28
Şubat sürecinde
insan haklarını ihlal eden uygulamalar Türkiye'nin peşini bırakmıyor.
AİHM, 1999'da
Mazlum-Der üyelerine ait toplam 188 yere yapılan
baskınlar sebebiyle Türkiye'yi 3 bin
Euro tazminat ödemeye mahkum etti.
Kararda,
Ankara eski DGM
Savcısı Nuh
Mete Yüksel tarafından ev ve işyerlerine yapılan baskınların özel hayatın ihlali anlamına geldiğine dikkat çekildi. Anayasa'nın 129. maddesine göre,
Hazine dava açarak söz konusu tazminatı
Nuh Mete Yüksel'den tahsil edebilecek. Dava konusu baskınlar, 19 Haziran 1999'da
ülke genelinde yapıldı. Savcı Yüksel, laik rejimi tehdit ettiği iddiasıyla Mazlum-Der için
arama emri çıkarttı. Nöbetçi askerî hakim tarafından verilen izinle derneğe baskın yapıldı. Ancak Yüksel, 16 yer olarak belirtilen baskınları hakim kararından bir gün sonra genişletti. Aranacak yerlere derneğin genel başkanı ve
yönetim kurulu üyelerinin ev ve
bürolarını da ekledi.
Mazlum-Der'in 11 kişiden oluşan başkan ve yönetim kurulunun ev ve işyerlerinin katılmasıyla aranacak yer sayısı 38'e çıktı. Dönemin
İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Yahya Gür, DGM ve savcılığın arama emirlerini valiliklere aktarırken aramanın kapsamını daha da genişleterek, bütün şubelerin yönetim kurulu üyelerinin ev ve bürolarının aranmasını istedi. Böylece arama yapılan yer sayısı 188'e çıktı.
Baskınlarda o dönemde derneğin
İzmir şubesi yönetim kurulu üyesi olan
avukat Taner Kılıç'ın ev ve işyeri de vardı. Kılıç'ın büro ve evindeki sekiz video
kaset ve değişik belgelerden fotokopiler alındı. Ancak toplanan
delillerden bir sonuç çıkmadı ve
dernek hakkında
takipsizlik kararı verildi. Takipsizlik kararı üzerine Avukat Kılıç, baskınların
kanuni olmadığı gerekçesiyle ilgili kişiler hakkında suç duyurusunda bulunup dava açtı.
Yaklaşık beş yıl sonra incelemelerini tamamlayan
mahkeme, kararını bu hafta içinde açıkladı. AİHM kararında şöyle denildi: "İçişleri Bakanlığı müşteşarı, mahkeme tarafından çıkarılan ve cumhuriyet savcılığı tarafından genişletilen arama emrine, İzmir şubesinin yönetim kurulu üyesi olan başvuru sahibinin ev ve bürosunu dahil etmekle fazla geniş bir yorumda bulunmuştur. Arama ve el koyma işlemi abartılıydı ve özel bir
yetki olmadan mesleğe özel malzemeler alınmıştır." Mahkeme, başvuru sahibine 2 bin Euro
manevi tazminat, harcama ve masraflar için de bin Euro ödenmesine karar verdi. AİHM'nin yaklaşık altı yıl sonra verdiği kararı değerlendiren avukat Taner Kılıç, çıkan karardan mutlu. Ev ve işyerine yönelik baskınların kanuni olmadığını söyleyen Kılıç, AİHM'nin verdiği para cezasını bariz bir şekilde sorumlulukları bulunan Savcı Yüksel ve dönemin müsteşarı Gür'ün ödemesi gerektiğine dikkat çekiyor. Bu tür kusurlarda AİHM nezdinde devletin sorumlu olduğunu hatırlatan Kılıç, şunları söylüyor: "Bu para aynı zamanda senin, benim vergilerimden oluşan Hazine'nin parası. Ama burada hatayı yapan bütün Türk halkı değil. Hazine avukatlarının bu kişilere rücu etmeleri gerekir. Bence burada Yüksel'in de Gür'ün de hatası var."
Özellikle 28 Şubat sürecinde açtığı davalarla dikkat çeken Nuh Mete Yüksel,
İstanbul Barosu eski Başkanı
Yücel Sayman hakkında da gizli
örgüt ve
casusluk davası açmıştı. Davadan
beraat eden Sayman, yargıya başvurarak elinde hiçbir delil olmadan kendisini suçlayan Yüksel'den 30 bin 500 YTL tazminat istemişti.
Nuh Mete Yüksel'in, Fazilet Partisi milletvekili Merve Kavakçı'nın evine yaptığı baskın da çok tartışılmıştı. Yüksel, Kavakçı'nın kapıyı açmaması üzerine, 'Gerekirse kapıyı kırarım.' demişti. Bu olayda Kavakçı'yı gözaltına alamayan Savcı Yüksel'e, dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel ve
Başbakan Bülent Ecevit'ten büyük tepki gelmişti. Daha sonra
Adalet Bakanlığı, Yüksel hakkında
soruşturma açmıştı.
ZAMAN