- Türkiye'yi 27 Mayıs darbesine götüren süreçte bir yalan daha ortaya çıktı
- 54 yıllık sır: İsmet Paşa'nın kafası yarılmadı, bandajlama olmadı
- O sürecin şahitleri yalan haberleri anlattı
1 Mayıs 1959'daki Uşak olaylarının şahidi, zamanın CHP Milletvekili Rıza Salıcı'nın oğlu İrfan Salıcı ve eşi Rabia Salıcı, İsmet İnönü'nün kafasının yarıldığı iddiasının doğru olmadığını söyledi. Türkiye'yi 27 Mayıs darbesine götüren süreçte önemli bir psikolojik eşik sayılan bu hadisenin, gazetelerde anlatıldığı gibi olmadığı ortaya çıktı. Cihan Haber Ajansına konuşan Salıcı ve eşi, "Paşanın kafası yarılmadı, bandajlama olmadı. Birileri gelse, tarihe tanıklık etse diye çok bekledik. Hakikatleri konuşacağım, yalan dolan yok." dedi.
Söz konusu olaylar, Demokrat Parti'nin askerî darbeyle iktidardan indirilmesinden yaklaşık bir yıl önce yaşandı. Muhalefet lideri İnönü, beraberinde dönemin CHP milletvekilleri Avni Vural, Ali Rıza Akbıyıkoğlu, Adnan Çalıkoğlu ve Rıza Salıcı ile birlikte 50 civarında milletvekiliyle çalışmalar yapmak için Ege Bölgesi gezisi başlattı. İlk durak Uşak'ta 1 Mayıs'ta yaşanan olaylar sebebiyle ziyaret yıllarca çok tartışıldı. Bazı gazeteler, 2 Mayıs'ta İnönü'nün kafasının DP'liler tarafından atılan taşlarla yarıldığı ve bandajlandığı haberleriyle çıktı. Türkiye'yi 27 Mayıs darbesine götüren süreçte önemli olan bu hadisenin, gazetelerde yazıldığı gibi olmadığı yıllar sonra anlaşıldı. Olaylarının görgü şahidi Rıza Salıcı'nın oğlu İrfan Salıcı ve eşi Rabia Salıcı, "Okuduğumuz şeylerin çoğu yalan yanlış. Bu yazıları görünce birileri gelse, tarihe tanıklık etse diye çok bekledik."diye konuştu.
29-30 Nisan'da İsmet İnönü'yü evlerinde misafir eden, 1 Mayıs Uşak olaylarının hayatta kalan görgü şahidi İrfan Salıcı, şunları anlattı: "İsmet İnönü'nün, 'Ben Rıza Salıcı'nın evinde rahat ederim.' sözünü duyan rahmetli babam, evimize davet etti. Uşak'a her geldiğinde bizim misafirimiz olurdu. Nisan ayının sonlarında İsmet Paşa Uşak'a geldi. İstasyondan evimize kadar bir jipin üzerinde geldi. O kadar sevgi gösterisiyle karşılandı ki kısa sürede geldiğimiz evimize, binlerce kişinin sevgi gösterileriyle bir saatte zor geldik. Paşa bizim evdeyken binlerce insan ziyaret etti. Uşak'a geldiği ilk gün, yoğunluktan dolayı yorulduğu için istirahate çekildi. Ertesi gün okula giden çocuklar, İnönü'yü görmek istedi ve evimizin önünde kalabalık oluşturdular. İnönü, sabah uyandığında Bacakzadeler'in evini ziyaret etmek istedi. (Atatürk'ün Yunan komutanını esir aldığı ev). O zamanın güvenlik güçleri, bu evi ziyaret etmesine izin vermediler. İnönü'nün kararlılığını görünce Paşa ile birlikte evi ziyarete gittiler ve tekrar bizim eve geldiler."
Salıcı ve eşi, 1 Mayıs günü yaşananları da çok net hatırlıyor. O gün İnönü, güvenlik gerekçesiyle önce şehre yakın noktadaki, lokomotiflerin yük almak için durduğu Uşak Şeker Fabrikası'ndan trene bindirilmek istenir. Bu teklifi kabul etmez ve kalabalık bir CHP grubu tarafından misafir olduğu evden uğurlanır. Salıcı ve eşi o günü şöyle anlatıyor: "Evimizden babam Rıza Salıcı ile birlikte İsmet Paşa tren istasyonuna giderken kalabalık CHP'liler uğurladı. Şeker fabrikasından trene bindirmek isteyenlere İnönü, istasyondan gitmek istediğini söyledi ve trene istasyondan bindi. İstasyonda diğer partililerin elemanları, ellerinde bayraklarla İnönü'yü karşıladı. Protesto etmek isteyen bir grup DP'li, ellerindeki flamaları bırakıp İnönü'nün ellerini öpmeye kalkıştı. İsmet İnönü, trenden halkı selamlarken dışarıdan kimin attığı belli olmayan küçük bir taş, fötr şapkasına denk geldi. Taş hafif denk geldiği için bir sıkıntı olmadı."
Dönemin gazetelerinde, İnönü'nün kafasının yarıldığına ve bandajlandığa dair çıkan haberleri doğru bulmayan İrfan ve Rabia Salıcı, "Paşa'nın kafası yarılmadı, bandajlama olmadı. İnönü'nün ağzından da Uşak halkına karşı kötü bir söz çıktığına şahit olmadım." şeklinde konuştu.
Bazı gazetelerde ve kitaplardaki, İnönü'yü yakmaya kalktıkları iddiasını da cevaplandıran Salıcı ve eşi, evin zemininde bulunan sinemanın bodrumunda afişlerinin yandığını aktardı: "Sinemanın altında, bodrum katta yangın çıktı. Sinema afişleri yanmış. İsmet Paşa'ya hissettirmeden itfaiyeyle söndürdük. O sırada İsmet Paşa istirahat ediyordu. Üst katta yangın olmadı." ifadeleriyle iddiaları yalanladı.