Başta
Türkiye-ABD ilişkileri,
terörle mücadele ve
Irak'taki gelişmeler olmak üzere gündeme dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Gül, konuşmasının önemli bir bölümünde
gezinin amacı üzerinde durdu. "ABD bizim herhangi değil, en önemli müttefikimizdir." diyen Gül, geçen senelerde Türkiye-
Amerika ilişkilerinde bazı çalkantıların olduğunu; ancak artık bu sorunların aşıldığını ve güven ortamının oluştuğunu söyledi. Amerika ile başlayan yeni dönemin ekonomiye de çok büyük katkıları olacağını kaydeden Gül şöyle konuştu: "ABD, dünyanın her yanı ile ilgilenen büyük bir
makine. Onu bir konuya odaklandırmak kolay olmuyor. Ama
PKK ile mücadelede bu gerçekleştirildi. Sayın
Başbakan Erdoğan'ın ABD'ye gitmesinden önce kararlılığımız belli oldu.
Bush da bunu gördü ve kabul etti." Terör
örgütünün Irak'tan çıkartılması halinde
Kuzey Irak dahil bu
ülkeye yapılacak
yardımların 10 katına çıkacağına dikkat çeken Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin, savaş sırasında bile Bağdat'ta büyükelçiliğini açık tutan tek
Müslüman ülke olduğunu kaydetti. Kendisinin ABD gezisini fast-food ve turistik bir gezi şeklinde nitelendirenlere sert çıkan Gül, başta ABD Başkanı olmak üzere
Dışişleri Bakanı Rice,
Savunma Bakanı Gates ve Başkan Yardımcısı Cheney ile de görüşeceğini ifade etti. Turgut
Özal ve Süleyman
Demirel döneminde bile bu kadar kapsamlı bir görüşme trafiğinin yaşanmadığını vurgulayan Gül, "Ortada bir program var. İlla ısrar edenler varsa göreceğiz! Bakalım,
hamburger mi
pizza mı ikram edecekler!" dedi.
ABD Başkanı George W.Bush ile bir araya gelecek olan Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül,
Washington yolunda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını cevapladı. ABD'yi, Türkiye'nin en önemli müttefiki olarak niteyen Gül,
Ankara-Washington ilişkilerinde geçtiğimiz yıllarda yaşanan çalkantıların geride kaldığını ve bir güven ortamı oluştuğunu söyledi. "ABD ile ilişkiler yeni bir dönemin başlangıcı olarak görülebilir." diyen Cumhurbaşkanı,
terör örgütü PKK ile mücadelenin devam edeceğine dair kararlılığı yineledi. Amerika, Irak ve
Kuzey Irak'a önemli bir
mesaj da veren Abdullah Gül, "Terör örgütü PKK oradan çıksın, Türkiye'nin bütün Irak'a, Kuzey Irak dahil yapacağı yardımlar 10 katına, hatta daha fazlasına çıkar. Bu yardımlarda her şeyi düşünebiliriz. Örgüt oradan çıkarsa
ekonomik, siyasal, güvenlik gibi alanlar başta olmak üzere her konuda yardım ederiz." ifadelerini kullandı. ABD ziyaretini bir fırsat olarak niteleyen Gül, Türkiye'nin bölgedeki öneminin altını bir kez daha çizerek, "Biz bu bölgeyi bilen, en doğru okuyan ülkeyiz. Bildiklerimizi en doğru, en güçlü şekilde anlatmak için bu gezi de bir fırsattır. İşler bizim arzu ettiğimiz istikamette gidiyor." diye ekledi. Cumhurbaşkanı, özetle şunları söyledi:
ABD ziyaretleri her zaman önemli
ABD seyahatleri her seviyede, her zaman önemlidir. Bizim ilişkilerimiz herhangi bir ülkeyle ilişkilerin çok ötesindedir. Hatta ikili olmanın da ötesinde bölgeye ve dünyaya etkileri olan bir ilişkimiz var. ABD bizim herhangi değil, en önemli müttefikimizdir.
Geçen senelerde Türkiye-ABD ilişkilerinde bazı çalkantıların da olduğu bir gerçektir. Ama bu, bugün artık aşılmış ve güven ortamı oluşmuştur. Zaten, geçen sene yapılan ziyaretlerde de bu yolda adımlar atmıştık. Dışişleri bakanlığım döneminde 2007'nin başında bir Stratejik
Vizyon Belgesi yayımlamıştık. Bu
belgede ilk defa bütün konular kâğıda döküldü. Şimdi, özellikle
Ermeni meselesi konusunda yönetimin sorunun aşılmasında çok katkısı oldu.
