkları kültürel haklar ve bölgenin sosyo-
ekonomik kalkınması konusunda tarihi bir fırsat olduğuna inandığını'' belirten Lagendijk, şunları kaydetti:
''İki nedenden ötürü böyle düşünüyorum. Birincisi bölgedeki gelişmeleri anlama ve çözüm geliştirme konusunda bence
AK Parti önceki hükümetlere göre daha iyi bir konumda. İkincisi
Avrupa Birliği'ne tam üyelik süreci Türkiye'de kim iktidara gelirse gelsin bu soruna çözüm bulunmasını zaruri hale getirecektir. Bu iki nedenden ötürü Kürtlerin de net bir işaret vermeleri, şiddet gibi geçmişte izledikleri taktiklere son verdiklerini, ileriye doğru giden tek yolun şiddet dışı bir yol olduğunu anladıklarını açıkça ortaya koymaları gereklidir. Türkiye'de reform yapmak isteyenlerin reformlarını sürdürebilmelerini sağlayacak tek yol budur. Ancak şimdi gördüğümüz
manzara her iki tarafta da sertlik yanlılarının öne geçmiş olduğudur. Ben sertlik yanlılarının öne geçmesini istemiyorum. Çünkü bu çözümsüzlük ve şiddet sarmalının sürmesi anlamına gelecektir.''
''
Reformların sürmesi gerektiğini, örneğin Türk makamların televizyonda günde 45 dakikalık yayın yerine yerel
Kürtçe yayın yapan televizyonların gelişmesine izin vermelerinin akıllıca bir adım olacağı'' görüşünü ifade eden Lagendijk, ''Tüm bunlar daha olması gereken şeyler. Ancak bunlar da sadece şiddete son verilmesi halinde gerçekleşecektir'' diye ekledi.
''Türk ve Kürt entelektüeller geçen yıl PKK'ya şiddete koşulsuz son vermesi çağrısı yaptılar'' diyen Lagendijk, ''Ancak ben Kürt siyasetçilerin de bu yönde açıklama yapmalarını bekliyorum. Bunun kendileri için zor olduğunu biliyorum, ancak geçmişle bağları koparıp geleceğe bakabilmek için cesur kişilere ihtiyaç var. Avrupa tarafından bizim yapabileceğimiz şey Kürt toplumu içinde şiddetten uzak yöntemlerle çözüm arayanları
desteklemektir. Ancak sonunda hangi yolu seçeceklerine Kürtler kendileri karar verirler. Bize düşen, sadece şiddet dışı yolun tek yol olduğunu onlara açıkça ilan etmektir'' dedi.
''BİZ TÜRKİYE'NİN BÖLÜNMESİNİ İSTEMİYORUZ''
Türkiye'de bazı kesimlerin Avrupa Birliği'nin ve ABD'nin Türkiye'yi bölmek istedikleri yönündeki görüşlerini ilk duyduğu zaman ''hayretler içinde kaldığını'', ancak Türk tarihini,
Osmanlı imparatorluğunun son dönemleri ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş yıllarını okuduktan sonra ''bunun Türklerin içine işlemiş bir korku'' olduğunu anladığını belirten Lagendijk, ''Şimdi bu korkuların neden var olduğunu bir ölçüde anlıyorum. Ancak bu korkular tamamen yersiz. Avrupa
Parlamentosu'nda Türkiye'nin üyeliğine destek veren, karşı çıkan, Kürtlerin hakları konusunda destek veren, karşı çıkan tüm parlamenterlere sorun, hepsi de Türkiye'yi bugünkü haliyle istediğini söyleyecektir. Biz Türkiye'nin bölünmesini istemiyoruz, Türkiye'nin bugünkü sınırları içinde tek bir
ülke olarak Avrupa Birliği'ne girmesini istiyoruz'' dedi.
Hollandalı
Yeşil parlamenter sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türkiye'de birçok Kürt de Avrupa Birliği'nin bir parçası haline gelmiş, Türkiye'nin hem kendileri hem de çocukları için daha iyi bir gelecek olduğunu anlamaktadır. Çoğunluğun tek isteği daha fazla kültürel haklar ve bölgelerinin gelişmesidir. Bu gerçekleştiği zaman Kürtlerin büyük çoğunluğu Türkiye'nin AB'ye tam üyeliğinin yararlarını göreceklerdir ve zaten geçtiğimiz birkaç yıldaki gelişmeler bunu göstermiştir. Kürtlerin çoğu müreffeh bir Türkiye'de yaşamak isteyecektir. Türkiye'nin bölünmesi ne Avrupa Birliği'nin veya bazı Avrupa güçlerinin ne de Kürtlerin çıkarınadır. Türkiye'den ayrılmış ve her tarafı karayla çevrili, kendilerine hiçbir gelişme sağlamayacak bir ülke kurmak Kürtlerin de çıkarına değildir