5 bin kişiyi öldüren JİTEM dağıtılmadı

Baro Başkanı Sezgin Tanrıkulu Sabah'tan Ecevit Kılıç'a müthiş iddialarda bulundu. İşte röportaj:

5 bin kişiyi öldüren JİTEM dağıtılmadı

Ergenekon davasında Veli Küçük ve Arif Doğan'dan sonra yine adı Güneydoğu'da faili meçhul cinayetlere karışan emekli tuğgeneral Levent Ersöz tutuklandı. Üç isim de JİTEM'de görev yaptı. Emekli albay Abdülkerim Kırca ise tutuklanacağı korkusuyla intihar etti. Bu dört isim de Güneydoğu'da faili meçhul cinayetler, işkence ve kayıplarla yaratılan korku imparatorluğunun lideriydi. Özellikle Kırca ve Ersöz Diyarbakır ve Şırnak halkının korkulu rüyasıydı. Ersöz'ün tutuklanmasıyla bölgede bir hareketlilik başladı. Aileler kaybedilen yakınlarının dosyalarının yeniden açılması için savcılıklara koşuyor. Peki, terörle mücadele bahanesiyle öldürülen veya kaybedilen kaç insan var? Bunların kaçını JİTEM öldürdü? Kaçıyla ilgili dava açıldı? Ergenekon davası, faili meçhul dosyaların akıbetini nasıl etkileyecek? Bu soruları yıllardır faili meçhul dosyalara bakan avukat ve eski Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu'na sorduk. * Levent Ersöz, Veli Küçük ve Arif Doğan gibi JİTEM'ci komutanların tutuklanması Kürtlerde nasıl bir etki yaptı? Büyük bir heyecan yarattı. Herkesin gözü, faili meçhul cinayetlerin araştırılıp araştırılmayacağında. Kürtler, en azından bu isimlerden hesap sorulabildiğini gördü. Hesap sormak da kolay değil, çünkü bölgede bir de çatışmalar devam ediyor. Türkiye bu çatışma sürecini bir vesileyle sonlandırabilirse, bunların üzerine gitmenin psikolojik zemini daha fazla olur. * JİTEM dağıtıldı mı? JİTEM'in eleman ağı aynen duruyor. Değişik illerde görev yapıyorlar. O dönemde üsteğmen, yüzbaşı olanlar şimdi binbaşı veya yarbay. Emekli olanların da yerini yenileri aldı. Bu yapının ordu içinde dağıtıldığı görüşünde değilim. Sadece aktif değil. Ama aktif hale getirilme çabalarının bulunduğu eski Özel Harekât Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin'in tutuklanmasıyla ortaya çıktı. * 300 kişilik özel ekip kurma girişimi mi? Evet. JİTEM kadroları devlet içinde arındırılmalı. Daha isimleri deşifre olmamış JİTEM'ciler mevcut. JİTEM'in bu isimler tutuklanana kadar varlığını sürdürdüğü kesin. * İtirafçılar ne yapıyor? İtirafçıların yüzde 90'ı bugün orduda sivil memur olarak görev yapıyor. Faili meçhul cinayetlerde itirafçılar tetikçi olarak kullanıldı. İbrahim Babat adlı itirafçı 61 kişiyi öldürmekle yargılandı. Sadece 6 yıl ceza aldı. Serbest kalınca da jandarma istihbaratta sicil memuru olarak işe alındı? * Faili meçhul sayısı kaç? 18 bin gibi ciddi bir rakamdan bahsediliyor? Bu konuda net bir rakam söylemek mümkün değil. * JİTEM'in öldürdüğü veya öldürdükten sonra kaybettiği kaç kişi var? 4 binden fazla, 5 bin civarında. Ama net rakamı bulmaya çalışıyoruz. Terörle mücadeleden kaynaklanan zararların karşılanmasına ilişkin bir yasa var. Bu yasa uyarınca yaşam hakkıyla ilgili bütün bölgede yapılan başvurular mevcut. Orada bir sayı var. Tabii onun içinde örgütün (PKK) gerçekleştirdiği eylemler de var; öldürülen korucular, öğretmenler... Onları çıkarttıktan sonra net rakam ortaya çıkacak. Bir de bölgedeki avukatların arşivleri var. Bende 26 faili meçhul başvurusu var. Ersöz, görev yaptığı Şırnak'ta imparatordu * Ergenekon ne kadar önemli? Türkiye'nin bütün geçmişinin bir iddianameyle temizlenmesi mümkün değil. Ergenekon bir adım, bir başlangıç. Levent Ersöz gibi birisinin sahte kimlikle yakalanacağını, gizlenmek için sakal bırakacağını tasavvur etmek mümkün değildi. Bu bile tek başına önemli. 