Irak,
Balkanlar, Kafkaslar'da paraleliz
PKK ile mücadelede gelinen yeni safha ve Irak'taki gelişmeler o dönemin atlatıldığını ve yeni dönemin başlamakta olduğunu gösteriyor. Kafkaslar'da da aynı şekilde çıkar çatışmamız yok. Balkanlar'a baktığımızda yine paralel fikirlere sahibiz.
Bosna,
Kosova konusunda da böyle. Bu ilişkileri değerler üzerinden sürdürmek istiyoruz. Demokrasi, özgürlükler,
insan hakları ve
serbest piyasa ekonomisinin bütün bölgede gelişmesini arzu ediyoruz.
Irak'ın
toprak bütünlüğü ve geleceği konusundaki görüşlerimiz ABD ile paraleldir. Türkiye, Irak için "bunlar bir arada yaşayamaz" denildiği sırada bile "tek Irak" tezini ısrarla savundu. 'Bölünme olursa bütün bölgeyi etkileyen sonuçlar doğurur' dedik.
Kerkük konusunda da birçok girişimimiz oldu. Ben son ziyaretimde ABD'ye bu konuda 1 sayfalık belge verdim. Orada prensiplerimizi belirttik. Ama tabii ki her şey bitmedi. Süreç devam ediyor.
Bölgede işler istediğimiz gibi gidiyor
Biz bu bölgeyi bilen, en doğru okuyan ülkeyiz. Bildiklerimizi en doğru, en güçlü şekilde anlatmak için bu gezi de bir fırsattır. İşler bizim arzu ettiğimiz istikamette gidiyor.
Terör örgütü ile mücadele devam edecek. Terör örgütü oradan çıksın, Türkiye'nin bütün Irak'a, Kuzey Irak dahil yapacağı yardımlar 10 katına, hatta daha fazlasına çıkar. Bu yardımlarda her şeyi düşünebiliriz. Örgüt oradan çıkarsa ekonomik, siyasal, güvenlik gibi alanlar başta olmak üzere her konuda yardım ederiz. Biz savaş sırasında bile Bağdat'ta büyükelçiliği açık tutan tek Müslüman ülkeydik.
Ortadoğu barış sürecinde de seyreden bir ülke olmanın ötesindeyiz. Herkesin dikkate aldığı bir konuma sahibiz. Sadece
Filistin-
İsrail sorununda değil,
Lübnan konusunda da ülkedeki bütün gruplarla temas kurduk. Sorunların aşılması için girişimlerde bulunduk. ABD ile ilişkiler yeni bir dönemin başlangıcı olarak görülebilir. Bunun ekonomiye de dolaylı olarak çok büyük katkıları olacaktır.
Cheney ile görüşme de önemli
Başkan Bush'un davetine icabet ediyoruz. Sayın Sezer'i yolcu ettikten 2-3 dakika sonra ilk arayan Bush oldu. Uçaktan aradı ve
tebrik etti. O görüşmede beni ülkesine davet etti. Ziyaret böyle planlandı. Rice da bu ziyaretin öncesinde kahvaltı etmek istedi. Eski dostluğumuz var, memnuniyetle kabul ettim. Savunma bakanı da görüşmek istedi, kabul ettim. Cheney de öyle. ABD siyasetinde önemli bir konumda. Özellikle enerji politikalarında çok etkin.
Özal ve Demirel, kapsamlı gezi yapmadı
Böyle gezilerde ne kadar çok görüşme yapılırsa o kadar iyidir. Bugüne kadar Turgut Bey'in ve Süleyman Bey'in gezilerinde de bu kadar kapsamlı bir görüşme trafiği yok. Ben dış ziyaretlere, ne kadar çok faydalanabiliriz diye bakarım. İş yapmak için gidiyoruz. Fırsatları değerlendirmek lazım.
Ben ABD'lilerle görüşmelerde şunu gördüm. Bildiğinizi inanarak anlatır, arkasında durursanız, onlar da dinliyorlar. Bazen onlara çok aykırı gelen düşüncelerde de ısrar ettim. Sonra, onların da "İyi ki ısrar ettin!" dedikleri oldu.
Hamburger mi, pizza hut mı, göreceğiz
Gezi fast-food mu? Ortada bir program var, görüşmeler belli, yemek belli. İlla ısrar edenler varsa göreceğiz! Bakalım, hamburger mi, pizza hut mı ikram edecekler! Bu iddiaları ABD basınına dayandıranlar oldu, baktım bir gazetede, bir Türk gazetecinin imzasıyla yazı çıkmış. (Tülin Daloğlu) O hanım, benim cumhurbaşkanlığı
adaylığım sürecinde de çok şeyler yazmıştı.
