Erdoğan, 23
Nisan Özel oturumunda yaptığı konuşmada,
Meclis'in, millet iradesinin tecelligahı olduğunu belirterek, "Bu meclis,
Kurtuluş Savaşı'nın karargahıdır. Bu Meclis,
Atatürk riyasetinde cumhuriyetimizin kurucusudur. Nihayet bu meclis
demokrasimizin kalbidir" diye konuştu.
Cumhuriyet ve demokrasi başta olmak üzere milletin çağdaşlaşma adına elde ettiği bütün kazanımların arkasında yüce Meclis'in olduğuna işaret eden Erdoğan,
23 Nisan 1920'de
Türkiye Büyük
Millet Meclisi'nin coşkulu törenle açıldığını belirtti.
İŞTE OBJEKTİFLERE TAKILAN EN İLGİNÇ 23 NİSAN KARELERİ
23 Nisan 1920'nin, TBMM'nin açılış tarihi değil, aynı zamanda millet egemenliğine dayanan demokrasinin ve cumhuriyetin temellerinin atıldığı gün olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Milli egemenlik kavramı,
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin demokratik meşruiyet temelinde kurulduğunun açık ifadesidir. 23 Nisan ile birlikte milletimiz, siyasi rejimin asli ve
tayin edici aktörü haline gelmiş, milli egemenliğimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin manevi şahsiyetinde
vücut bulmuştur" diye konuştu.
Erdoğan, Cumhuriyetin kurucusu ve Meclis'in ilk başkanı
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, milli mücadelenin zor şartlarında bile her meselenin müzakere ile karara bağlandığı Meclis iradesine ve onun verdiği demokratik meşruiyete yaslandığını ifade etti. Atatürk'ün milletten başka kimseden
yetki almadığına dikkat çeken Erdoğan, "Egemenliğinde , siyasi temsil yetkisinin de, meşruiyetin de kaynağı, millet olmuştur" dedi.
"DEMOKRASİNİN STANDARTLARINI YÜKSELTMEYE DEVAM EDİYORUZ"
Erdoğan, cumhuriyetin kazanımlarını korumaya, demokrasi standartlarını yükseltmeye, temel hak ve özgürlükleri geliştirmeye devam ettiklerini söyledi. Cumhuriyetin çağdaşlaşma ideallerini temsil eden
Avrupa Birliği'ne tam üyelik yolunda kararlılıkla yürüdüklerini vurgulayan Erdoğan, "Atatürk'ün işaret ettiği bu idealleri gerçekleştirmeye hiç bir zaman bu kadar yakın olmamıştık" şeklinde konuştu.
Erdoğan, TBMM'nin, '
Egemenlik Kayıtsız Şartsız Millettindir' düsturunu muhafaza etmek, bu ilkenin gereklerini yerine getirme noktasında vazifesinin de, sorumluluğunun da bilincinde olduğunu ifade etti.
Başbakan Erdoğan, şöyle dedi:
"Çünkü bu düstur, bu ilke, Cumhuriyetimizin, demokrasimizin, laikliğin, sosyal devletin ve hukukun üstünlüğünün yegane teminatıdır. Aziz milletimizin, tamamen hür iradesiyle, eşit oy hakkı temelinde, seçimler yoluyla iradesini temsil yetkisini, Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne emanet etmektedir."
TBMM'nin cumhuriyetin temelini oluşturan ve Atatürk devrimlerini hayata geçiren kurum olduğuna işaret eden Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Atatürk, cumhuriyetin bekasını, ancak millete mal edilmesi halinde mümkün görmüştür.
Arkadaşlarıyla birlikte kurduğu yeni rejimini bütün esaslarını işte bu inançla Meclis'in onayına müracaat ederek hayata geçirmiştir. Söz icraatları ortaya koymaktadır ki, Atatürk, devrimleri ve yeni düzeni millete emanet etmeden yaşatmanın mümkün olmadığına güçlü bir şekilde inanmıştır.
Bu sebeple, yeni siyasi, hukuki ve toplumsal düzeni, millete dayatmayı değil, millete benimsetmeyi amaçlamıştır. Cumhuriyetimiz bütün nitelikleri belirli aşamalara izlenerek, TBMM'de görüşülüp oylandıktan sonra anayasamızın esasları arasında girmiştir."
"CUMHURİYETİN NİTELİKLERİNİ HALKIMIZ SAHİPLENDİ"
Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün nitelikleriyle millete mal olduğunu kaydeden Erdoğan, "Cumhuriyetimizin niteliklerinin halkımızca yeterince sahiplenmeiği yönündeki iddialar, milletimizin devletine ve cumhuriyetine olan sadakatini tartışmalalı hale getirmek anlamanı taşır" dedi.
Cumhuriyetin temel kazanımlarını, bütün başarılarını inkar etmek demek olduğunu ifade eden Erdoğan, "Elbette bu haksızlığı kabul etmek mümkün değildir. Bugün hala 80 yıl önceki ezber üzerinden
siyaset yapanlar, ne yazık ki, milletimizin yaşadığı bütün değişim ve gelişmenin hem dışında, hem de çok gerisinde kalmıştır. Umuyorum onlar da yakında, Türkiye'nin artık, o eski Türkiye olmadığını anlayacaktır.
Demokrasi,
laiklik, hukuk devleti ve sosyal devlet anlayışları birbirinin tamamlayıcısı mahiyetindedir, mütemmim cüzü durumundadır. Bunlar arasında ayrım yapmak, bu bütünlüğünü sulandırmay çalışmak doğru değildir. İşleyen bir demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, hukuk devleti anlayışının hakim olması, çağdaşlağın en önemli tezahürüdür" diye konuştu.
Erdoğan, çağdaş dünyada demokrasinin yerine konulabilecek bir
yönetim tarzının bulunmadığını ifade ederek, "Demokratik siyaseti gözden düşürmeye yönelik her türlü girişim, çağdışı bir anlayışın ürünü, beyhude bir çaba olarak kalacaktır" dedi.