1991'de Şırnak'ta görev yaptığı dönemde kentin tümü yakılıp yıkıldı. 2001'de yeniden aynı yerde görev yaptığı sırada gözaltılar için gittiğimiz jandarmada "Şırnak çok değişmiş, yeni binalar yapılmış. Ama insanların kafası değişmemiş, kafalarını değiştirmeye geldim" dedi. * Ersöz, Şırnak halkı için ne ifade ediyor? İmparatordu. Her şeyi yapabilecek kudrette ve yetkideydi. Abdülkerim Kırca da öyleydi. Suçsuz insanları gözaltına alıp, öldürürlerdi. Kimseye hesap vermezlerdi. Tutanak tutmadan sorgularlardı. JİTEM'in bu kadrosunun cezaevinde olması tek başına ayrıca önemlidir. Bundan sonra yasadışı faaliyetler, hukuk dışına çıkmalar olmaz. Bunlar ya darbe yapacak ya da faili meçhul cinayet işleyemeyecekler. Arada kendilerine vazife çıkartıp insanları götürüp kaybetme cesaretini gösteremezler artık. Kendilerine de dokunulabileceğini gördüler. * Ergenekon savcıları burada araştırma yaptı mı? İstedikleri dosyalar oldu. Diyarbakır'daki savcıdan halen devam eden JİTEM davasının soruşturma dosyasını istediler. Diğer taraftan Diyarbakır 3. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki Jİ- TEM davasında da mahkeme, Ergenekon dosyasının CD kayıtlarını istedi. Bir bilgi aktarımı söz konusu. * Bu bilgi alışverişi Güneydoğu'daki faili meçhul cinayetler dosyalarını etkiler mi? Faili meçhullerle ilgili soruşturmalar olayın meydana geldiği noktadaki savcılar tarafından yürütülüyor. Ergenekon'la birlikte yapılması gereken savcıların faili meçhul dosyalara dava açmaları. Gerek Ergenekon gerek itirafçı Abdülkadir Aygan'ın itiraflarıyla bağlantı kurmaları lazım. Her olayla ilgili her savcının somut çalışma yapması şart. Devletin elinde yeteri kadar bilgi ve veri var. Bu dosyaların yeniden açılması için siyasi irade yeterli. Omuzlardaki dikiz aynası Güneydoğu'da 1985'ten bu yana avukatlık yapan Sezgin Tanrıkulu, geçen yıla kadar da Diyarbakır Barosu Başkanlığı yaptı. Aynı zamanda İnsan Hakları Vakfı Diyarbakır Temsilcisi olan Tanrıkulu, faili meçhuller hakkında en iyi bilgiye sahip isimlerden. Tanrıkulu, kadar faili meçhul ve kayıpları en iyi bilen isimlerden biri de yine avukat Tahir Elçi. Tanrıkulu ve birkaç avukat cinayetlerin en çok olduğu 1990'lı yıllarda onca tehdide rağmen kayıp dosyalarını takip etti. Tanrıkulu, o günleri şöyle anlatıyor: "Sürekli arkamıza bakarak yürüyorduk. Her an biz de öldürülebilirdik. Sokakta yürüyemiyorduk. O sırada arkadaşlara 'Keşke omuzlara takılacak dikiz aynası olsa o zaman yürürken arkamızı da görürüz' diye espri yaptım. Sonra bunu bir sohbette Kennedy'nin kızı Caroline'e anlattım. O da ünlü yazar Ariel Dorfman'a anlatıyor. Dorfman da Karanlıklar Ötesinden Gelen Sesler kitabında öykü olarak buna yer veriyor. Faili meçhuller için Güney Afrika modeli * Abdülkerim Kırca'nın ölümüne ne diyorsunuz? Kırca gibi bir ismin soruşturmanın kendisine ulaşacağını hissetmesi ve kendini çaresiz hissetmesi çarpıcı. Kırca'nın yaşayıp da bildiklerini paylaşmasını isterdim. Yakınlarına "Ben mahkemeye çıkamam, cezaevine