Türkiye Odalar ve
Borsalar Birliği (
TOBB) Başkanı
Rifat Hisarcıklıoğlu, son 7 yılda 177 maddelik anayasanın 57 maddesinin değiştirildiğini, 82
Anayasası'nın o günün dünya şartlarına göre hazırlandığı için 2007'yi kucaklayamadığını belirterek, "Anayasa bizi taşıyamıyor." dedi.
Hisarcıklıoğlu,
ekonomik reformların önünde engel olduğu için önümüzdeki dönemde siyasi parti ve
seçim yasasında da kesinlikle reform yapılması gerektiğini bildirdi.
Hisarcıklıoğlu,
İstanbul Sanayi Odası'nın (İSO) Haziran ayı
Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, son 5 yılda ekonomideki
büyümenin ana itici gücünün sanayi
sektöründeki büyüme olduğunu belirterek, bu başarının sahibinin
özel sektör olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin büyümesindeki yavaşlamaya da dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, ekonomideki reformlara devam etmek gerektiğini ifade etti.
Reformların devam etmesi için önce siyasi sistemde reform yapılması gerektiğini dile getiren Hisarcıklıoğlu, son 3 yılın, Türkiye'deki siyasi sistemin, siyasi çalkantılara dayanıklı olmadığını gösterdiğini söyledi. Hisarcıklıoğlu, ''Son 7 yılda 177 maddelik anayasanın 57 maddesini değiştirmişiz. 82 anayasası o günün dünya şartlarına göre hazırlanmış ve 2007'yi kucaklayamıyor. Anayasa bizi taşıyamıyor.'' dedi. Anayasa'nın ''herkesin eşit olduğu'' maddesini değiştirilemez olduğunu hatırlatan Hisarcıklıoğlu, Sosyal
Güvenlik Reformu kapsamında iki
sınıf insan olduğu, SSK'lı ile Bağkur'lunun bir görülemeyeceği yönünde
düzenleme bulunduğunu kaydederek, yeni bir anayasaya ihtiyaç bulunduğunu vurguladı.
Ekonomik reformların istenen düzeye gelmediğini, burada da sorunun hep kişilerde aranması gibi bir yanlışa gidildiğini anlatan Hisarcıklıoğlu, 22 Temmuz'un ardından oluşacak yeni yapının mutlaka Siyasi Partiler ve Seçim Yasası'nda değişikliğe gitmesi gerektiğini aktardı. Hisarcıklıoğlu, kamu yönetimi ve kamu personeli
reformunun da gerekli olduğunu sözlerine ekledi.
Kayıt dışı istihdama da işaret eden Hisarcıklıoğlu,
kayıt dışı sorununun çözülmemesi halinde
yerli firmaların global
sermaye ile
rekabet edemeyeceği yönündeki görüşlerini aktardı.
Rifat Hisarcıklıoğlu, konuşmasında sanayi stratejinin belirlenmesi gerektiğini de dile getirdi.
KÜÇÜK: "MEVCUT EKONOMİK PROGRAM MİSYONUNU TAMAMLADI"
İSO Başkanı
Tanıl Küçük ise, yılın ilk yarısında dalgalı kur rejiminde, kurun aşağı doğru seyrinin sürdüğünü, faizlerin yüksek seviyesini koruduğunu ve Türkiye'ye fon akışının devam ettiğini belirtti. Küçük, 2007'nin ilk dört ayı sonunda, uzun aradan sonra ilk defa ithalat artış hızının ihracatın altında kaldığını kaydetti.
Bu yılın ilk yarısında, ekonomide daha önceki yıllara benzer bir yapının devam ettiğini, bir tarafta kazanımların diğer tarafta ise ciddi kırılganlıklar ve eksikliklerin bulunduğunu vurgulayan Küçük, son 5 yılda makro ekonomik istikrar anlamında önemli kazanımlar elde edilmesine rağmen ekonominin mikro boyutunun
ihmal edildiğini savundu. Küçük, bu dönemde rekabet gücü ile ilgili temel sorunların çözümünde de mesafe kaydedilemediğini sözlerine ekledi.
Mevcut ekonomik programın
2001 krizi sonrası dönemin aciliyetleri çerçevesinde, ekonominin parasal ve mali boyutuna öncelik verecek şekilde tasarlandığını ve görevini yerine getirdiğini ifade eden Küçük, şunları söyledi: "Kanaatimizce, bu program, misyonunu tamamlamıştır. Artık, ekonomide yeni bir aşamanın başlaması gerekmektedir. Yeni dönemin programı, mevcut makro kazanımları riske atmaksızın, ekonominin ihmal edilen alanlarına odaklanmalıdır. Yeni dönemin ekonomik programı, yatırım,
üretim, ihracat, istihdam ve rekabet gücü ayakları üzerine oturmalıdır! buralara öncelik vermelidir."
Türkiye AB ilişkilerine de değinen Küçük, mevcut durum itibariyle Türkiye ve AB ilişkilerinin zor bir döneme daha girmiş göründüğünü ancak her şeye rağmen Türkiye'nin AB perspektifini kaybetmemesi gerektiğini vurguladı. Bu süreçte, Türk kamuoyunda AB'ye karşı oluşan güvensizlik ve kuşkuların giderilmesi için her iki tarafın da çaba göstermesinin önemine işaret eden Küçük, "Seçim sonrasında iktidara gelecek hükümetin, mevcut kuşku ve güvensizlikleri gidermeyi, öncelikli olarak ele alan bir program ve yaklaşımla AB perspektifine sahip çıkması gerekmektedir" dedi.
Cihan