12 Eylül mağduru Çorumlu ülkücüler, ortak bir basın açıklaması yaparak, "Milli iradeyi yok sayan kurumları millet iradesinin emrine verebilecek her türlü anayasa değişikliğini destekliyoruz." dediler. MHP ve ülkücü kuruluşlar davasından hapis yatan ve 12 Eylül darbesiyle mağdur edildiklerini dile getiren Adnan Baran, Mustafa Kubat, Mustafa Seyrek, Bekir Özdemir, Kazım Aslan, Ahmet Aslan, Üzeyir Özcan, Şakir Ceylan, Nurettin Sarıtaş ve Kazım Aras, Çorumlu ülkücü mağdurlar adına ortak bir açıklama yaptı. "Ülkemizde yıllardır, anayasa tartışmaları yapılmakta ve mevcut anayasaya toplumun her kesimi koro halinde karşı çıkmasına rağmen, iş yeni bir anayasa hazırlanmaya gelince koroda aynı ahengi göremiyoruz." denilen açıklamada, yürürlükte olan anayasanın 12 Eylül darbesinin bir ürünü olduğu hatırlatıldı. Açıklamada, anayasanın değişikliği ile alakalı tartışmalara her kesimin kendi ideolojik penceresinden baktığı ve kendi ideolojik anlayışını dayatmaya çalıştığı vurgulandı. 1960'dan itibaren yapılan anayasaların ardından kuvvetler ayrılığı ilkesi ile millet iradenin üzerine adeta ipotek konulduğunu ifade eden Çorumlu mağdurlar, 1980 darbesi sonrası yapılan anayasa ile milli iradenin tamamen ortadan kaldırıldığını vurguladılar. Mağdurların açıklamasında şu ifadeler yer aldı: "TBMM'yi adeta kuşatma altına aldılar. 'Hâkimiyet kayıtsız, şartsız milletindir' sözü duvarlarda süs olmaktan öteye geçemedi. Millet iradesini yok sayan ve millet iradesine tahammül edemeyen bu zihniyetin temsilcileri, her dönemde millet iradesinin karşısına çıktılar. 28 Şubat'da post-modern darbe ile meşru hükümeti, alaşağı edip milli iradeye tahammüllerinin olmadığını bir kez daha gösterdiler. Toplum, her seçimde cuntacılara karşı onurlu bir duruş sergileyerek onları, sandığa gömmesine rağmen cuntacı elitler ve bunların bazı siyasi uzantıları, 'Ay Işığı', 'Sarı Kız', 'Balyoz' gibi darbe planlarıyla milli iradeye karşı kumpas kurmaktan vazgeçmediler. Görünen o ki vazgeçmeyecekler de. Dünyanın hiçbir demokratik hukuk ülkesinde, milli iradenin üzerinde güç yokken, demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti olan ülkemizde Anayasa Mahkemesi, HSYK, YAŞ, Danıştay gibi kurumların varlığı milli iradeyi yok saymakta, yaptıkları gayri hukuki icraatlarını da darbe anayasasıyla 'meşru' göstermeye çalışmaktadırlar." "MHP ve ülkücü kuruluşlar davasından hapis yatan 12 Eylül darbesiyle mağdur edilen bizler milli iradenin üzerindeki hiçbir vesayeti kabul etmiyoruz." denilen açıklamaya şöyle devam edildi: "Tüm kurum ve kuralların evrensel demokratik hukuk kriterlerine, toplumun ortak paydasına göre dizayn edilmesi gerektiğine inanıyoruz. Toplumdaki farklılıkları kavga sebebi değil, zenginlik olarak gören ortak değerleri baz alıp, her kesime eşit yakınlıkta olacak aynı zamanda 'milli iradeyi' yok sayan Anayasa Mahkemesi, HSYK, YAŞ, Danıştay gibi kurumları millet iradesinin emrine verebilecek her türlü anayasa değişikliğini destekliyoruz. Bu ülkede parti liderlerinin olduğu kadar darbe mağdurlarının ve tüm halkımızın düşüncelerini ifade etme haklarının olduğuna inanıyor herkesi farkı düşünceye tahammül gösterme hoşgörüsüne davet ediyoruz."