Türk
demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçen 27
Mayıs 1960 darbesinin ardından Baş
bakan Adnan
Menderes ve arkadaşlarının yargılanıp idam edildiği
Yassıada mahkemesinin hakim, savcı ve
komutanlarının dış dünyayla iletişimini sağlayan santralcisi Muhabere Çavuş Cemalettin
Topçu, 50 yıl sonra
tanık olduğu olayları ilk kez anlattı.
Cemalettin Topçu, muhabere eri olarak askerlik görevini yaparken,
27 Mayıs darbesinin ardından kendisini Türkiye'nin bir dönemine damgasını vuracak olayların içinde bulmuş.
Başbakan Adnan Menderes ve arkadaşları için Yassıada'da kurulan mahkeme onun da hayatını değiştirmiş. Gemlik'te askerliğini yaparken, Yassıada'daki asker, hakim, savcı ve diğer görevlilerin dış dünyayla iletişimini sağlamak için altyapıyı kurma emri almış. Önce mahkeme heyeti ve askerlerin kaldığı
İmralı ve Heybeliada'da daha sonra da Yassıada'da
telefon-
telsiz altyapısını kurmuş. Topçu, üç adadan, tüm telefon görüşmelerinin yapıldığı santrali ise komutan, hakimler ve savcıların kaldığı Heybeliada
Panaroma Hotel'in bodrum katına yerleştirmiş.
'VİCDANIM KABUL ETMEZ'
Yüksek Adalet Divanı Başkanı Salim Başol, Yüksek Adalet Divanı
Başsavcısı
Altay Ömer Egesel ve Salim Erten'in de aralarında bulunduğu yardımcıları ile komutanlar Panaroma Hotel'den her gün helikopterle Yassıada'ya gidip geliyorlardı. Muhabere Çavuşu Cemalettin Topçu, Cumhurbaşkanı
Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes,
Maliye Bakanı
Hasan Polatkan,
Dışişleri Bakanı Fatin
Rüştü Zorlu ile diğer Demokrat Parti'li bakan ve milletvekillerini yargılamak için kurulan mahkemenin düzmece olduğunu gösteren birçok olaya tanıklık etmiş.
Mahkemede Adnan Menderes'e
savunma yapmasını engellemek için hakaretler yağdıran Başsavcı Altay Ömer Egesel'in yardımcılarından
Savcı Salim Erten'in telefonda yaptığı
itiraf bu tanıklıktan sadece biri. Santrali kurduktan bir gün sonra Savcı Salim Erten'in hamile olan eşiyle konuşmak için yanına geldiğini anlatan Topçu, görüşme isteğini '
yasak' olduğu gerekçesiyle önce reddettiğini söylüyor. Yarım saat sonra Savcı Salim Erten'i telefon ahizesine çorap bağlayarak eşiyle görüştürdüğünü anlatıyor. Savcının, eşine "Komutanlar bana
baskı yapıyorlar. Eğer Menderes'i idam ettirecek dosyayı hazırlamazsan senin kellen gider' diyorlar. Menderes'i katletmemi istiyorlar. Benim vicdanım bunu kabul etmez. Adam suçsuz" dediğini söylüyor.
İNTİHARA KALKIŞTI
Erten'in eşiyle görüştükten sonra odasına çıktığını, 10 dakika sonra bir çığlık duyduğunu anlatan Topçu, o anı şöyle anlatıyor: "Meğer bileklerini kesmiş. Kan odanın dışında merdivenlerden aşağıya akıyordu. Herkes başında duruyordu.
Askerlerden hiçbiri müdahale etmedi kanı durdurmak için. Hemen elbiselerini soydular, pijamalarını çıkardılar, bana teslim ettiler. Pijamaları ipektendi. Ellerini yanına koydum, kollarını bağladım, kan fışkırıyordu. Oraya bir tane hademe geldi. O kanları sildiler. Kimseyi yanaştırmadılar."
BU ŞEHİT KANI YANMAZ!
Menderes ve arkadaşlarının idamla yargılanmasına
isyan eden savcının
intihar girişiminin duyulmaması için otelde kalan komutanlar büyük çaba sarfetmiş. Komutanlarının kanlı
gömlek ve pijamaları gömmesi için emir verdiğini anlatan Topçu, intihardan sonra yaşananları şöyle anlatıyor: "
Yüzbaşı 'gömersek köpek çıkarır. Yakacaksın' dedi. Elbiseleri mazotla yakmaya çalıştım. Elbiseler kandı yanmadı. Komutanım rütbemi söktü onbaşı yaptı beni."
