Türkiye'de bir dönem kapanıyor.
TBMM bünyesinde ilk kez
darbeler araştırılıyor. Bu önemli süreçle ilgili TRT Haber'e konuşan TBMM Darbeleri
Araştırma Komisyonu Üyesi
AK Parti Erzurum Milletvekili
Cengiz Yavilioğlu, yaptıkları çalışmalarla ilgili önemli ayrıntılar paylaştı.
Yavilioğlu, darbelerin ekonomiye verdiği zarara dikkat çekerek, "28 Şubat'ta batan bankalara değil, asıl olarak batmayan bankalara bakmamız gerekiyor" dedi.
“Hesaplaşmayacağız, Zulmetmeyeceğiz”
TBMM
Darbeleri Araştırma Komisyonu Üyesi Yavilioğlu'na sorulan ilk soru “Bu
komisyon hangi amaçla kuruldu?” oldu. Yavilioğlu, bu soruya şu cevabı verdi:
“Adaletin tecellisinin önünü açmak için kuruldu. İnsanları sınıflara ayırarak onların üzerinden
siyaset yapanların bunu yapmaması için kuruldu. Darbeleri araştırmakla biz kimseyle hesaplaşmayacağız, zulmetmeyeceğiz. Biz,
adalet ve eşitlik kavramını yan yana koyacağız. Geçmişte bize zulmetmiş olsalar bile biz hak ve adaletten ayrılamayız.”
“120 Kişiyi Dinledik”
Yavilioğlu, dinlenen kişi sayısı ve komisyonun çalışmalarıyla ilgili olarak şu ifadeleri kullandı:
“Komisyonda 120 kişiyi dinledik. Üç alt komisyonumuz var. En yoğun dinleme 28 Şubat'ta oldu. 80 kişi dinlendi. Çağrılan kişiler çok farklı alanlarda çağrıldı. Hem
mağdur olanlar hem de işin içerisinde olanlar var. Bizim amacımız yanlışları ortaya koyarak doğruyu ortaya çıkarmaya çalışmaktır. Arşivler ve belgeler üzerinde çalışmalarımız da var. Belirlenmiş temel sorular vardı.”
“Menderes'in İtibarı Kesinlikle İade Edilmeli”
Komisyonun çalışmaları çerçevesinde 27
Mayıs darbesine değinen
Cengiz Yavilioğlu, “
27 Mayıs'ın nedeni neydi? Aktörleri kimlerdi? Mağdurları kimlerdi? Mesela Adnan Menderes'in kesinlikle asılmaması gerekiyordu. Sayın Menderes'in itibarının iade edilmesi ve
hain olmadığının ortaya çıkarılması gerekir. Kişiler hayatta ol
masalar bile mağduriyetlerinin giderilmesi gerekir” diye konuştu.
"28 Şubat Sürecinde Her Şey Gözüktüğü Gibi Değil"
Cengiz Yavilioğlu, 28 Şubat süreciyle ilgili olarak ise “Çalışmalar sırasında her şeyin gözüktüğü gibi olmadığını gördüm” dedi.
"Darbelerin En Önemli Sonucu Korku Üretmesidir"
Yavilioğlu, söz konusu komisyon çalışmalarının sağladığı faydalara değinirken “Korkuları yenmek önemlidir. Darbelerin en önemli sonucu korku üretmesidir. Bunlar kamuoyunda tartışılarak korkularda gideriliyor” ifadelerini kullandı.
Basına kapalı oturumların çok az olduğunu ifade eden Yavilioğlu, bunların komisyona gelenlerin talepleriyle ilgili olduğunu kaydetti.
Cengiz Yavilioğlu, “Yeni belgeler gördünüz mü?” şeklindeki soru üzerine “Üniversiteden sebepsiz yere uzaklaştırılmamla ilgili belgeleri şimdi görüyorum”< dedi.
“Pişman Olanlar Vardı”
Yavilioğlu, o dönemle ilgili dinlenenler arasında “pişmanlığını” belirtenler olduğunu kaydederek, şunları söyledi:
“Ayrılırken ‘buraya tekrar döneceğim ve sizin bana yaptığınızı ben size yapmayacağım' dedim. Önemli olan adaletli davranmaktır. Mağduriyete sebep olanlardan pişman olanlar vardı.