gidemem" gibi sözler söylemiş. Oysa bildiklerini paylaşsaydı cezaevine de girmeyebilirdi. Özürlü olması nedeniyle Cumhurbaşkanı tarafından affedilirdi. * Faili meçhullerin ortaya çıkması için neler yapılmalı? Ergenekon soruşturması seyrinde giderse, yakın zamanda yeni itirafçılar çıkabilir. Bir de tanıklar korkularından gördüklerini anlatmıyordu. Ergenekon bu korkuyu kırdı. İnsanlar artık anlatmak istiyor. Ama faili meçhul dosyalarda zamanaşımı süresi kaldırılmalı. Zamanaşımı kalkmalı ki insanlar ne her zaman yargılanabiliriz korkusu taşımalı. Çünkü böyle bir ruh dünyası ancak onları adalete getirebilir. Şimdi çoğu saklanıyor, bu zamanaşımı süresinin dolmasını bekliyor. Güney Afrika'daki gibi karıştıkları faili meçhulleri anlatanlara ceza verilmeyebilir, affedilebilirler. * JİTEM tarafından kaybedilen yakınlarının sağ bulunacağı umudunu taşıyan aileler var mı hiç? Kimse yaşadıklarını umut etmiyor. Öldürüldüklerini biliyorlar. Ama ailelerin en büyük arzusu cesetlerinin bulunması. Gözaltına alındıktan sonra bir daha haber alamadığımız 72 yaşındaki Fikri Özgen'in eşi Dışla teyze, sürekli bana 'Senden tek isteğim var. Ölmeden Fikri'nin mezarında bir dua okuyayım' diyor. Ceset bulunmayınca yas bitmiyor. Aile taziye kabul etmiyor. Yani kemik parçası da olsa cesedin bulunması önemli. Askeri savcılık dipsiz kuyu gibi * Cinayetlerle ilgili devletin elindeki bilgiler neler? 10 yıl önce İdil Savcısı, 3 ceset buluyor ve araştırma yapıyor. Cesetlerin Şırnak'tan kaçırılan kişilere ait olduğunu belirliyor. Sanıkları da tespit ediyor. Bunlardan biri şimdiki Ergenekon sanığı Arif Doğan. Savcı, dosyayı görevsizlik kararı verip Diyarbakır Başsavcılığı'na gönderirken, Adalet Bakanlığı'na da yazı yazıyor. Yazıda JİTEM'i çok iyi tarif ediyor. Bir de bütün faili meçhul dosyaların bir araya getirilip tek elden yürütülmesi, bir soruşturma ekibinin kurulması, kullanılan silahlarla ilgili arşiv oluşturulması ve olaylara adı karışan kamu görevlilerin mal varlıklarının, telefon kayıtlarının ve banka hesaplarının incelenmesi gibi somut öneriler sıralıyor. Meclis'in Susurluk, Faili Meçhul Cinayetler, Şemdinli raporları var. * JİTEM'le ilgili açılan dava var mı? Sadece iki tane. Biri, İdil Savcısı'nın, 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili dosyası sonucunda açılan dava. Genelkurmay Adli Müşavirliği izin vermediği için bu isimler yargılanamadı. Ta ki Ergenekon'a kadar. Duruşma şubatta. * İkincisi? O da askeri mahkeme, yerel adli ve özel yetkili yani eski DGM arasında gidip geliyor. Dosya şimdi Yargıtay 5. Ceza Dairesi'nde ve daire nihai olarak kimin bakacağına karar verecek. * Kimler yargılanıyor? 11 itirafçı var. 8 kişiyi öldürmek suçundan yargılanıyor. JİTEM'ci subaylar yok. Sanıklardan biri de Abdülkerim Kırca'ydı. Dava askeri savcılığa gittiğinde subayların dosyası ayrıldı. İtirafçılarla ilgili görevsizlik kararı verildi. Kırca ile ilgili dava 7. Kolordu Komutanlığı'nda sürüyordu. Sonucunu bilmiyoruz. 1994'te de Kulp'ta 11 köylünün helikopterle kaçırılması var. Üç yıl önce cesetleri bulundu. Kimlerin öldürdüğü belli olmasına rağmen yargılanma izni verilmiyor. Askeri savcılık dipsiz kuyu gibi. SABAH
<< Önceki Haber 5 bin kişiyi öldüren JİTEM dağıtılmadı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER