Köşe yazısından tutuklanan Gültekin Avcı’nın avukatları tutuklama kararının hukuki dayanaklardan yoksun olduğunu belirterek tahliye talep etti. Avcı’nın, savcılıkta ifadesi bile alınmadan tutuklamaya sevk edildiği ve davalı olduğu hakim tarafından da hukuksuz şekilde tutuklandığı kaydedildi.
Bugün'den Kamil Maman'ın haberine göre, eski Cumhuriyet savcısı ve avukat Gültekin Avcı, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İrfan Fidan tarafından yürütülen Selam Tevhid Kudüs Ordusu terör örgütü soruşturması kapsamında tutuklandı. Yaklaşık 50 saat emniyet nezarethanesinde bekletilmesine rağmen savcılık ifadesi dahi alınmaksızın adliyeye sevk edilen Avcı’nın hakimlik sorgusunu ise davalı oldukları İstanbul 2. Sulh Ceza Hakimi Durmuş Karaçalı gerçekleştirdi. Hakim Karaçalı, Avcı’yı 7 köşe yazısını delil göstererek “darbe”, “terör örgütü kurmak ve yönetmek” ve “casusluk” suçlamasıyla hukuksuzca tutukladı.
SORGULAMA USULSÜZ YAPILDI
Avcı’nın avukatları, müvekkilleri ile 2. Sulh Ceza Hakimi Durmuş Karaçalı’nın daha önce açılmış olan bir dava sebebiyle husumetli oldukları gerekçesiyle reddi hakim talep etmişlerdi. Ancak Karaçalı bu talebi, “Benim öyle bir davadan haberim yok” diyerek reddetmiş, davalı olduğu Avcı’yı usulsüzce sorgulamış ve tutuklama kararı vermişti.
6 SULH HAKİMİ DE AVCI İLE DAVALIK ÇIKTI
Avcı’nın avukatları Fikret Duran, Muzaffer Uzlaş ve Bahadır Temiz, tarafından hazırlanan dilekçede Avcı’nın daha önce yazdığı köşe yazısı sebebiyle 6 ayrı Sulh Ceza Hakimi ile de davalı olduğu kaydedilerek reddi hakim talep edildi.
İstanbul 3. Sulh Ceza Hakimi İslam Çiçek’e sunulan dilekçede hakim Çiçek hakkında reddi hakim talep edildi. Avcı’nın diğer
6 sulh ceza hakimi (1,2,3,4,5,6) ile de davalık olduğuna dikkat çekilerek dosyanın farklı bir hakimliğe gönderilmemesi istendi. Tutukluluğa itiraz talebinin de belirlenecek olan yeni hakimlik tarafından değerlendirilmesi talep edildi.
HASIMLARI ADiL KARAR VEREMEZ
Dilekçede, Avcı’nın BUGÜN Gazetesi’nde kaleme aldığı “Bana Liste Veriyorlar” başlıklı yazısı üzerine dava açıldığı anlatıldı. O dönemde İstanbul Adalet Sarayı’nda görev yapan 6 sulh ceza hakiminin tamamının davada mağdur sıfatını aldıkları ve kendilerine davaya ilişkin tebligat yapılmış olduğunun altı çizildi. “Müvekkilimizle bir ceza davasında sanık ve mağdur olarak karşı taraflarda yer alarak hasım olan hâkimin tarafsız bir karar vermesi mümkün değildir” denildi.