ÖSYM'den Türkiye 1.sine şok tehdit!

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yürüttüğü 28 Şubat soruşturması devam ederken, o dönem toplumu hedef alan hukuksuz uygulamalar da gün yüzüne çıkıyor.

ÖSYM'den Türkiye 1.sine şok tehdit!

Zaman'ın ulaştığı belgelere göre özellikle yurt, dershane ve okullarda 'cadı avı' yapıldı. Öğrenciler yatakhanelerde başörtülü dolaştığı için yurtlar kapatıldı. İçeride dini içerikli levha bulunması yurtların mühürlenmesine gerekçe yapıldı. Başörtülü öğretmenlere yönelik baskı ise inanılmaz boyutlara ulaştı. Adeta müfettiş terörü estirildi. Özel okulları denetleyen müfettişler dersin ortasında öğretmenlerin saçını çekip peruk kontrolü yaptı. Müfettişler okul koridoru, bahçe ve sınıflarda hafiye gibi dolaşıp başörtüsü raporları tuttu. Birçok öğretmenin görev yeri defalarca değiştirildi, birçoğu da ihraç edildi. Müfettişlerin peşini bırakmadıkları öğretmenlerle ilgili notları da dikkat çekici: 'Hâlâ kapalı', 'Açtı' ve 'Yerinde açtı' gibi ifadeler raporlara girdi. Edirne'de yaşananlar ise vahametin boyutlarını gözler önüne serdi. O döneme ait belgeler, ildeki 13 yurdun 2000'e kadar ablukaya alındığını, öğrenci ve yöneticilerin fişlendiğini ortaya koydu. Fişlemelerde yurtlar kategorilere ayrılarak renkli kalemlerle 'iyi-sorun olmayan', 'Enver Ören Grubu', 'Süleymancı', 'Nurcu' şeklinde işaretlenmiş. Öğrenciler ev adreslerine kadar belirtilmiş. 28 Şubat döneminde denetlenen birçok yurt, başörtülü öğrenci ve memur yüzünden ya ceza aldı ya da kapatıldı. Belgelere yansıyan fişlemelerde Merkez İlim Yayma Cemiyeti Yüksek-öğrenim Kız Öğrenci Yurdu ve Uzunköprü Dağlı Halil Vakfı Kız Öğrenci Yurdu başörtülü öğrencileri yüzünden kapatıldı. Mahkemeye açtıkları yürütmeyi durdurma talepleri ise reddedildi. Kapatılan Uzunköprü Dağlı Halil Vakfı Kız Öğrenci Yurdu'nun 11.05.1997 tarihli Başmüfettiş M. Erdal Tur ve Müfettiş Dr. Rıfat Araz imzalı denetleme raporunda eğitim-öğretim çalışmaları, mevcut şartlara göre iyi seviyede görüldüğü belirtiliyor. Fakat yurdun kapısına 21.10.1998 tarihinde 15 başörtülü öğrenci olduğu gerekçesiyle kilit vuruluyor. Merkez İlim Yayma Cemiyeti Yükseköğrenim Kız Öğrenci Yurdu ise yönetim memuru Dilek Y. ile 10 öğrencinin başörtülü olması ve yönetim odasında, yatakhanelerde, tuvalet kapısında dini içerikli levhaların bulunması sebebiyle 05.11.1998 tarihinde Vali Yardımcısı Hikmet Çakmak ve Milli Eğitim Müdürü Reşat Küçükdemir'in imzasıyla kapatılıyor. Fişlenen öğretmen, başını açtığı halde meslekten ihraç edildi İmam Hatip Lisesi'nde kimya öğretmeni olan Ö. D. ise başörtüsü sebebiyle bir soruşturma süreci geçiriyor ve 'uyarma', 'aylıktan kesme' ve 'kademe düşürme' gibi birçok cezai işlem uygulanıyor. Aynı zamanda görev yeri de değiştirilen Ö.D. sonunda baskılara dayanamayıp başını açıyor. Ancak müfettişlerin hazırladığı belgelere 'açtı' diye yazılması yeterli görülmüyor. Ö.D., disiplin kuruluna sevk edilerek meslekten ihraç ediliyor. Milli Eğitim Bakanlığı müfettişlerince hazırlanan dosyalarda öğretmenler tek tek fişlenerek hangi görüşe yakın olduğu, 'Süleymancı', 'Nurcu' ve 'Nakşi' gibi sınıflandırmalarla kayıtlara geçti. Özellikle Kılık Kıyafet Yönetmeliği'ne aykırı olduğu gerekçesiyle başörtülü öğretmenler isim isim takip edildi ve başörtülerini açmadıklarında 'yazılı ikaz', 'uyarma', 'kınama', 'kademe ilerlemesinin durdurulması' 'aylıktan kesme' ve 'devlet memurluğundan çıkarma' cezalarından hangilerinin uygulandığı not edildi. Bu cezalardan sonraki durumlarının da not edildiği resmî belgelerde 'hala kapalı', 'açtı' ve 'yerinde açtı' gibi ifadeler yer alıyor. Bunlardan birisi de Edirne'nin Uzunköprü ilçesinde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenliği yapan S.Ö. adlı öğretmen. S.