Marmara Üniversitesi Rektörü Zafer Gül, önceki gün akıl almaz bir uygulamaya imza attı. Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencilerinin yaklaşık bir ay önce planlayıp beni davet ettiği söyleşimi iptal etti.
Öğrenciler, hukuk fakültesi kampüsündeki konferans salonunda sıranın gelmesi için uzun süre beklemiş ve nihayet 14 Mart 2014 günü için konferans izni almışlardı. Afişler hazırlanmış, okulda duyurular yapılmıştı. Konferans konusu ise ‘Hukuk ve medya’ idi. Davet edilen gazeteci yani ben de, hukuk fakültesi mezunu, avukatlık stajını yapmış biri olarak hem hukuk sistemi hem de medya ile alakalı fikirlerimi öğrencilerle paylaşacaktım. Öğrenciler, kendileriyle aynı sıralarda okumuş, aynı dersleri almış bir hukukçudan medyayı ve hukuk sistemini dinlemek istiyordu. Ama Rektör Gül, söyleşiden bir gün önce akşam vakti afişleri kaldırtıp konferansı iptal etti. Bu iptal kararını da öğrencilere iletmek zahmetine bile katlanmadan sadece güvenliğe bildirdi. Konferansın iptalini güvenlik yetkililerinden öğrenen öğrenciler, gerekçesini ise başta öğrenemediler. Ama daha sonra ulaştıkları kaynak, konuşmacının Zaman Gazetesi’nden bir gazeteci olmasının iptal gerekçesi olduğunu kendilerine bildirdi.
Hukuk öğrencileri de, hayatlarında somut olarak hak-hukuk ihlalini böylece yaşamış oldu. Onlar yine yılmadı ve okulda özel işletme olan bir kafede söyleşiyi yapmaya karar verdi. Konferans salonunda 300 kişi olacaktı, kafede 30-40 kişi olduk. Niye, çünkü güvenlik, hem hukuk fakültesi hem de diğer fakültelerden söyleşiye gelen öğrencilere ‘iptal haberini’ verdi ve onları kapıdan geri çevirdi.
Özetle, Zaman Gazetesi’nden geldiğim için konferans salonunun kullanılmasına izin verilmedi. Bu yeni gelişme, hükümet baskısıyla ortaya çıkan ve Türk Hava Yolları’nda olduğu gibi gazeteye uygulanan sansürün bir uzantısıydı. Üniversiteler ‘bilim yuvası’ olmak temeli üzerine kurulmuş, şiddet ve hakaret içermemek üzere her görüşün dile getirildiği yerdir. Ama bu tecrübe ile bir kez daha görüyoruz ki, devletin ‘dışlayıcılığı’, 28 Şubat alışkanlıkları kolay kolay değişmiyor. Aktörler değişse de, zihniyet aynı. 28 Şubat döneminde yine üniversitelerde ayrımcılık vardı. Başı açık-başörtülü kız öğrenciler ayrılmış, başörtülüler kapıdan geri çevrilmişti. Görüşleri beğenilmeyen hocalar okullardan uzaklaştırılıyordu. Bugün ise Zaman muhabiri olmak ayrımcılığa maruz kalmaya yeterli. Çünkü daha 2 gün önce 12 Mart 2014’te Marmara Üniversitesi’nin en büyük konferans salonunda Star Gazetesi yazarı Hakan Albayrak, Türkiye Gazetesi yazarı Yıldıray Oğur ve Yeni Şafak yazarı Süheyb Öğüt, konferans vermiş. “Yeni Türkiye’yi Konuşuyoruz” başlıklı siyasi konferansı düzenleyen ise üniversitede bir grup ya da öğrenci kulübü bile değil. ‘Platform Siyah’ isminde dışarıdan bir grup, Marmara Üniversitesi’nde konferans düzenliyor. Ama üniversitenin kendi öğrencileri yani ‘Marmara Üniversitesi Akademik Çalışmalar Kulübü’ söyleşi düzenlediğinde ise yasakla karşılaşıyorlar. Sanırım asıl, gerçek ‘Yeni Türkiye’ bu!
Ben bir gazeteci olarak bu ayrımcılığa uğramaktan elbet muzdaribim. Ama dikkat edilmesi gereken bir nokta daha var ki, rektörlük kendi öğrencilerini mağdur ediyor. Onların düşüncelerine değer vermiyor. Kendi öğrencilerini yasaklarla ötekileştiriyor. Bu da, dikkate değer 28 Şubat alışkanlıklarından biri maalesef.