Radikal’in 12
Eylül mağduru
emekli Vali Aydın’ın
maaş kaybı ve özlük haklarının telafisine ilişkin kazandığı davayı anlatan “Ana
yasa Mahkemesi’nden
darbe mağdurlarına
müjde” haberi büyük ses getirdi. Çok sayıda darbe mağduru dün Radikal’i arayarak, emsal teşkil eden bu kararın ardından yargıya başvurmaya karar verdiklerini, ancak ‘kazansalar bile bunun çektikleri acıları unutturmayacağını’ belirttiler.
Radikal’in ulaştığı 1402 sayılı yasa mağdurları da maddi kayıpların yanı sıra ‘manevi kayıpların ne olacağıyla’ ilgiliydi.
Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi’nin eski Başkanı Prof. Dr. Gencay Gürsoy ve Prof. Dr. Korkut Boratav, 1402’lik akademisyenlerden bazıları ve hepsinin tek sorusu var: “Maddi kayıplarımız bir şekilde karşılanır, peki manevi yaralarımız nasıl sarılacak?”
‘Doğramacı’ya karşı da...’
Prof. Gürsoy ise söze “Sadece maddi kayıpların geriye alınmasıyla ödenebilecek bir borç değil. Ama yine de avukatlarımızla görüşüp, gerekeni yapacağız” diye başladı. Gürsoy: “Hiçbir gerekçe olmadan bu kadar insanın yıllarca üniversitelerin dışında tutulmasının karşılığı sadece maaş ve özlük hakkı kaybından ibaret değil. Asıl
manevi tazminatı konuşacağız. Böyle bir durumun yasal olanakları nedir onları gözden geçireceğiz.
Üniversitelere karşı da hatta şimdi hayatta değil ama dönemin YÖK Başkanı
İhsan Doğramacı’ya karşı da... Çünkü bizim atılmamızda sadece
sıkıyönetim yasası rol oynamadı, üniversiteler de ihbarcılık yaptı.”
1402’liklerden bir başkası olan Prof. Dr. Korkut Boratav’a göre işin maddi tarafı sembolik. Sorumluların bulunup teşhir edilmesini isteyen Boratav, şöyle konuştu: “Üniversitenin o dönem dosyalarının açılarak yayınlammasını istiyorum. Asıl o zaman hakkımızı alırız. O karanlık dönem aydınlatılmalı. Manevi
tazminat davası da açılır fakat sorumlular belirlensin. Madem ki hükümet ve YÖK,
12 Eylül rejimiyle uzlaşmadığını iddia ediyor, o zaman o dönem bütün kirlilikleriyle ortaya çıksın. Manevi tazminat sembolik açılır, ama mühim olan kime açacaksın? Parasal tarafı değil önemli olan, manevi tarafı önemli. Bu karardan sonra elli, yüz, bin liralık bir tazminat davasını kazanırız. Ama ne önemi var. Şu anda biz zaten kamu vicdanı diye bir şey varsa, aklanmış gözüküyoruz.”
‘Altından nasıl kalkacaklar’
Seyfettin Bican ve Sibel Bican da 1402 mağduru bir çift. İkisi de öğretmen. Seyfettin Bican, “İkimiz birden işsiz kalınca, ailelerimizin yanına sığınmıştık. Eşim bir süre sonra Gazeteciler Cemiyeti’nde iş buldu. Bir süre tek maaş geçinmeye çalıştık. Manevi bunalımlarımızın yanında yaşadığımız maddi sıkıntıdan bahsetmeye bile değmez. Bu borcun altından kim nasıl kalkacak?” diye konuştu.
‘Sevindirici karar’
TÖBDER Genel Başkan Yardımcısı İsmet
Yalçınkaya ise o dönem öğretmenden
öğretim üyesine, üst düzey bürokrattan valiye çok sayıda kişinin ‘görülen lüzum üzerine’ denilerek işine son verildiğini anlattı. Yılçınkaya, “Bu karar tamamıyla hem maddi olarak hem de kıdem olarak, haklarının iadesi biçiminde olduğu için sevindirici. Biz de haklarımızın verilmesi için müracaat edeceğiz, gerekli girişimlere başlayacağız” dedi.
‘Çoluğumuz çocuğumuz aç kaldı’
Radikal’de haberi okuduktan sonra, kendisi için hukuki süreç başlatma kararı aldığını belirten Demokratik Üniversite Platformu Başkanı Prof. Dr. Hatipoğlu, şunları anlattı: “Ancak asıl manevi tazminat ödenmesi gerekir. Çok sıkıntı çektik, çoluğumuz çocuğumuz aç kaldı. Altı yıl çalındı benim hayatımdan, geçimimi sağlayabilmek için inşaat işçiliği bile yaptım. Onurumuz kırıldı. Maaş kaybını ödeyerek mi bizi rahatlatacaklar? Mağduriyetimiz çok ağırdı. Etrafın boşalıyordu, herkes senden ‘sakıncalı’ diye kaçıyordu. Bu yüzden özel sektörde bile iş bulamıyordun kolay kolay. 1402’likler çok ağır bedel ödediler. O bedelin borcu kolay kolay ödenmez ama hem manevi tazminat hem de faiziyle maaş ve özlük hakkı kayıplarımız geri ödenmeli.”
RADİKAL