İlginç bir istihbaratçı
1935 doğumlu. 19 yaşında askerî akademiye katılır. Parlak bir
subay olarak dikkatleri üzerine çeker.Meslekî tecrübesini artırması için Moskova'daki Frunze
Askerî Akademisi'ne gönderilir.
Dönüşünde
siyaset biliminde akademik çalışmalar yapar.
Verilen her görevin üstesinden gelmesiyle tanınır kısa sürede. Başarılarıyla göz doldurunca askerî istihbarata alınır.
Körfez Savaşı (1991) sırasında çalıştığı kurumun başına atanır. Askerî
İstihbarat şefidir artık.
İki sene sonra ülkesinin CIA'i sayılan istihbarat kurumunun başına getirilir.
Ömer Süleyman'dan bahsediyoruz.
Mısır'ın en önemli kurumlarından biri olan İstihbarat Servisi'nin şefinden yani...
***
Ömer Süleyman, istihbarat dünyasını yakından tanıyanlar için çok da
yabancı bir isim değil aslında. Perde arkasında kalarak 'iş' yapmayı seven tipik bir devlet görevlisi kendisi...
Ancak adı son zamanlarda hep ön planda...
Sebebi gayet basit...
İsrail'in
Gazze'de gerçekleştirdiği 22 günlük katliamın öncesinde ve sonrasında Mısır'ın izlediği stratejinin mimarlarından biri de ondan.
Şüphesiz onu hem ülkesinde hem de uluslararası kamuoyunda bu kadar öne çıkaran pek çok faktör var.
Onlardan biri, özellikle İkinci İntifada'dan itibaren oynadığı rol tabii ki...
Eski İsrail Başbakanı Ariel Şaron'un Haremüşşerif'e yaptığı provokatif ziyaretten (28
Eylül 2000) sonra başlayan İkinci İntifada ve bu direnişi bastırmak için İsrail'in 2002'de gerçekleştirdiği büyük askerî
operasyon sırasında aktif görevler üstlenir Mısırlı istihbaratçı.
Dönemin
Filistin Devlet Başkanı Yaser
Arafat ile İsrailli yetkililer arasındaki görüşmelere arabuluculuk eder. Filistinli gruplar arasındaki ihtilafları gidermeye çalışır.
***
Ömer Süleyman'ı yeniden öne çıkaran gelişme, geçtiğimiz haziran ayında (2008)
Hamas ile İsrail arasında sağlanan ve 19 Aralık'ta sona eren altı aylık
ateşkes anlaşması olur.
İsrail'in Gazze katliamı başlamadan üç gün önce İsrail
Dışişleri Bakanı
Tzipi Livni ile Kahire'de görüşen heyetin içinde yer alır.
Bir de Mısır'ın öncülük ettiği ateşkes görüşmelerinde...
Şimdi Hamas'ın kontrolündeki Gazze Şeridi'ne
silah kaçakçılığının önlenmesi amacıyla Mısır ile İsrail arasında varılan 'güvenlik' mutabakatı planının ayrıntıları üzerinde çalışıyor.
Ayrıca 2006'da kaçırılan ve halen Hamas'ın elinde bulunan İsrail askeri
Gilad Şalit'in Filistinli mahkûmlar karşılığında serbest kalması için çaba sarf ediyor.
Görüşmelerde ilerleme sağlanır da 10 Şubat'ta yapılacak seçimlerden önce Gilad Şalit İsrail'e dönerse, hiç kuşkunuz olmasın, bu gelişmenin altında da Ömer Süleyman'ın imzası mutlaka olacaktır.
***
Peki, nasıl oluyor da
Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek, ismi kendinden sonra devlet başkanlığı için geçen Ömer Süleyman'a bu kadar güveniyor?
Sanırım bu sorunun cevabı, onun Etiyopya'da düzenlenen suikast (26 Haziran 1995) sırasında Mübarek'in hayatını kurtarmasında gizli.
Ya İsrailli yetkililer?..
Onlar, ülkelerine karşı iki kez savaşan (1967 ve 1973) Ömer Süleyman'la niye bu kadar içli dışlı?
Bu sorunun cevabı ise 20 Ocak 2009 tarihli Ha'aretz gazetesinde şöyle veriliyor:
- 1993'ten beri Ömer Süleyman, İsrail gizli servisleriyle çok iyi ilişki içinde. Fakat unutmamamız lazım ki; o Mısırlı bir vatansever.
Birinci önceliği de ülkesindeki rejimi savunmak ve Mübarek'in hayatını korumaktır.
Onu bu kadar başarılı kılan özelliği, İsrail'le
iletişim kanallarını açık tutarken ülkesinin çıkarlarını koruyabilmesi galiba.
MEHMET YILMAZ-ZAMAN