Abdullah Gül, “Eğer
Rumlar planı kabul etmiş olsalardı, bugün
Türk askeri Ada'da olmazdı” dedi.
Gül, bugün New York'ta Dış İlişkiler Konseyi adlı düşünce kuruluşunda konuştu.
KIBRIS
Gül,
Türkiye-
AB ilişkileri kapsamında
Kıbrıs ile ilgili bir soru üzerine, kimi AB ülkeleri tarafından Türkiye'nin AB ile müzakere sürecinde Kıbrıs sorunun ”yapay” bir biçimde “mazaret” olarak kullanıldığına dikkati çekti. Gül, Kıbrıs Türkleri'nin
Annan Planı'na “
evet” diyerek iyiniyetli olduklarını kanıtladıklarını, ancak Rumlar'ın plana “hayır” dediklerini hatırlattı.
Annan Planı'nın, tüm
Birleşmiş Milletler'in planı olduğunu vurgulayarak, planın BM
Güvenlik Konseyi'nin onayını aldığını, AB tarafından da desteklendiğini hatırlatan Gül, plana ilişkin yapılan referandumdan önce dünya kamuoyunun Ada'daki Türkler'in planı reddetmesini Rumlar'ın ise planı kabul ederek Ada'nın birleşmesini isteyeceklerini sandıklarını, oysa gerçekte bunun tam tersinin olduğunu söyledi. Kıbrıs Rum tarafının, Ada'da geçerli olan anlaşmalara ve ilkelere ters bir biçimde AB'ye girdiğini dile getiren Gül, Rumlar'ın, Kıbrıs sorununu AB'ye taşıdıklarının altını çizdi.
Gül, Ada'da niçin bugün Türk askeri olduğunu soran
Yunan asıllı ABD'li bir dinleyicinin sorusu üzerine, Türk askerinin Ada'ya, Kıbrıs anlaşmalarından doğan ”garantörlük hakkı “ çerçevesinde Rumlar tarafından zulüm gören Kıbrıslı Türkleri korumak amacıyla girdiğini bildirdi.
Gül, Türkiye'nin, Ada'ya giderken diğer garantör ülkeler
İngiltere ve Yunanistan'ı da çatışmaları durdurmak ve barış sağlamak üzere beraber hareket etmeye çağırdığını ve Kıbrıs'da 1963 yılından beri BM Barış Gücü bulunduğunu hatırlattı.
“Biz, Ada'yı işgal etmek için oraya gitmedik” diyen Gül, “Eğer Rumlar referandumda Annan Planı'na 'evet' deselerdi, bugün Ada'da Türk askeri olmazdı” diye konuştu.
Adada iki ayrı
toplum, iki ayrı din ve
demokrasi olduğuna işaret eden Gül, ”Biz, Ada'da kapsamlı bir çözümden yanayız” dedi.
Gül, sorunun çözümü ve bir uzlaşmaya varabilmek için çok çaba sarfettiklerini belirterek, Türkiye'nin bu konuda geleneksel siyasetini değiştirdiğini, ancak Rumların planı reddettiklerini belirtirken, birleşmiş bir Kıbrıs, Türkiye ve Yunanistan'ın, bölgede
işbirliği yaparak bölgeyi farklı bir duruma getirebileceklerini vurguladı ve “Türkiye, sorunun çözümünü isteyen taraf. Ancak Papadopulos'un siyaseti hayli farklı” diye konuştu.
301. MADDE VE HRANT DİNK
Gül, gazeteci
Hrant Dink'in öldürülmesi ve Türk
Ceza Yasası'nın 301. maddesinin yürürlükten kaldırılıp kaldırılmayacağıyla ilgili bir soru üzerine, 301. maddeyi uzun bir zamandan beri değiştirmek istediklerini, bu amaçla hükümetin, Hrant Dink'in öldürülmesinden çok önce bu konuda çalışmalara başladığını ve
sivil toplum örgütlerinin görüşlerini aldığını söyledi. Bu çalışmaların hala sürdüğünü belirten Gül, “Bu maddenin değişmesini istiyorum çünkü, 301. madde bizim reform sürecimizi gölgeliyor” dedi.
Gül, dış dünyanın, sırf bu madde yüzünden sanki Türkiye'de
ifade özgürlüğü yokmuş, insanlar düşüncelerinden dolayı cezaevlerine konuluyorlarmış, kitaplar özgürce basılamıyormuş ya da hükümet eleştirilemiyormuş gibi yanlış bir izlenime kapıldıklarını dile getirerek, “Biz, böylesine bir imajı haketmiyoruz ve bunu değiştirmek istiyoruz” diye konuştu.
Türkiye'de, şiddeti desteklemediği sürece her türlü düşüncenin ifade edilmesinden yana olduklarını ifade eden Gül, aslında hükümet olarak TCK'da olumlu yönde pek çok değişiklik yaptıklarını, ancak bu madde dolayısıyla kimi entelektüel ve yazarlara bazı davaların açıldığını hatırlattı. Gül, Hrant Dink dahil sözkonusu yazarların ya da entelektüellerin hiçbirinin ceza almadıklarını, hapse konmadıklarını, davaların ya düştüğünü ya da hala sürdüğünü anlattı.
Aslında Türkiye'nin bu maddeyi AB ülkelerinin yasalarından aldığını, ancak uygulamada kimi sıkıntıların çıktığını belirten Gül, bu maddeyi değiştirmek istediklerini yineledi.
Gül, gazeteci Dink'in öldürülmesinden dolayı son derece üzgün olduklarını belirterek, haberi aldıkları zaman
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın hemen katilin bulunması talimatını verdiğini ve zanlının çok kısa bir süre içinde yakalandığını hatırlattı.
Gül, binlerce insanın, Dink'in cenazesi için İstanbul'da toplandığını ve cenazeye katılmaları için davet ettikleri
Ermeni diasporası ve Ermenistan'dan gelenlerin, gördükleri
manzara karşında çok etkilendiklerini vurguladı.
AA