Yaşananları herkes bilsin
Yassıada'da yaşadıklarının bir sır olarak kendisiyle birlikte gitmesini istemeyen 74 yaşındaki Topçu, "Ölmeden önce gördüğüm gerçekleri anlatmak istiyorum. Yassıada'da dayanılmaz haksızlıklara tanık oldum. Bunları herkes bilsin istiyorum" diye konuştu.
Yargılamanın demirbaşı
27 Mayıs darbesinde tutuklanarak Yassıada'ya götürülen Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, bakanlar ve milletvekillerini, Yassıada Komutanı
Albay Tarık Güryay, elinden hiç düşürmediği sopasıyla karşıladı. Mahkeme başkanı Menderes ve arkadaşlarına hakaretler yağdırırken, yargılamanın vazgeçilmez demirbaşları arasında mahkeme salonunun demirbaşları arasında Albay Güryay da vardı.
Yunanistan papazın evinden mahkeme heyetini dinliyordu
Muhabere
çavuş Cemalettin Topçu, Menderes ve arkadaşlarını yargılayan hakimler,
duruşma savcıları ve askerlerin telefon konuşmalarının Yunan ajanlar tarafından dinlemeye alındığını da yıllar sonra ilk kez anlattı. Rumca bilen askerler sayesinde telefon görüşmelerinde araya giren konuşmalardan şüphelendiklerini söyleyen Topçu, Heybeliada'daki askeri okul ile Panaroma Hotel arasına çektiği hatta sızanları bulması için Yüzbaşı
Halit Altınanıt'ın talimat verdiğini anlattı.
PAPAZIN EVİNDEN DİNLEME
Kendi çektiği hatta paralel hat çekilerek görüşmelerin dinlendiğini ortaya çıkaran Topçu "Kabloyu takip ederek Heybeliadı Ruhban
Okulu'nda görevli bir papazın evine ulaştım. Kabloyu kesip Yüzbaşı'ya durumu anlattım" dedi. Bölgeye 50 asker ile Yüzbaşı Altınanıt ve bir albayın geldiğini anlatan Topçu "Hat evin yanındaki tuvaletin altına gidiyordu. Altını açtık büyük bir
tünel çıktı
denize doğru. Evle bağlantılı tünelden kabloları geçirip, uclarına antenleri bağlamış, denizin üzerine çıkarmışlar" diye konuştu. Tuvaletin altındaki bölmeden telsiz ve diğer dinleme aletlerinin çıktığını söyleyen Topçu, tünelden eve ulaşan askerlerin papazın kızını ve Yunanlı ajanı çıkardığını anlattı.
Menderes'i kaçıracaklardı
Cemalettin Topçu, Yassıada'da Menderes ve arkadaşlarının yargılanmasını vicdansızlık olarak gören bazı erlerin, Menderes'i kayıkla kaçırmak için plan yaptığını fakat bunu başaramadığını söyledi. Menderes'i kaçırıp kurtarmak isteyen askerlerin arasında kendisinin de bulunduğunu söyleyen Topçu, "Tarık Göğe diye bir er vardı aramızda.
Planı komutanlara haber verdi. Onu daha sonra çavuş yaptılar. Bizi topladılar 'vatan hainisiniz' diyerek bağırdı komutanlar bize.
Namık Kemal'in yattığı zindana koydular askerleri. Beni atacaklardı oraya ama muharebeye baktığım için bıraktılar. Sonra bu askerleri deniz motoruyla adadan götürdüler" dedi.
Türkeş'i de ortadan kaldıralım tehlikeli biri
Yassıada'nın santralcisi Cemalletin Topçu, Mahkeme Başkanı Salim Başol ile Başsavcı Ömer Altay Egesel arasında geçen bir telefon görüşmesini santraldeki mandalı açık unutunca yanlışlıkla dinlemiş. İkilinin 27 Mayıs darbesini yapan ekipteki Albay
Alparslan Türkeş hakkında konuştuğunu söyleyen Topçu, Egesel'in Başol'a "Menderes'i ve arkadaşlarını nasıl ortadan kaldırdıysak
Alparslan Türkeş'i de ortadan kaldıralım. O tehlikeli biri" dediğini anlattı. Diyalogları duyunca korkup santraldeki mandalı kapatan Topçu, görüşmenin Heybeliada'da Panaroma Hotel'inde gerçekleştiğini söyledi.
YENİ ŞAFAK
Darbecilerin idam ettiği Başbakan Adnan Menderes'in son anlarında yanında olan bir kaç isimden biri olan fotoğrafçı
İsmail Şenyüz de geçtiğimiz haftalarda ilk kez konuşmuştu: