Arınç, ama ümitsiz olmadıklarını, tarihi doğru okuyan bir neslin geriden geldiğini ifade ederek, ''Onlar bizim hatalarımızı görüyorlar ve bizim gibi davranmayacaklar. İdeolojik kamplara bölünmeyecekler, halkı sınıflara ayırmayacak, kişisel çıkarları peşinde koşmayacaklar'' diye konuştu. 23
Nisan Ulusal Egemenlik ve
Çocuk Bayramı kutlamaları
çerçevesinde, Birinci Büyük
Millet Meclisi'nde
tören düzenlendi.
TBMM Başkanı Arınç, saygı duruşunda bulunulması ve
İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından konuşma yaptı. Konuşmasında, o döneme ait notlardan örnekler de veren Arınç, ilk Meclisi kuran milletvekillerinin 92 tanesinin
Osmanlı Meclisi Mebusan'ın üyeleri olduğunu, bunlardan 14 tanesinin Malta'da İngilizlerin sürgüne gönderdiği ve bir şekilde oradan kaçarak gelen mebuslar olduğunu belirtti. Bu kişilerin, Meclisi Mebusan'ın geleneğini, kurallarını ve havasını ilk Meclise taşıdıklarına işaret eden Arınç, tecrübeli mebusların diğerlerine yol gösterdiğini, yasama faaliyetini öğrettiklerini anlattı. Arınç, ilk Meclis'te kullanılan iç tüzüğün Osmanlı Meclisi Mebusanı'nın tüzüğü olduğunu ve 7 yıl yürürlükte kaldığını vurgulayarak, şöyle konuştu:
''İlk
Meclis Başkanı seçiminde,
Mustafa Kemal Atatürk'le yarışan ve sonra onun yardımcısı olan iki kişi,
Mevlana hazretlerinin soyundan gelen iki çelebiydi. Meclisin içi tam bir
Anadolu fotoğrafıdır. Etnik açıdan, kültürel açıdan,
inanç açısından Anadolu'nun aynasıdır. Bir
Kürt ağası, bir
Alevi dedesi, bir
Karadeniz uşağı, Aydın efesi,
Balkan göçmeni ve daha niceleri... Anadolu toprakları kimi barındırmışsa Meclis'te onlar temsil edilmiştir. Her meslekten insan vardır burada.
Gazeteci Hüseyin
Avni, İttihat Terakki'nin istihbaratçısı Kara Vasıf, tüccar Ahmet Efendi, asker İsmet Paşa,
Yazar Yunus Nadi, Şair Mehmet Akif... Mustafa Kemal ise
kurmay bir
zeka olarak Meclisin başındadır. Milletvekillerinin yüzde 60'ı bir, yüzde 30'u iki
yabancı dil biliyordu.''
''TARİHİ DOĞRU OKUYAN BİR NESİL GELİYOR GERİDEN''
TBMM Başkanı Arınç, bir
ülkenin tarihinin yazıldığı bu binada bir kez daha o günleri anmanın hem hüznünün, hem gururunun yaşandığını ifade ederek, 86 yıl önce bu sıralarda oturan isimleri bilinen ya da bilinmeyen tüm kahramanları anmak için burada toplandıklarını söyledi.Arınç, şöyle devam etti:
''Onlara çok şey borçluyuz. Onlara bir
yaşam borçluyuz aslında. Şu anda tükettiğimiz yaşamı borçluyuz. Çocuklarımızın özgürce dolaştığı bir vatanı onlara borçluyuz. Bayrağımızı onurla dalgalandırdığımız toprakları borçluyuz. Ne söylesek onların fedakarlıklarını karşılamaz. Kelimelerden dizili hiçbir söz onların yaptıklarını tam olarak anlatamaz. Ama yine de dilimiz döndüğünce onları anlatmalıyız. Zira bugün o insanların fedakarlıklarına ihtiyacımız var. Onların dostluklarına
ihtiyacımız var. Onlar gibi 'vatanperver' adını almaya ve ülke için, millet için kendimizi feda etmeye ihtiyacımız var. Ne yazık ki, biz onlardan çok uzağız. Onların fedakarlıklarından çok uzağız. Ama ümitsiz değiliz. Tarihi doğru okuyan bir nesil geliyor geriden. Çocuklarımız, gençlerimiz geliyor geriden. Onlar bizim hatalarımızı görüyorlar ve bizim gibi davranmayacaklar. İdeolojik kamplara bölünmeyecekler, halkı sınıflara ayırmayacak, kişisel çıkarları peşinde koşmayacaklar. Eminim ki, bizim çocuklarımız tıpkı ilk Meclisin kurucuları gibi tek yürek olacak, tek
bayrak altında büyük hayallerin peşinde koşacaklar. Onlar, bizim gibi enerjilerini, güçlerini iç çekişmelerde tüketmeyecek, daha güçlü bir
Türkiye kurmak için harcayacaklar.''