Son olarak Star Gazetesi köşe yazarı Abdullah Gül'ü hedef alan bir yazı kaleme aldı. Fehmi Koru'nun Gül ile yakınlığına işaret ettiği yazısında Kekeç, Gül ve Koru arasındaki ilişki için, "Gazeteci ağabeyimiz Fehmi Koru’nun, eski Cumhurbaşkanlarımızdan Abdullah Gül’ün arkadaşı, kankası, sırdaşı olduğunu biliyoruz" yorumunu yapıyor.
Gül'ün AKP politikalarına karşı 'çekingen' tutumunu, 'maalesef AKP'ye karşı mesafeli' satırlarıyla yorumlayan Kekeç, "Niçin mesafe koyduğunu ya da neleri eksik bulduğunu, neleri eleştirdiğini bilmiyoruz" dedi.
Gül'ün AKP'ye karşı mesafeli tutumunu, "Toplantılara icabet etmemek, çağrılı olduğu yemeklere gitmemek, aynı karede görünmemek gibi" eylemlerle gösterdiğini savunan Kekeç, Gül'ün 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasında AKP'ye destek çıkmamasını şöyle eleştiriyor:
"...17/25 Aralık girişiminde (o sırada Cumhurbaşkanlığı devam ediyordu) hiç topa girmedi. Sustu. Hep sustu. Konuşma gereği duyduğunda da, “dava arkadaşlarını” töhmet altında bırakacak ve yolsuzluk iddialarının bir parçası kılacak açıklamalar yaptı...
Hatırlayalım: Kendisine, “Çankaya’nın telefonlarını da dinlemişler... Ne diyorsunuz?” diye sorulduğunda, devlet adamı sorumluluğuna yakışmayacak bir cevap vermişti. Dinlesinlermiş... Bir şeyden korkusu yokmuş, vs...Dikkatinizi çekerim: “İllegal dinleme yapmak suçtur” demiyor da, “Benim bir şeyden korkum yok” diyor. Demek ki, başkalarının “korkacak şeyleri” var..."
Gezi olayları döneminde de Gül'ün duruşundan 'memnun' olmayan Kekeç, "Gezi kalkışması dönemindeki “ayrıksı” ve “yabancı”duruşunu hatırlayalım..." dedikten sonra, Gül'ün eski danışmanı Ahmet Sever'i 'çapsız ve kötü niyetli' olarak nitelendirerek eski cumhurbaşkanını hedef almayı şu sözlerle sürdürüyor:
"Diyorum ki, keşke Gül eleştirilerini yetkili kurullarda ya da katılmayı zül addettiği toplantılarda dile getirseydi.
Belki ikna edici bulunurdu.
Belki (kendi ifadesiyle) partisinin yanlış yönelimine engel olurdu.
Bunları yapmadı.
Sadece küstü ve “pozisyon” aldı.
Fehmi Koru, “parti içi muhalefet, ihanet değildir” diyor ama biz ortada bir “parti içi muhalefet” göremiyoruz.
Kaldı ki, “İçişlerinizi düzenlemezseniz, darbe ve dış müdahale kaçınılmaz hale gelir”sözü, “parti içi muhalefet” değildir. En hafif tanımlamasıyla, dış müdahaleyi ve darbeyi meşrulaştırmaktır.
Değerli Abdullah Gül, ne yazık ki bunu da yaptı!"