Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan, ''Bütün komşu
ülkelerle birlikte ortak sorumluluk içerisinde gerek
Lübnan gerek Filistin'deki son gelişmeler ile
Irak'taki malum olaya yönelik olarak bir şeyler yapmanın, katkıda bulunmanın gayreti içerisinde olmak istiyoruz'' dedi.
Başbakan Erdoğan,
Suriye'ye yapacağı ziyaret öncesinde
Esenboğa Havalimanında yaptığı açıklamada, ziyaret kapsamında Suriye Devlet Başkanı Beşşar
Esad ve Başbakan
Muhammed Naci Otri ile görüşeceğini söyledi. Erdoğan, görüşmelerde
Türkiye ile Suriye arasındaki ikili ilişkileri gözden geçirerek, yeni iş birliği imkanları ve önümüzdeki süreçte iki ülke arasındaki iş birliğinin daha da ileriye götürülmesi üzerinde duracaklarını kaydetti.
Ziyarette
bölgesel meseleleri de ele alma fırsatı bulacaklarını belirten Erdoğan, özellikle gerilim ve çatışmaların tırmanma eğilimi gösterdiği bir dönemde
Orta Doğu'nun barış ve istikrarı açısından bölge ülkeleri olarak yapabilecekleri katkılara ilişkin olarak görüş alışverişinde bulunacaklarını ifade etti.
Türkiye'nin, bu riskli bölgede farklı bir öneme haiz olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Bu çerçevede Irak, Orta Doğu barış süreci ile Lübnan ve Filistin'deki son gelişmeleri değerlendireceğiz. Bilindiği gibi Suriye iyi komşuluk ilişkileri içerisinde olduğumuz önemli bir bölge ülkesidir. İlişkilerimiz bir çok alanda giderek artmakta. İki ülke arasındaki iyi ilişkilerin gelişmesinden Suriyeli kardeşlerimiz memnunlar. Suriye ile ilişkilerimiz gelişmekte. Her iki tarafta da tamamlanan serbest ticaret anlaşması 1 Ocak 2007'de yürürlüğe giriyor. Bunun yürürlüğe girmesi ile birlikte
ekonomik ve ticari ilişkilerimiz yeni bir ivme kazanacaktır. Bu oluşumun, bölgemizde barış ve istikrarın tesisinde de yapıcı rolü çok çok farklı olacaktır. Bütün komşu ülkelerle birlikte ortak sorumluluk içerisinde gerek Lübnan, gerek Filistin'deki son gelişmeler ile Irak'taki malum olaya yönelik olarak bir şeyler yapmanın, katkıda bulunmanın gayreti içerisinde olmak istiyoruz.''
Türkiye olarak bu kadar koşturmanın altında bu gerçeğin yattığını anlatan Başbakan Erdoğan, Suriye ile bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da ikili ilişkileri ve temasları aynı kararlılıkla sürdüreceklerini bildirdi. Erdoğan, ziyaret sırasında hem iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine, hem de bölgedeki barışın tesisi için iş birliğinin arttırılmasına katkıda bulunacaklarını düşündüğünü kaydetti.
Başbakan
Recep Tayyip Erdoğan, ''AB yolunda öyle gidişimizi durdurmak gibi bir anlayışın içinde değiliz. Bu konularla ilgili bizim şüphesiz ki B planımız olacak, C planımız olacaktır ama bunlar 11, 14, 15
Aralık tarihlerinde atılacak adımları görmeden söylenecek şeyler değil'' dedi.
Başbakan Erdoğan, Suriye'ye hareketinden önce Esenboğa Havaalanı'nda açıklamalarda bulunduktan sonra soruları yanıtladı.
Bir gazetecinin, ''Bölgede suların durulması için somut önerileriniz olacak mı?'' sorusuna Erdoğan, ''Şu anda bizim daha önceden başlattığımız Irak'a komşu ülkeler zirveleri vardı. Bunlardan yanılmıyorsam 10 toplantı yapıldı. Şimdi bunun devamı istikametinde de çalışmalar var. Bunun devamını sağlayıp bölgenin geneline ne gibi katkılarda bulunabiliriz, bu konularda adımlar atılması için gayretlerimiz devam edecek'' yanıtını verdi.
Bir gazetecinin, Merkel ve Chirac görüşmesinin sonucunu nasıl değerlendirdiğine ilişkin soru üzerine de Erdoğan, dün yapılan toplantının zirve olmadığını belirterek, şunları kaydetti:
''Dün Paris'te bir üçlü toplantı yapıldı. Bu üçlü toplantıya giderken ben de Merkel ile bir
telefon görüşmesi yaptım. Yaklaşık 20 dakikalık bir
telefon görüşmesiydi bu. Görüşmemizde de kendilerine özellikle sürece yönelik olarak gerek
Dışişleri Bakanları 11 Aralıkta bir araya gelecekler, gerekse 14-15 Aralıkta kendileri bir araya gelecekler, burada atılacak hatalı adımlar bu sürece yönelik yanlış
yaptırımlar veya müdahaleler büyük hata olur, bunları kendilerine açık ve net söyledik. Kendileri de bu noktada sürece yönelik olarak iyi niyet taşıdıklarını bize ifade ettiler. Nitekim daha önce yer alan bazı haberlerin üçlü toplantının ardından aynı şekilde çıkmadığını gördünüz. Bazı tarihler konuşuluyordu, bunların olmadığını gördünüz.''
TELEFON DİPLOMASİSİ SÜRÜYOR
Başbakan Erdoğan,
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'ün, AB yetkilileriyle irtibat halinde olduğunu, yoğun bir telefon diplomasisinin sürdüğünü belirterek, şöyle devam etti:
''Başmüzakerecimiz aynı şekilde ülkeleri dolaşıyor. Nitekim şu anda bu ülkeleri ziyarettedir. Elimizden gelen tüm gayreti ortaya koyuyoruz. Bu süreç böyle rahat bir süreç değil ama tabii bizim kendi içimizde sağ olsun bu sürecin çok daha sıkıntılı geçmesini isteyen anlayışlar var. Bu anlayışları tabii biz anlamakta zorlanıyoruz. Yapıcı bir hava içerisinde olmaları gerekirken onlar bu işi nasıl zorlaştırırız veyahut da bundan nasıl bir
rant elde ederiz havası içindeler.
AB süreci siyasi partiler için bir rant süreci veya bir rant aracı olarak kullanılmaya gayret edilirse burada kusura bakmasınlar kazanacakları hiç bir şey yoktur. Biz de bu konuda rahatız, yapılması gereken ne varsa yapılıyor. Gereken adımlar da atılıyor. Dün zaten grup konuşmamda bunun detaylarını anlattım.''
BİZİM HER ŞEYİMİZ YOLUNDA GİDİYOR
Başka bir gazetecinin, ''
Avrupa Birliği'nin, Türkiye'de gelecek yıl yapılacak seçimleri, yeni hükümeti beklediği yorumları yapılıyor. Bir başka yorum da Türkiye konusunun bu ülkelerde iç
politika malzemesi olarak kullanıldığı şeklinde, bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusuna da Erdoğan, şu yanıtı verdi:
''Onu Fransa'ya soracaksınız. Çünkü bizim seçimlerimize bir sene var ama
Mayıs ayında biliyorsunuz Fransa'da seçimler var. Onlar şu anda kendi içindeki seçimleri düşünüyorlar, bizim seçimlerimizle alakası yok. Bizim her şeyimiz yolunda gidiyor. Bizim öyle bir endişemiz yok onunla ilgili.''
TAŞ ÇATLASIN SÜREÇ YAVAŞLAR
Bir gazetecinin, ''Bazı iddialar var, komisyonun kararı aynen geçerse Türkiye'nin ilişkilerini değiştireceği yönünde. Örneğin siyasi stratejik ilişkileri ağırdan alacağı... Türkiye'nin böyle bir hazırlığı var mı?'' sorusuna karşılık Erdoğan şunları söyledi:
''Bu konularla ilgili bizim şüphesiz ki B planımız olacak, C planımız olacaktır. Ama bunlar yani 11, 14, 15 Aralık tarihlerinde atılacak adımları görmeden söylenecek şeyler değil. Ben her zaman şunu söylüyorum: AB yolunda öyle gidişimizi durdurmak gibi bir anlayışın içinde değiliz. Türkiye'deki bazı çevreler veyahut da AB üyesi içindeki bazı çevreler, başta
Rumlar olmak üzere Türkiye'nin artık bundan umudunu kesip bu gidişi durdurmak... Öyle bir şeyimiz yok. Ha ne olur taş çatlasın süreç yavaşlayabilir ama biz yine aynı şekilde müzakerelerle ilgili fasılların açılmasında yapılacak olan ne varsa bunların hepsini yapmaya devam edeceğiz. Daha önce açıkladık. Ne dedik?
Kopenhag siyasi kriterleri noktasında bir şey olursa
Ankara siyasi kriterleri olur. Maastricht ekonomik kriterleri ile ilgili bir şey olursa bu
İstanbul ekonomi kriterleri olur, yolumuza biz bu şekilde devam ederiz durmayız.
Her an hazırlıklı olan bir Türkiye olacaktır. Bu noktada da farklı düşünenlerle, biz onların düşüncelerine saygı duyarız ama hiçbir zaman kararlılığımız değiştirmeyiz. Bir olgunluk içerisinde biz bu süreci takip ediyoruz. Hiçbir zaman duygusal davranmayacağız.''