Benim
Pakistan seyahatim de turistik değildi. Müşerref askerî üniformayı çıkardıktan sonra ilk ziyaret eden ben oldum. Butto ile Navaz Şerif'i orada ilk kez bir araya getirdik. 6 birbirine düşman grupla otelde görüştüm, altısı da birbirini görmedi. Silahlarını da kapıda bırakarak geldiler.
PKK ile mücadelede ABD desteği açısından yeni bir evreye geçtik. Son dönemdeki gelişmeler dönüm noktası oldu. Sayın Başbakan gitmeden önce de oturup durum değerlendirmesi yaptık. Kararlarımız belliydi, bunları konuştuk. Burada önemli olan şu: ABD büyük bir makine, dünyanın her yanıyla ilgileniyor. Onu bir konuya odaklandırmak kolay olmuyor. Şimdi bu gerçekleştirildi. Sayın Başbakan'ın ziyaretinde bu anlaşıldı ve bağlandı.
Terör, hayat memat meselesi
Terör bizim için hayat memat meselesidir. Hedef, terörü bitirmektir, bu amaçla, terör organizasyonunu bitirmenin bütün yolları devrede olur. Silahlı olarak da mücadele devam eder. Elbette diğer konular da... Bir
şehit annesi daha eklenmesin, bir gazi daha eklenmesin,
hedefimiz bu. Şüphesiz ABD ile ilişkilerimizde yeni bir döneme girdik. Maalesef şehitler verdik. Sayın Başbakan Washington'a gelmeden önce toplantılar yapmıştık, bizim terör konusundaki kararlılığımız ta o zamandan belliydi. Onu Irak'ın hava sahasını
kontrol eden güçlerle beraber yapmak daha doğru oldu. Bu noktada hangi
araç, ne zaman devreye konulacak bunlar da çalışılıyor. Ekonomik, sosyal, siyasal ve
psikolojik bütün enstrümanlar araştırılıyor. Bütün bunlar devlet organlarının topyekûn çalışmalarıdır. Benim
cumhurbaşkanı olarak bölgeye gidişim de bunun bir parçası. Orada gördüğüm tablo Türkiye açısından gurur ve umut vericiydi. Herkes beni büyük bir coşkuyla karşıladı. Bu, benim şahsımda devlete gösterilen bir saygı ve sevgiydi.
ABD'ye ilk kez
Erbakan ile gelmiştim
ABD'ye ilk gidişim 1991 yılında oldu. Erbakan'la gitmiştim. 17 yıl sonra bu ülkeye cumhurbaşkanı olarak gelmeyi düşünmek şöyle dursun, o zaman milletvekili seçileceğimi bilseydim aday olmazdım. Ben 91'de seçilemem diye düşünerek aday oldum, eşimi de öyle ikna ettim.
İslam Kalkınma Bankası'nda çok iyi bir işim vardı, iyi kazanıyordum, diplomatik statüm vardı. 1983'te ilk maaşımla bir
Honda Accord almıştım.
Eski Cumhurbaşkanı Özal ile ilgili hatıraları okuyorum
Kitap okuma alışkanlığı olan mutlaka kitap okur. Ben de okumaya devam ediyorum. Rahat kitapları yatakta okuyorum. Şu anda eski cumhurbaşkanlarının anılarını, mesela Turgut Bey'le ilgili şeyleri okuyorum. Daha zor kitapları da seyahatlerde veya çalışma ofisimde okuyorum.
Rusya'da zenginliğin ortaya çıkışını merak ederdim, Mehmet Bey kitap
tavsiye etti
Ben hep, Marksist sistemden çıkan Orta
Asya cumhuriyetlerinde, Rusya'da son dönemde ortaya çıkan zenginliğin kaynağını merak ederdim. Düşünün,
sermaye olmayan bir sistemden dünyanın en büyük zenginleri çıkıyor. Beni çok meşgul etti bu soru.
Mehmet Şimşek Bey'e de bunu sordum, o da "Bunun kitabı yazıldı." deyip bana o kitabı yolladı; 'Sale of the Century'. O kitabı da okuyorum.
Hediyeleri Kayseri'de müzeye koyacağım
Bana gelen
hediyeleri Kayseri'de bir müze kurup orada sergileyeceğim. Bana soruyorlar, 'Ne hediye geldi?' diye. Ben şimdi gelen her hediyeyi, bakayım kim ne getirdi diye söyleyecek değilim. Memurlar kaydediyor hepsini, müzede sergilenecek.
Ekrem Dumanlı - ZAMAN