Dinç Bilgin bunlardan birisi. Karamehmet'in ‘keşke medyaya girmeseydim' demesi.
Aydın Doğan haber yaparken ‘kullanıldıklarını' da söyledi.
Polis anonsuyla haber yaptıklarını ve bunu yapmamaları gerektiğini söyledi"
“Fadime Şahin'i Davet Ettiniz mi?
“Fadime Şahin'i davet ettiniz mi? Böyle biri var mı?” sorusuna Cengiz Yavilioğlu, şu cevabı verdi:
“Bazı kişilerin nasıl acı bir şekilde kullanıldığını gördüm. İsmi kullanılmışlıkla beraber
pazara çıkarılmış ve pazar değeri olan kişiler olmuş ve satılmış. Kullanılanları asıl aktör olarak ortaya çıkarmamak lazım. Buradan menfaat elde edenler değildir. Konuşulan kişilerin sonrasındaki mağduriyetleri bakmak lazım."
“Fadime Şahin'e ulaşılabiliyor musunuz?” sorusuna da Yavilioğlu, “Evet“ karşılığını verdi.
Darbelere “Dış” Destek
Yavilioğlu, darbelerin dış desteğine de vurgu yaparak, şöyle konuştu:
“Türkiye'de olan bu darbeler ana eksenin ve tali eksenlerin kaymasından oluşuyor. Belirli odaklar ve güç merkezleri dünyadaki işlerin bir ahenk içinde yürümesini isterler. Bu ahengin dışında hareket edenlere müdahale ederler. Refahyol'da, Menderes'te de böyledir. Türkiye gibi bir ülkenin Rusya'nın olduğu yerde olması, gerektiğini düşündüklerinden müdahale edilmiştir. Sayın
Erbakan seçilince
İslam ülkelerine gidiyor. Ne oluyor dediler? Bu kurulu düzen için korkunç bir farklılıktır. 28 Şubat'tan birkaç hafta sonra
Amerika Başkanının Türkiye'deki bu farklılaşmaya müdahale edilmesi gerektiğini ifade ettiği söylendi.”
"Cindoruk'un Tutumundan Rahatsız Oldum”
Yavilioğlu, komisyonun çağrısına
Hüsamettin Cindoruk'un olumsuz
cevap vermesi ve bu konuda söylediklerinden rahatsız olduğunu kaydetti.
Dış Destek Olursa Türkiye'de Darbe Olur mu?
“Uluslararası mekanizmalar tekrar isterlerse Türkiye'de darbe olur mu?” sorusuna Yavilioğlu'nun cevabı şu şekilde oldu:
“Siyasi ve
ekonomik istikrarsızlık olması gerekir. Bunlar güçlü olursa demokrasinin güçlenmesi demektir. Bu da dışarıdan müdahalelere kapalı hale gelmesi demektir. Kendinizi güçlendirmelisiniz. Türkiye tarihinde ilk defa bir parti oy oranlarını arttırarak tekrar iktidara geliyor.”
Yavilioğlu, “Darbe olamaması için birincil neden nedir?” şeklindeki soru üzerine de, “Dönemseldir. İstikrar olmazsa yatırımcı çekilir. Bu da ekonomiyi etkiler. Bu da dışarıdan müdahaleyi getirir.Bilhassa 28 Şubat darbesini yapanların
hedefinde sadece inananlar değil, millet vardır.” dedi.
“28 Şubat'ta Dindarlar Hedef Alındı”
28 Şubat'ta dindarların hedef alındığını kaydeden Yavilioğlu, “Bütüne bakıldığında ekonomi küçülmüştür, hep beraber fakirleştik. Darbelere baktığınızda herkesi görürsünüz. Yapılan
baskı herkesi etkiliyor. Elit sınıfın özgürlüğü korunuyor. Bir seferinde bir tarafı hedef alan darbe başka sefer başkalarını hedef alıyor” diye konuştu.
