31 adımda AK Parti'nin seyir defteri

Anayasa Mahkemesi'nin 'kapatılmaması' yönünde karar verdiği AK Parti bugünlere nasıl geldi.

31 adımda AK Parti'nin seyir defteri

İşte 30 adımda AK Parti'nin 30 Temmuz 2008 günene gelişindeki önemli olaylar ve tarihler. 14 Ağustos: 2001 AK Parti kuruldu 28 Şubat süreci, 1970'te kurulan Milli Nizam Partisi ile başlayan Milli Görüş geleneğini ikiye böldü: Gelenekçiler ve Yenilikçiler. İki grup, Fazilet Partisi'nin 14 Ağustos 2000'deki ikinci kongresinde mücadele etti. Necmettin Erbakan'ın siyasi yasağı sebebiyle gelenekçi kanadı Recai Kutan temsil etti. Yenilikçilerin adayı Abdullah Gül'dü. Kutan, 1195 delegenin 633'ünün oyunu alarak yeniden seçildi. Ancak Gül'ün topladığı 521 oy, Bülent Arınç, Mehmet Ali Şahin, Salih Kapusuz ve Abdüllatif Şener'in de içinde bulunduğu yenilikçi kanadın gücünü ortaya koydu. Fazilet'in 22 Haziran 2001'de kapanması ise yeni partinin yolunu açtı. Bu tarihten kısa bir süre sonra da Erdoğan liderliğindeki AK Parti kuruldu. 3 Kasım 2002: İlk seçimde tek başına iktidar DSP-ANAP- MHP koalisyon hükümetindeki anlaşmazlık had safhaya çıktı. Devlet Bahçeli, 7 Temmuz 2002'de erken seçim istedi. ANAP ve DSP bu talebe direnemedi. 3 Kasım gecesi bir başka sürpriz yaşandı. AK Parti, Erdoğan'sız girdiği seçimden 'tek başına iktidar' çıktı. Yüzde 34.28'lik oy oranı ile 363 milletvekili kazandı. Meclis'e sadece CHP girebildi. Bahçeli, Mesut Yılmaz ve Tansu Çiller siyasetten çekildi. Abdulah Gül'ün kurduğu 58. hükümet 28 Kasım'da güvenoyu aldı. 15 Mart 2003: Yasak kalktı, Erdoğan Başbakan İktidar olan partinin lideri, Parlamento'ya girememişti. (Erdoğan, 1997'de Siirt'te okuduğu şiir yüzünden siyaset yasağı cezası almıştı.) Bu durum ne kamuoyunun ne de Meclis'in içine sindi. Anamuhalefet lideri Deniz Baykal bile bu 'demokrasi gediği'nin kapatılmasını istiyordu. Yüksek Seçim Kurulu ise Siirt Pervari'ye bağlı Doğan köyündeki seçimi bazı ihlaller sebebiyle iptal etti ve 9 Mart'ta tekrarlanmasını kararlaştırdı. Bu süreçte Anayasa değişti; Erdoğan'ın seçime girmesinin yolu açıldı. 15 Mart'ta Gül'den başbakanlığı devralan Erdoğan 59. hükümeti kurdu. 13 Mart 2007: Baykal, emekli General Eruygur'u kabul etti Darbe planı ve fişleme yaptığı ortaya çıkan eski Jandarma Genel Komutanı emekli General Şener Eruygur (Ergenekon davası kapsamında tutuklu), CHP lideri Deniz Baykal'ı ziyaret etti. Yanında emekli 2 komutan daha bulunan Eruygur, başlatacağı mitingler için Baykal'dan destek istedi. 14 Nisan 2007: Cumhuriyet mitingleri başladı Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Başkanı Şener Eruygur, ilk mitingi düzenledi. 'Cumhuriyet Mitingi' ismi verilen eylemlerin amacı, AK Partili bir ismin cumhurbaşkanı olmasını engellemekti. Eski İstanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Nur Serter'in aktif olarak rol aldığı mitinglere Deniz Baykal, Zeki Sezer ve Yaşar Okuyan gibi siyasetçiler destek verdi. 24 Nisan 2007: Başbakan Erdoğan:Adayım Abdullah Gül kardeşim Başbakan Erdoğan, aylardır süren Köşk tartışmasına son noktayı koydu. Grup toplantısında cumhurbaşkanı adayını şu sözlerle açıkladı: "Mevki, makam gibi gelip geçici heveslerin peşinde hiç olmadık. Kimse bizden milletimizi bırakmayı beklemesin. Ülkemizde yapacağımız çok şeyler var. İstiyoruz ki Çankaya, halkıyla daha da fazlasıyla bütünleşsin. Yaptığımız değerlendirmeler bir ismi ortaya çıkardı: Bu hareketi beraber kurduğumuz Abdullah Gül kardeşimiz..." Bu sözler AK Parti grubunda uzun süre ayakta alkışlandı. 27 Nisan 2007 :Gece yarısı bildirisine sert cevap TBMM'de 11. cumhurbaşkanı seçiminin ilk turu yapıldı. CHP, DYP ve Anavatan Meclis'i boykot etti. Meclis tutanağına göre 368 vekilin katıldığı turda Gül, 357 oy alınca oylama ikinci tura kaldı. CHP ikinci turu beklemeden konuyu Anayasa Mahkemesi'ne götürdü. Aynı günün gecesi saatler 23.30'u gösterdiği sıralarda Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde sürpriz bir açıklama yayınlandı. Açıklamada, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinin laikliğin tartışılması konusuna odaklandığı ileri sürüldü. Bu durumun Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlendiği belirtilerek, "Unutulmamalıdır ki, TSK bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur.tt" denildi. Hükümet, bildiriye aynı tonda cevap verdi. Bir gün sonra basının karşısına geçen Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek, Genelkurmay'ın Başbakan'a bağlı ve hükümetin emrinde bir kurum olduğunu hatırlattı. Gece yarısı yayınlanan metnin zamanlamasına dikkat çeken Çiçek, cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde Anayasa Mahkemesi'nin etkilenmek istendiğini kaydetti. 1 Mayıs 2007: Anayasa Mahkemesi'nden 367 şoku Cumhuriyet tarihinde ilk kez Köşk seçimi yargı tarafından durduruldu. CHP, cumhurbaşkanı seçiminin ilk turunda Meclis'te 367 milletvekili bulunmadığı gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ne iptal davası açmıştı. Mahkeme CHP'nin talebine uydu. Kararda, Genelkurmay'ın yayınladığı e-bildiri ve CHP lideri Baykal'ın 29 Nisan'daki, "Mahkeme '367'ye gerek yok' derse ülke çatışmaya sürüklenir." sözünün etkisi olduğu iddia edildi. 3 gün sonra TBMM, erken seçim kararı aldı. 22 Temmuz 2007: İki kişiden birinin oyunu aldı Türkiye, 'Cumhuriyet mitingleri, Köşk seçimi, e-bildiri ve 367 kararı'nın gölgesinde bir seçim yaşadı. AK Parti, yüzde 46,6 oy oranı ve 340 milletvekili ile yine tek başına iktidar oldu. CHP, DSP ile yaptığı ittifaka rağmen yüzde 20,8'de kaldı. MHP 70 milletvekili (yüzde 14,3) tekrar Meclis'e girdi. Merkez sağın iki partisi ise Köşk seçiminde Meclis'i boykot etmenin faturasını ödedi. Erkan Mumcu'nun partisi Anavatan seçime giremedi. DP yüzde 5.4'te kalınca, genel başkan Mehmet Ağar siyaseti bıraktı. Erdoğan başkanlığında kurulan 60. Hükümet, 5 Eylül'de TBMM'den güvenoyu aldı. 28 Ağustos 2008: Abdullah Gül Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı 22 Temmuz seçiminin ardından toplanan Meclis'in ilk işi 11. Cumhurbaşkanını seçmekti. AK Parti'nin adayı yine Abdullah Gül'dü. CHP, AK Partili bir adaya karşı çıktığı için MHP 'kilit' konumundaydı. Anavatan ve DP örneğini göz önünde bulunduran MHP demokratik duruşu tercih etti. Sebahattin Çakmakoğlu'nu aday göstererek Meclis'e girdi. Neticede Meclis, Nisan 2007'de başlayan cumhurbaşkanlığı seçim sürecini tamamladı. Dışişleri Bakanı ve AK Parti Kayseri Milletvekili Gül, Türkiye'nin 11. cumhurbaşkanı oldu. 448 milletvekilinin hazır bulunduğu oylamada Gül 339 oy alırken, rakipleri MHP'li Sabahattin Çakmakoğlu 70, DSP'li Tayfun İçli 13 oyda kaldı. 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, Köşk'ten 4 ay gecikmeli ayrıldı. 21 Ekim 2007: Cumhurbaşkanını halk seçecek Türkiye demokrasi tarihinin en önemli olaylarından birini yaşayacağı güne acı haberle uyandı. Terör örgütü PKK, Hakkari Dağlıca Karakolu'na düzenlediği saldırıda 12 askerimizi şehit etti, 8 eri kaçırdı. CHP ise 'oy kullanmayın' çağrıları yapıyordu. Buna rağmen Türk halkı, Anayasa Mahkemesi'nin, '367 kararı' ile Köşk seçimine koyduğu blokajı kaldırmak için sandık başına gitti. Katılımın yüzde 68 olduğu referandumda yüzde 69 oranında 'evet' çıktı. Artık cumhurbaşkanını halk seçecek. Cumhurbaşkanının görev süresi 7 yıldan 5 yıla indi. TBMM'de, tüm oturumlar 184 milletvekiliyle açılacak. 13 Aralık 2007: MHP başörtüsü sorununun çözümünü istedi Köşk seçiminde '367 krizi'nin aşılmasında önemli bir rol oynayan MHP, başörtüsü yasağının kaldırılması için de sürpriz bir adım attı. Swissotel'de basın toplantısı düzenleyen Devlet Bahçeli, yasal düzenlemeyle sorunun çözülmesini istedi: "MHP, başörtüsü yasağına rıza göstermemektedir. Anayasa'da mı, başka yerde mi yeni düzenleme yapılabilir? Kamusal ve özel alan sınırı çizilerek kısıtlamalar kaldırılabilir." 14 Ocak 2008: Erdoğan MHP'ye 'varım' diyor Başbakan Erdoğan, İspanya'da düzenlediği basın toplantısında üniversitelerde başını örtenlere 'başörtüsünü siyasî simge olarak kullanıyorsun' şeklinde baskılar yapıldığını söyledi. Erdoğan, "Velev ki bir siyasî simge olarak taktığını düşünün. Bunu suç kabul edebilir misiniz?" dedi. İspanya dönüşünde de muhalefete şu çağrıyı yaptı: "Bunun çözümü çok kolay. MHP 'ben varım' diyor. CHP yoksa yok." 24 Ocak 2008:İki partinin kurmayları uzlaştı AK Parti ve MHP kurmayları eğitim özgürlüğünü sağlamak için uzlaştı: Anayasa'nın 10. ve 42. maddeleri değiştirilecek. Bu değişikliklerin Meclis'ten geçmesi halinde de YÖK Kanunu'nun ek 17. maddesinde düzenleme yapılacak 9 Şubat 2008: 411 el eğitim özgürlüğüne kalktı Üniversitelerde eğitim özgürlüğünün önünü açan Anayasa değişikliği 411 oyla kabul edildi. Bu rakam milletvekillerinin yüzde 75'ine tekabül ediyor. Oylamaya katılanlar baz alındığında yüzde 80'i geçiyor. Kamuoyu anketlerinde de toplumun yüzde 80'inin yasağa karşı olduğu ortaya çıkmıştı. 27 Şubat 2008: Eğitim özgürlüğü Anayasa Mahkemesi'nde CHP, DSP ve Tunceli Bağımsız Milletvekili Kamer Genç, eğitim özgürlüğüyle ilgili anayasa değişikliğinin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu. 112 vekilin imzasını taşıyan dava dilekçesinde değişikliğin 'yok sayılması' ve yürürlüğün durdurulması istendi. 14 Mart 2008: İftar çadırı bile kapatma sebebi Yargıtay Cumhuriyet BaşsavcıAbdurrahman Yalçınkaya, AK Parti hakkında kapatma davası açtı. İktidarı, 'laikliğe aykırı eylemlerin odağı olmak'la suçlayan Başsavcı, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan başta olmak üzere 71 kişi hakkında siyaset yasağı istedi. Kapatma talebine gerekçe olarak gösterilen hususların çoğu gazete ve televizyonlarda çıkan yalanlanmış haberlere dayanıyordu. Delil olarak gösterilen birçok haber Google'dan alınmıştı. Başsavcı'nın kapatma gerekçesi olarak gösterdiği hususlar arasında, 'Ramazan ve Kurban bayramlarında düzenlenen bayramlaşma törenleri' ile 'iftar çadırları' da vardı. 29 Mart 2008: 'Başörtüsü olmasaydı davayı açmazdım' Başsavcı Yalçınkaya, Referans Gazetesi'nden Nuray Başaran'a 'Başörtüsü düzenlemesi' olarak bilinen Anayasa'nın 10. ve 42. maddelerindeki değişiklikler yapılmasaydı davayı açmayacağını söyledi. 28 Mart 2008: Raportör: Mahkeme iddianameyi iade edebilir Anayasa Mahkemesi Raportörü Doç. Dr. Osman Can, AK Parti hakkında açılan kapatma davasının iddianamesiyle ilgili raporunu tamamladı. Can, raporunda iddianamenin iade edilebileceğini söyledi. Ancak 3 gün sonra toplanan mahkeme iddianameyi kabul etti. Dava oybirliğiyle kabul edilirken, Gül'ün yargılanması konusunda görüş ayrılığı yaşandı. 4 üye Cumhurbaşkanı'nın yargılanamayacağını savundu. 4 Nisan 2008 CHP'li Elekdağ:Bu iddianame ile parti kapatılamaz CHP Parti Meclisi toplantısında üyelere kapatma davasının iddianamesi dağıtıldı. Kısa süre sonra söz alan İstanbul Milletvekili Şükrü Elekdağ, iddianamedeki bazı gerekçeleri okudu ve bunların kapatmaya delil olamayacağını vurguladı. Elekdağ, "Özetle şunu söylemek istiyorum ki, bu iddianame çok zayıftır. Bu iddianame ile bu parti kapatılamaz." dedi. CHP yöneticilerinden Cevdet Selvi ve Önder Sav, Elekdağ'a tepki gösterdi. Selvi, Elekdağ'ın sözlerini toplantı tutanağından çıkardı. 30 Nisan 2008 Ön savunma: Yargı, siyasî muhalefet yapamaz AK Parti, Anayasa Mahkemesi'ne 98 sayfalık ön savunmasını verdi. Savunmada, kapatma davasının devlet ve cumhuriyete olan sadakati tartışmalı hale getirdiği vurgulandı. AK Parti'nin 'gizli ajandası ve laikliğe karşı eylemi' olmadığının altı çizilirken, demokrasilerde iktidarlara yönelik muhalefetin siyasi partiler, sivil toplum örgütleri, medya ve aydınlar tarafından yapılabileceği, yargı kurumlarının siyasi muhalefet aracına dönüştürülemeyeceği ifade edildi. 13 Mayıs 2008: Çömez, Paksüt ve Baykal'la görüştü AK Parti'den ihraç edilen Turhan Çömez (Ergenekon soruşturması kapsamında aranıyor), ilginç temaslarda bulundu. Çömez önce Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt'le Kavaklıdere Tenis Kulübü'nde yemek yedi. Bu görüşme, Paksüt'ün, 'takip ediliyorum' iddiaları sebebiyle gölgede kaldı. Çömez bir gün sonra CHP Genel Merkezi'ne giderek Deniz Baykal'ı ziyaret etti. 13 Mayıs 2008: Paksüt, Orgeneral Başbuğ ile görüşmüş Anayasa Mahkemesi Başkan Vekili Osman Paksüt'ün, AK Parti hakkında kapatma davası açılmadan önce (4 Mart 2008) Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ'u ziyaret ettiği ortaya çıktı. Taraf Gazetesi'nin haberine göre, 75 dakika süren görüşmede, güvenlik kameralarına karartma uygulanırken, komuta kademesi boşaltıldı. Bir gün sonra Hürriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu, görüşme bilgisini kendisinin de aldığını ancak Paksüt'ün bunu yalanladığını söyledi. Paksüt, Kavaklıdere Tenis Kulübü'nde basın toplantısı düzenleyerek, Başbuğ ile 3 kez görüştüğünü açıkladı. Ancak davaların gündeme gelmediğini savundu. 30 Mayıs 2008: Suç işlenmese de parti kapatılabilir Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, esasa ilişkin görüşlerini Anayasa Mahkemesi'ne sundu. Talebinde ısrar eden Başsavcı, parti kapatmak için Ceza Kanunu'nda suç olan fiilleri işleme zorunluluğu bulunmadığını savundu. Yalçınkaya, ilginç değerlendirmelerde bulundu: "Partilerin kapatılması çoğulcu demokratik sistemin kendini koruma araçlarındandır. Suç niteliği taşımayan eylemler ile suç olmaktan çıkarılan fiiller, partiler için yasak olma niteliğini sürdürebilir. Kapatma bir ceza değildir. Delillerin gazete kupürlerinden temin edilmesi kanuna uygundur. Türban, siyasî simgedir. İnsan hakkı olarak savunulamaz." 5 Haziran 2008:Anayasa Mahkemesi, eğitim özgürlüğünü iptal etti Anayasa Mahkemesi, eğitim özgürlüğüyle ilgili anayasa değişikliğini iptal etti. Mahkeme, 9'a 2 oyçokluğuyla verdiği kararda düzenlemenin yürürlüğünü de durdurdu. 1982 Anayasası'nın yürürlüğe girmesinin ardından ilk kez bir Anayasa değişikliği esas yönünden iptal edilirken, Mahkeme kendi içtihatlarına aykırı davrandı. Artık Meclis'in çıkartacağı bütün anayasa değişiklikleri esas denetimine tabi tutulabilecek. 24 Haziran 2008: Erdoğan, Orgeneral Başbuğ'u kabul etti Başbakan Erdoğan, Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral İlker Başbuğ'la görüştü. Erdoğan'ın daveti üzerine Başbakanlık Resmi Konutu'nda gerçekleşen görüşme iki saat sürdü. Başbakanlık Basın Merkezi'nden yapılan yazılı açıklamada, "Sayın Başbakan'ımızın daveti üzerine gerçekleşen görüşmede, önümüzdeki dönemde bölücü terör örgütü ile mücadele kapsamında öngörülen gelişmeler ve alınacak tedbirler ile son günlerde gündeme gelen bazı konular ele alınarak değerlendirilmiştir." denildi. 1 Temmuz 2008: HAK-PAR için özgürlükçü yorum Hak ve Özgürlükler Partisi (HAK-PAR) hakkında açılan kapatma davasını reddeden Anayasa Mahkemesi, kararın gerekçesini Resmi Gazete'de yayımladı: "Siyasi partilerin kendilerine göre öne çıkardıkları ülke sorunlarına ilişkin farklı çözüm önerileri getirmeleri, demokratik siyasi yaşamda üstlendikleri işlevin doğal sonucudur. Siyasi partiler, Anayasa'nın konuya ilişkin kuralları ile AİHM'nin 'örgütlenme', 'düşünce ve ifade özgürlüğü' konusundaki 10. ve 11. maddelerinin koruması altındadır." 28 1 Temmuz 2008: Ergenekon'da büyük gözaltı Eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, emekli 1. Ordu Komutanı Hurşit Tolon, Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün ve yazar Erol Mütercimler'in aralarında bulunduğu 20 kişi gözaltına alındı. İddianame 25 Temmuz'da kabul edildi. Çete, Danıştay saldırısı, Gazi Cemevi'nin taranması, Necip Hablemitoğlu suikastı, Cumhuriyet Gazetesi'nin bombalanması ve onlarca suikast girişiminden sorumlu tutuldu. 3 Temmuz 2008: Dava demokrasiye tuzak AK Parti, Anayasa Mahkemesi'nde sözlü savunma yaptı. Hükümet Sözcüsü Cemil Çiçek ile AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ'ın yaptığı savunma 6,5 saat sürdü. Hukukun çelikten olmadığını savunan Çiçek, demokratik toplumların alıngan olamayacağını anlattı: "Hava bulutlu iken 'vay bana niye ördek dedin'e giden çarpık bir mantık zinciri yoktur. Bir halk deyimiyle 'leblebiden nem kapmak' da yoktur." Siyasal tasfiyenin ülkeyi istenmeyen rejimlerin kucağına iteceği uyarısında bulunurken verilecek kararın demokrasinin ve yeni yüzyılın mihenk taşı olacağını vurguladı. 16 Temmuz 2008: Raportör: Kapatılmamalı Raportör Osman Can, AK Parti'nin kapatılmamasını isteyen raporunu teslim etti. Can, AİHM, Venedik Kriterleri ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne atıf yaptı; kapatma kararının düşünce ve ifade özgürlüğünü yaralayacağı uyarısında bulundu. 30 Temmuz 2008: Anayasa Mahkemesi 'kapatmama' yönünde karar verdi.
<< Önceki Haber 31 adımda AK Parti'nin seyir defteri Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER