Ankara gazeteciliği bugünlerde
bulmaca çözmeye benziyor.
Cevap bekleyen onlarca soru,
analiz edilmeye muhtaç bir düzine gelişme var.
BDP'li vekillerin ifade
krizinden Danıştay'ın hakimlere yönelik
telefon dinleme içtihadına, STK'daki 'kozmik
aramadan'
Ergenekon'daki
şüpheli intiharlara kadar her biri
deve dişi gibi gündemler var.
Bu süreçte en kritik konu şüphesiz
Özel Kuvvetler'deki 'kozmik arama.' Konunun bizatihi kendisi yılın olayı olmaya
aday. Bugüne kadar 'Ordunun
yatak odası'ndan tutun da 'Kontrgerillanın kalbi' gibi muhtelif tanımlamalara konu olan
Seferberlik Tetkik Kurulu (STK)
Hakim Kadir Kayan tarafından inceleniyor. İnceleme tek hakim tarafından yapıldığı ve veriler olay yerinde analiz edildiği için çalışmanın kaç gün süreceğini kestirmek zor.
Tabi konu bu kadar hassas olunca spekülasyon da bol. STK'daki 'aramanın orduyu yıprattığını' düşünenler ile 'buradaki aramanın birçok soruya
cevap vereceğini' savunanların tezleri çarpışıyor.
Böyle dönemlerde ne olduğunu anlamanın yolu biraz satır aralarını okumak ve biraz da havayı koklamaktan geçiyor. Bu aşamada
Başbakan Erdoğan ile
Genelkurmay Başbakanı Başbuğ'un normalden uzun süren haftalık görüşmesinin ardından cumartesi sabahı yapılan
sürpriz buluşmayı not etmek şart.
Delillerin
imha edildiği yönünde veriler bulan
savcılık cuma akşamı bir ilke
imza atarak STK'nın karargahında arama başlatmıştı. Aslında arama başlayamadı çünkü fiziki direnişle karşılaşan savcılar ve hakim ertesi sabah karargahın arşivini mühürleyerek ayrılmak zorunda kalmıştı.
Bu aşamada kırılma noktası Erdoğan ile Başbuğ'un cumartesi sabahı buluşması oldu. Edinilen bilgiye göre buluşma isteği Başbuğ'dan geldi ve Başbuğ bir sürpriz daha yaparak yanına müstakbel
Genelkurmay Başkanı olacak olan
Işık Koşaner'i de aldı.
Bu toplantıda ne konuşulduğu ayrı bir konu ama aynı günün akşamı aramanın yeniden başlamasını '
sivil iradenin kararlılığı' olarak yorumlamak mümkün.
Bir gün sonra Erdoğan'ın
DEİK toplantısında 'kişilerin işlediği suçlardan kurumlar sorumlu tutulamaz' demesini de ayrıca not etmeli. Yine bir başka ayrıntı da Arınç'a yönelik suikast iddialarının ortaya atıldığı günden bu yana gerek Başbakan, gerek Arınç ve gerekse de Cumhurbaşkanı Gül'ün ihtiyatlı bir dil kullanmalarını 'demek ki izahı yapılamayan birtakım gri noktalar var' olarak anlamak mümkün.
Başbakan Erdoğan'ın Turgut
Özal adına düzenlenen ödülü alırken söylediği; "Bu ülkeye çeteler,
mafya ve hukuk dışı örgütlenmeler istikamet veremez" sözünü de mevcut tabloda önemsemek gerek.
Hükümetin ve askerin zirvesi kriz çıkarmamak için azami gayret gösteriyor. Ama kesin olan bir şey daha var: STK'nın arama kararıyla Ankara uçaktan atlamış oldu. Fizik kuralları gereği de atlanılan uçağa geri dönülmüyor.
Türkiye cumartesi itibarıyla yeni bir boyuta geçti. Suç unsuru olacak verilere ulaşılırsa vahim sonuçlar olabilir. Hiçbir şey çıkmazsa 'orduyu yıpratmak için
senaryo uyduruluyor' diyen muhalefetin gazıyla askerle hükümet karşı karşıya kalır. Her durumda başlanılan yere dönülmeyeceği kesin.
Kozmik aramadan Hristiyan dünyası da etkilenir mi?
Baştan söyleyeyim konuyu sulandırma derdinde değilim. Ama söz konusu olan
Özel Kuvvetler Komutanlığı olunca insanın zihni çok şey çağrıştırıyor.
Teolojiye ilgi duyanlar için Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın özel bir anlamı var. Hz İsa'nın katibi Barnabas tarafından yazıldığı ve 2000 yıldır kayıp olduğu iddia edilen Barnabas İncili'nin bir şekilde Özel Kuvvetler'de muhafaza edildiği anlatılır.
Kitaplara, belgesellere konu olan hikayeye göre; 1981 yılında (bazı kaynaklarda ise 1983) yılında
Hakkari/
Uludere arasında bir mağarada bulunan Barnabas İncili önce Babat Aşireti'ne sonra da Jandarma'ya geçmiş. Daha sonra da Özel Kuvvetler'in arşivine kaldırılmış.
Bazı özel harpçi komutanların yakın ilgisine mazhar olduğu anlatılan İncil'in yolu bir şekilde Ergenekon ile de kesişti. Ergenekon'dan
tutuklu bulunan
Veli Küçük'ün bir dönem kitabın tercümesi için çalıştığı biliniyor. Hatta Aramice bilen bazı profesörlerin de ilk 16 sayfasını tercüme ettiği, sonrasında bilinmeyen bir nedenle tercüme işinin rafa kaldırılarak kitabın tekrar Özel Kuvvetler'in arşivine alındığı rivayet ediliyor.
Başta da dediğim gibi maksat işi sulandırmak değil. Fakat ister misiniz Barnabas İncili'nin iki bin yıldır bulunamayan 4 nüshasından birisi de Kirazlıdere'den çıksın?
Adem
Yavuz Arslan -
Bugün Gazetesi