Muş Barosunun davetlisi olarak Muş'a gelen ve E Tipi Kapalı Cezaevi'nde düzenlenen ''
Türkiye'de Demokrasi'' konulu konferansta konuşan
Selçuk, Türkiye'de tam anlamı ile
demokrasinin olmadığını öne sürdü.
Sami Selçuk, ''Demokrasi üzerine her gün konuşma gereksinimi duyan bir toplumda acaba demokrasi özlemi bitmemiş midir? Yoksa demokrasi olmadığından mıdır? 1930'larda
Hitler her gün demokrasiden söz ederdi. Fakat demokrasinin en çok geliştiği
ülke İngiltere'dir. Ama
İngiltere Başbakanı hiçbir zaman demokrasiden bahsetmezdi'' dedi.
Herkesin kendisinde olmayan, özendiği şeylerden bahsettiğini ifade eden Selçuk, olan bir şeyden söz etmeye gerek duyulmayacağını dile getirdi.
Selçuk, şöyle konuştu:
''Demokrasinin olmaması her alanda eksikliği yansıtıyor. Sadece yasamada, yürütmede, yargıda değil insanların özgür bir biçimde yaşama ve bu hakkın topluma yansıması noktasında da eksikler yaşanıyor.
Türkiye oldukça şanslı bir dönemdedir. AB, demokrasi açısından Türkiye için bir şanstır. AB Türkiye'nin demokratik atılımlarını hızlandırmıştır. Bu zaman içerisinde bazen duraklama dönemine geçiyor ve eksikliği hissetmeye başlıyoruz.''
Türkiye'nin 1959 yılında AB'ye başvurduğunu anımsatan Selçuk, AB'nin demokrasi ölçütleri karşısında Türkiye'nin direndiğini öne sürerek, ''Çünkü devlet bireyinden korkuyor, toplumundan korkuyor. Eğer bir ülkede anayasa adı altında bir metin yapılır ve bu metni devlet güvence altına alıyorsa, bu zaten görünüşte bir anayasadır. Adı anayasadır.
Anayasa meşru güç kullanan devleti sınırlayabilmek, devletin bireyin haklarını örselememesi için yapılır. Bizde tersi şekilde yapılıyor. Bununla zannediyoruz ki dünyayı kandırıyoruz. Halbuki kendimizi kandırıyoruz'' diye konuştu.
-
AİHM KARARLARI-
Selçuk,
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin (AİHM), Türkiye aleyhine verdiği kararlara da değinerek, ''Demokrasinin özgürlükçü boyutu eksiktir. 8 Temmuz 1999 yılında
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bir gün içerisinde 11 ayrı
davada düşünce özgürlüğü çiğnendiği için Türkiye'yi mahkum etmiştir. Bu hiç hoş olmayan bir rekordur. Bu rekoru kıran hiçbir ülke yoktur'' diye konuştu.
2005 yılında AİHM'ye bir çok başvuru yapıldığını ve kabul gören 59 davadan 39 tanesinin, Türkiye aleyhine sonuçlandığını anlatan Selçuk, ''1999 ile 2006 yılları arasında bu konuda 205 dava görülmüş ve 125 tanesi Türkiye aleyhine sonuçlanmıştır. Bunu herkesin düşünmesi ve nereden kaynaklandığını düşünerek, kendi kendisini sorgulaması gerekir'' dedi.
-TCK'NIN 301. MADDESİ-
Selçuk, TCK'nın 301. maddesi ile ilgili olarak, ''Şu anda Türkiye'de özgürlükçü demokrasinin tam anlamı ile gerçekleştirdiğini söylememiz mümkün değildir. Bakın şu anda Türkiye'de 301. madde tartışılıyor. 301. madde bu şekilde uygulandığı sürece Türkiye'nin başka yapacak bir şeyi yoktur'' diye konuştu.
301. maddedeki sorunun, bir milliyetçilik sorunu değil, sadece bir hukuk sorunu olduğunu savunan Selçuk, sözlerini şöyle tamamladı:
''Bir madde böyle düzenlenmez. İlk olarak bunu düzelteceksiniz. 301. maddede bazı kavramlar ortaya çıktı. Türkiye'nin bu kavramları bilmediği de ortaya çıktı. Türkiye zaten bazı şeyleri boşuna tartışıyor. Mesela orada bir izin sistemi var. İzin sisteminin doğru kullanıldığına ve doğru algılandığına dair bir işareti ben göremiyorum.''