Cengiz Yavilioğlu, “Komisyona gelip bilgi verenler arasında
Meclis'i küçümseyen tavır gördünüz mü?” sorusuna “Küçümseyenle karşılaşmadım. Ama konuşmasında beklediğinden daha az bir güçle karşılaştığını hissettiğim oldu” karşılığını verdi.
Yavilioğlu, “
Cevdet Sunay'ın kızı gelmişti. Onların anlattıkları o dönem ve sonrasında yaşadıkları bizleri üzdü” dedi.
“60 İhtilali Darbelerin Anası”
1960 ihtilali için “darbelerin anası” nitelemesini kullanan Yavilioğlu, askeri vesayetin 1960 darbesiyle başladığını dile getirdi. Yavilioğlu, “Birincisi askerleri siyasetin içine çekti. Darbelerle müdahale edilmesi zamanda sürekli hale geldi. 61 anayasası askerleri hükümetin üzerine çıkardı. Siyasetle iktidara gelenler ve
senato var. Siyaset alanını daraltan
Anayasa Mahkemesi var. HSYK'nın kurulması yine o zaman.
Askeri mahkemeler özerkleşiyor o dönemde” dedi.
Darbelere zemin hazırlayan unsurlar açısından TSK İç Hizmet Kanuna da işaret eden Yavilioğlu, darbe dönemlerinde medyanın rolünün çok önemli olduğuna vurgu yaptı.
“28 Şubat ve 27 Mayıs Birbirine Çok Benziyor”
Yavilioğlu, darbelerin gerekçeleri ve medyanın rolüyle ilgili olarak ise şunları ifade etti:
“Darbelerin gerekçelerine bakıldığında net bir
renk yok. Demokratik bir devlet yönetiminde hareket ettikleri maddelerle askerin hareket etmesine imkan yoktur. Askerler eskiden emir komutayla yönetilirdi, şimdi ikna olmak istiyorlar. Asker bu işi kendi başına organize eden yapan ve bitiren değildir. 28 Şubat ve 27 Mayıs birbirine çok benzer. 27 Mayıs'ta yuvarlak masa toplantısı yapılıyor. Milli Birlik Komitesi medyayı çağırarak muhalefet etmemesi gereken konuları söylemişti. Daha sonrada Türk medyası çok sadıktır diye övülmüştür. Brifingler veriliyor. Korkulan şeyler söyleniyor. İş adamlarının ne kadar parası varsa, hesabı çıkarılmış."
Darbe Dönemi Kapandı mı?
"Darbeler dönemi kapandı mı?" soruna Yavilioğlu, "AK Parti döneminde darbeleri önlemeye yönelik önemli adımlar atıldı" cevabını verdi.
"28 Şubat'ın Maliyeti 290 Milyar Dolar"
Yavilioğlu, darbelerin "finansal" ayağına da dikkat çekerek, "Bu işin esas yönü finansal ayağıdır. 28 Şubat'ın finansal maliyeti yaklaşık 290 milyar dolardır. Terörün maliyetine denk. 2011'deki
vergi gelirlerinin 2 katı. Özelleştirmelerden elde edilen gelirin 7 katı. O dönemdeki
sistem kamu sektörü borçlanması yüksekti. O yıllarda faaliyet dışı karlar yüzde 33'ten 200'ün üzerine çıkmıştır" diye konuştu.
"Batanlara Değil Batmayan Bankalara Bakmalıyız"
Cengiz Yavilioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"
Kamu bankaları 30 milyar dolar zarar etti. O dönemde batan bankalara değil asıl olarak batmayan bankalara bakmak lazım. Hasan Kılavuz'u dinledik. O dönem
Vakıfbank Genel Müdürüydü. Belirli kişilere
kredi verilmesi için kendisinin zorlandığını anlattı. O dönemde paradan para kazananlar hiçbir yatırım yapmadı."
“Suç Duyurusu da Olabilir”
Yaptıkları çalışmaları Meclis Genel Kurulu'na sunacaklarını kaydeden Yavilioğlu, “Bu süreçten sonra bir suç duyurusu da olabilir. Bizim işimiz kamuda bir vicdan oluşturma” şeklinde konuştu.