Hakim Mustafa Yücel Özbilgin'in ölümüyle sonuçlanan Danıştay cinayetinin üzerinden 4 yıl geçti. Özbilgin'in Tokat'ın Zile ilçesinde yaşayan amca oğlu Avni Özbilgin ile akrabası Hüseyin Çavdar, cinayetin 4'üncü yılında Cihan'a konuştu. Yaşları birbirine yakın olduğu için yıllarca Mustafa Yücel Özbilgin ile kardeş gibi görüştüğünü belirten Hüseyin Avni Özbilgin, Danıştay'daki kameraların bozuk olduğuna inanmadığını söyledi. "60 darbesine tanıklık ettim. Cenazesinde onların yüzünü bir kez daha gördüm." diyen Avni Özbilgin, Mustafa Yücel Özbilgin'in MİT'te çalışan ağabeyinin de şüpheli bir kazada hayatını kaybettiğini ifade etti. Hüseyin Çavdar ise cinayetin arkasından Ergenekon adlı bir yapı olduğuna inandığını kaydetti. Özbilgin'in babasının Ziraat Bankası'nda memur olarak çalıştığını, bu nedenle ailenin hep Zile dışında yaşadığını anlatan Hüseyin Avni Özbilgin, buna rağmen sık sık görüştüklerini vurguladı. Özbilgin, "Rahmetli Mustafa ile yaşlarımız birbirine yakındır. Küçükken babam onun büyük amcası olduğu için hep bizim eve gelirlerdi. Küçüklükten vefatına kadar sık sık görüşürdük." dedi. Özbilgin'in vefatının herkesi üzdüğünü dile getiren Hüseyin Avni Özbilgin, "17 Mayıs tarihi gelince dinmeyen acımız tazeleniyor. Yıllardır bunun acısını çekiyoruz." diye konuştu. Cenaze töreninde yaşananları halen unutamadığını anlatan amca oğlu, şöyle devam etti: "Ben 1960 darbesine yedek subay olarak yakından tanıklık ettim. O dönemde yaşananları ve Celal Bayar'a yapılan muameleyi çok iyi biliyorum. Bizzat şahit oldum. Zemin hazırlanmış ve halk kandırılmıştı. Maalesef 4 yıl önce cenazesinde onların yüzlerini bir kez daha gördüm. Orada Abdullah Gül'e ve diğer bakanlara yapılanları hepimiz gördük. 60 darbesini yaşadığım için o günkü olan olayları daha iyi değerlendirebiliyorum. Keşke cenazesi Zile'ye defnedilseydi. En azından o olaylar yaşanmazdı. Osmanlıyı yıkan fikirler hala devam ediyor. Bu Türkiye için korkunç bir durum. Türkiye dünyanın cenneti, bir karış toprağı bütün dünyaya bedel. Artık bunlarla uğraşmamız lazım." Olayın üzerine korkulmadan gidilmesini gerektiğini anlatan Hüseyin Avni Özbilgin, "Oğlu avukat ve davaları takip ediyor. Üzerine gidilmesi lazım. Kamera bozuktu diyorlar, buna inanmak güç. Hem saldırgan tabancayla nasıl giriyor? Biz bunu anlayamıyoruz. Tüm bunlar aydınlatılmalı. Bu saldırı onun şahsına değildi. Şahsına olsa böyle zor bir yolu seçmezlerdi. Çünkü evinden yürüyerek Danıştay'a gelirdi. Hedefte olsaydı bunu daha kolay yapabilirlerdi. Bu bir oyundu ve amaç ses getirmekti." dedi. AĞABEYİ DE GÖREV ŞEHİDİ OLMUŞ Hüseyin Avni Özbilgin, Danıştay üyesiyken öldürülen Mustafa Yücel Özbilgin'in ailesi hakkında bilinmeyen bir olayı da anlattı: "3 kardeştiler. 2 erkek, bir kızdı. En büyükleri de görev şehidiydi. Ağabeyi Tuncer Özbilgin MİT'te görevliydi. Görev için Konya'ya giderken şoförüyle beraber kaza geçirdi. Onu da görev şehidi verdik. Ama nasıl kaza geçirdi, nasıl öldü? Onun ölümünde de maalesef soru işaretleri var. Şu anda sadece kız kardeşleri hayatta. O da Ankara'da yaşıyor." DANIŞTAY SALDIRISI MUTLAKA AYDINLATILMALI Mustafa Yücel Özbilgin'in yakın akrabası Hüseyin Çavdar ise Zile'ye geldiğinde devamlı görüştüklerini kaydetti. "İyi bir bürokrattı böyle bir olayı hak etmemişti." diyen Çavdar, Danıştay saldırısının her yönüyle aydınlatılmasını istedi. Çavdar, şunları söyledi: "Ergenekon kapsamında mı yoksa kaos için mi öldürüldü tam olarak açığa çıkmış değil. Ama Ergenekon olduğu söyleniyor ben de böyle düşünüyorum. Devlet bunun peşinde mutlak şekilde aydınlığa çıkmalı. Suçlular cezasını bulmalı." Mustafa Yücel Özbilgin, 17 Mayıs 2006 tarihinde Danıştay'da Alparslan Arslan tarafından öldürülmüş, Kocatepe Camii'nde düzenlenen törenin ardından Ankara'da toprağa verilmişti. Olaydan sonra yakalanan Alparslan Arslan, saldırıyı, Danıştay'ın aldığı türbanla ilgili bir karara tepki olarak gerçekleştirdiğini ileri sürmüştü. Ergenekon iddianamesinde ise Danıştay saldırısının Ergenekon'un talimatıyla gerçekleştirildiği savunuluyor. CİHAN