Ö. başını açmadığı için üç kez okulu değiştiriliyor. İmam Hatip Lisesi'nden ilköğretim okuluna, oradan tekrar İHL'ye ataması yapılıyor. Ancak her gittiği okulda başını açmadığı için sırasıyla üç kez üst üste kınama cezası ve bir yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası alıyor. Bir diğer mağdur isim ise din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeni olan H.A.K. Uzunköprü Lisesi'nde öğretmenlik yapan H.A.K., derslere başörtülü girdiği gerekçesiyle 'uyarma', 'kınama', 'ihtar' ve son olarak da görev yeri değiştirilerek 'aylıktan kesme' işlemleri uygulanıyor. Bir ilkokulda görevlendirilen H.A. K., hakkında soruşturma açılıyor. Müfettiş belgeleri ve okulun tuttuğu tutanaklarda öğretmen koridor, okul bahçesi ve sınıflarda takibe alınarak başörtüsünü açıp açmadığı kontrol ediliyor. Okul müdürü, başını açmaya ikna edilemeyen H.A.K. hakkında bir tutanak hazırlayıp Valiliğe gönderiyor. Hakkında soruşturma açılan H.A.K. ile ilgili soruşturma dosyasına İlköğretim Müfettişi İ. M. tarafından yazılan "ilgili ikna edilmek için İlimiz Milli Eğitim Müdürü ve Sayın Valimiz tarafından kabul edilmiş, Kılık ve Kıyafet Yönetmeliği'ne uyması gerektiği konusunda iknaya çalışılmış fakat hiçbir şekilde ikna edilmesi mümkün olmamıştır." ifadeleri dikkat çekiyor. Başörtülü kızların başlarını açması için İÜ bünyesinde kurulan ikna odalarında yaşadıkları psikolojik harekatı hatırlatan ifadeler ilginç bir çıkarım ile devam ediyor. Müfettiş İ.M., daha önce geçirdiği soruşturmalar ve 'kademe ilerlemesinin durdurulması' cezasına rağmen H.A.K.'nin başını açmamasını, "bu durum ise ilgilinin bu davranışı tamamen ideolojik ve siyasi amaçlarla yaptığını kurumun huzur ve sükununu, çalışma düzenini bozduğu kanaati oluşmaktadır." ifadeleri ile yorumluyor. Mağdur öğretmen ise savunmasında mesleğe başlarken de başörtülü fotoğraf verdiğini ve bunun o zaman problem olmadığını, ayrıca başörtülü derse girmeyi suç olarak görmediğini belirtiyor. Aynı yönetmeliği ihlal eden birçok öğretmen ve memur hakkında yasal işlem yapılmadığını belirten H.A.K. "Cumhuriyet'in temel ilkelerinden laik devlet sisteminin doğal bir sonucu olarak böyle olmam tabiidir." cümleleriyle savunmasını tamamlıyor. Ancak tüm bu savunmalarına karşın H.A.K. 'devlet memurluğundan çıkarılma' cezasıyla disiplin kuruluna gönderiliyor. Müfettiş, sınıfın ortasında 'peruk' kontrolü için bayan öğretmenin saçını çekti 28 Şubat'ta özel okul ve dershanelerde öğretmenlerin maruz kaldığı davranışlar 'bu kadar da olmaz' dedirtiyor. O dönem İstanbul'daki özel bir okulu teftişe gelen müfettiş, bir bayan öğretmenin dersine giriyor. Uzun süre izledikten sonra dışarı çıkmak için kalkıyor. Kapıya yönelirken bir anda öğretmenin saçını tutup çekiyor. Bu sırada canı yanan öğretmen çığlık atıyor. Müfettiş, pişkin pişkin "Sadece peruk mu diye kontrol ettim." diyor. Öğretmen, hıçkırıklarla ağlamaya başlıyor, daha sonra psikolojik sorunlar yaşadığı için öğretmenliği bırakıyor. Erkek öğretmene 'Niçin başörtüsü taktın?' cezası Milli Eğitim'in açtığı stajyer öğretmenlerin katıldığı kursa kolejden iki öğretmen katılıyor. Kursa takım elbiseleriyle devam eden öğretmenlerin ardından Milli Eğitim Teftiş Kurulu'ndan okullarına yazı geliyor. Sınava katılan 4 stajyer öğretmenin kılık kıyafete uymadıkları için ifadesi isteniyor. İsmi İbrahim Halil olan öğretmene "Niye başörtülü girdin?" diye soruyorlar. Öğretmen şaşırıyor. Öğretmenin isminin İ. Hilal diye yazıldığı ortaya çıkıyor. Türkiye birincisine ÖSYM başkanından tehdit: Dershane öğretmenlerinin reklamını yapma yoksa seni 11. yaparım 1996 yılında imam hatip öğrencisi Selim Tuzci, ÖYS sonuçları kamuoyuna açıklanmadan önce ÖSYM başkanından telefon alıyor. ÖSYM başkanı, ilk 10'a girdiğini ve uçak biletinin hazır olduğunu, hemen Ankara'ya gelmesini söylüyor. Dershane hocaları da Tuzci'yle birlikte gidiyor. ÖSYM'nin koridorunda karşılaştıkları ÖSYM başkanı, Tuzci'yi kolundan tutup bir odaya götürürken, öğretmenleri binadan dışarı çıkartıyor. Tuzci'yi otele yerleştirip kimseyle görüştürmüyor. Başkan, Tuzci'ye şu şantajı yapıyor: "Bak oğlum. Sınavda ilk 10 arasına girdin. Bu dershanecilerle görüşmeyeceksin, onların bu başarıyı reklam etmesine izin vermeyeceksin. Söylediklerimi yapmazsan seni ilk 10 içinden alır, 11. yaparım." Sonuçlar açıklandıktan sonra Tuzci'nin Türkiye birincisi olduğu anlaşılıyor.
<< Önceki Haber ÖSYM'den Türkiye 1.sine şok tehdit! Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER